Şeytanıma,
'Artık son' diyemeyecek kadar bittiğimi hissediyorum. Ama bitmeyeceğim.
Bitmemeliyim değil mi?
Bir ezik gibi pes edemem, birini sevsen bile ben seni sevmeye devam edebilirim. Birinin gözlerine asla bana bakmayacağın gibi bakacağını bilsemde seni sevmeye devam edebilirim.
Hatta sen olmasan bile seni sevmeye devam edebilirim şeytanım.
Toparlanmam gerek artık. Çünkü ben bu değilim. Ben pes edemem, buraya kadar gelmişken. Bu kadar zaman kendi içimde canavarlarımla savaşmışken, meleklerimden vazgeçip şeytanlarımla arkadaş olmuşken seni sevmekten vazgeçemem.
Güzelliğinden, yanına çok yaklaşmama bile gerek kalmadan duyabildiğim eşsiz kokundan, gülerken gözüken diş etlerinden, her bir telinin yumuşacık olduğunu hayal ettiğim saçlarından, her şeye rağmen sapasağlam ayakta kalabilen ruhundan vazgeçemem.
Ne yapacağım bundan sonra biliyor musun?
Ah, tabii ki bilmiyorsun.
İtiraf etmek gerekirse bende bilmiyorum şeytanım.
Tek yaptığım direnmek, bitmemesini isteyerek direnmek.
Normal bir insan gibi hayatıma devam ediyorum dıştan bakınca, kitap okuyorum, film izliyorum, yürüyüşe çıkıyorum, yeniden yeniden değiştiriyorum görünüşümü. Hiç bir zaman istediğim gibi olmuyor çünkü. Ama ruhum hiçbirinden zevk almıyor, bir köşede çürüyerek ölmeyi bekliyor.
Sana yalvarıyorum şeytanım, artık kurtar beni kendimden.
Boğuldukça yüzeye çıkıyorum, öldükçe tekrar yaşıyorum. Birinde sabit kalmak istiyorum artık.
Yardım et bana.
-pjm.