Genç kadın kocasının elini tuttu. "Seni seviyorum, Murat. Hem de çok." Adam mavilikleriyle yıllardır aşık olduğu kadına baktı. Bakışları gözlerini delip geçiyor ve saf aşkını içine işliyordu. Aralarındaki saf aşk gözle görülür derecedeydi.
"Ben de seni, Ergi. Ben de seni çok seviyorum."
Sonra yine aynı sözü verdiler.
"Kalbim atmayı bıraksa bile sen olacaksın."
"Bu gerçeği kimse değiştiremez." Sonra yıldızlara kapattılar gözlerini.
Günümüz
"Ergi, yeter ağlama artık. 3 ay oldu o gideli. Seni terk etmedi. Hem verdiğiniz sözü hatırlamıyor musun?"
Gözyaşlarıma rağmen tebessüm ettim. "Kalbim atmayı bıraksa bile sen olacaksın."
"Bu gerçeği kimse değiştiremez," diye tamamladı Elif. O da biliyordu. Herkes biliyordu.
Onu çok sevmiştim. Çok severek evlenmiştik. Herşeyi çabalayarak yapmıştık. Yuvasına dal taşıyan dişi kuş gibi tuğlalarımızı tek tek koymuştuk. Herşeyde emeğimiz vardı. Evimizi biz boyadık, tesisatını biz yaptık, mobilyaları biz yaptırdık, biz taşıdık. Herşeyde saf bir emek vardı.
"Kim öldürür onu Elif, aklım almıyor. Kötü geçindiği veya kavga ettiği biri yoktu." Elif biraz duraksadı. "O gece ne oldu ayrıntılı olarak anlatır mısın?"Gözyaşlarım akmaya başladı o anı hatırladıkça.
3 Ay Önce
Genç kadın kocasını biraz daha sarmaladı sabah güneşiyle. Aşkın huzuruyla derin bir nefes verip kedi gibi daha çok sokuldu kocasına. Ama soğuktu. 'Yine mi üstünü açtın, Murat' diye geçirdi içinden. Sonra kalkıp onun sakalları yeni çıkmış muazzam yüzüne bakmak için dirseği üzerinde doğruldu. Gördüğü manzara ile çığlık attı.
Kocası boynu kesilmiş bir şekilde yatıyordu. İlk şaka yapıyor diye bir kaç kez dürttü fakat uyanmıyordu. Soğuktu ve bronz teni hafif grileşmişti.
Sonra kan kaplı siyah notu gördü kesik olan yerde. Ama hiçbir şey algılayamıyordu. Sevdiği adam ölmüştü. Yatağın içinde boynu kesik bir şekilde bulmuştu. Elleri zangır zangır titriyordu. Derin derin iç çekişiyordu. Titreyen ellerini uzun kumral saçlarına götürdü. Şoktaydı, çığlık bile atamıyordu. Astım krizi tutmuş, nefes bile alamıyordu. Ama umrunda bile değildi. Bir kez daha bağırdı. "Murat!" Hayal olduğunu düşünmek istedi ama değildi. Ne kötü bir şaka ne de bir oyundu. Gerçekti. Sevdiği adam ölmüştü. Özenle serdikleri beyaz nevresimden kanları akmıştı.
Günümüz
"Notta sadece 'Sıra sende' yazıyordu. Altında da el yazısıyla '23.17' yazıyordu," dedim burnumu çekerek.
Gizemli bir olaydı. Ama en çok rakamlara takılmıştı kafam. 23.17 neydi? Bir isim, bir saat, bir şifre? Aklım çok karışıktı. Bunca gizemin arasında da kocamın yasını tutuyordum. O öldükten sonra ilk iki ay psikolojik tedavi görmüştüm. Ve kafayı sıyırmıştım.
Hazır ol 23.17 her neysen seni bulup intikamımı alacağım!
Yemin ederim!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
23.17
Mystery / ThrillerSıra Sende! Bu hikayeyi okuyorsanız bu sırra siz de dahilsiniz demektir. Haberiniz bile olmayan bir geçmiş, size neyi vaat edebilir? Herşey önceden planlı, her şey bir kurgu. Bu oyunun sadece iki kuklası var. Yapmaları gereken üç şey var. 1- Dinl...