3 Ay Önce
Genç kadın televizyon kumandasını kocasının elinden aldı. Ama sevdiği adam kumandayı yine elinden alarak genişçe sırıttı. "Of, Atlas ya!" Genç adam birşey olmamış gibi karısına baktı. "Efendim, hayatım," dedi tekrar sırıtarak. Karısı homurdanarak hiddetle kollarını göğsünde bağladı. "Hıh, zaten Belçim kim ki? Belçim'i neden takasın,"dedi somurtmaya devam ederek. Bu adam karısına hastaydı. Onun çocuksu halleri ve giydiği pijamalar hoşuna gidiyordu. Kucağına kıvrılışı... Sanırım dedi genç adam içinden, sanırım sen benim nefesin oldun küçük cadı. Seni seviyorum aşkım. Aşk onlar için gece okunan bir masaldı. Daha çok seviyordu onlar. Aşk diyemezlerdi buna.
Genç adam karısının somurtmasına dayanamayıp kumandayı ona uzattı. Zaten verecekti ama biraz kıvransın istedi. Onun her halini yarın gidecekmiş gibi hafızasına kazıdı.
Ama bırakmazdı onu. Ölecekse eli avucunda olacaktı.
Klasik aşk değildi onların ki. Aşk sokaktan gelmişti ona. Ansızın. Ağlıyordu genç kız. Onun gözyaşlarına aşık oldu ilk. Sonra o gülümseyince onun da gülümsediğini gördü ve nefesi kesildi.
"Hey, ne yapıyorsun burada," dedi genç adam güzel yüzlü kıza. Yüzünü kaldırdı. Adamın kalbi durdu sanki. Gözleri kocamandı, maviydi ve ağladığı için parlak duruyordu. Burnunu çekip elinin tersiyle küçük çocuklar gibi yüzünü sildi. "Yok birşey, sorduğun için teşekkürler," dedi ve ayaklandı. Hızlıca yürümeye başladı ve genç kızın kolunu tuttu. "Hey, kötü bir amacım yok. İzin ver de erkekliğimi konuşturayım," dedi. Kız kolunu silkip ona döndü ve koca, parlak mavi gözleriyle genç adamın kahverengi gözlerine dikti. Ne kadar kızgın gözükmeye çalışsa da kocaman masum gözleriyle sadece tatlı duruyordu. Adam büyülendi. "Erkeklere güven olmayacağını daha bebekken öğrendim. Üzgünüm," dedi. "Ne yeni bir teste, ne yeni bir güvene, ne de bir hayal kırıklığına ihtiyacım var." Tekrar yürümeye başladı. Birşeyler söylemeliydi adam, gitmemesi için. "Beni sadece güzelliğinle mi büyülediğini sanıyorsun," diye bağırdı arkasından. Kız bir kaç adım daha atıp durdu. Ve ona döndü yavaşça. "Bir erkeği hemen etkileyebilmen benim suçum değil, cadı. Ama şunu bil; güzel değilsin benim gözümde. Ben senin kapağını okumuyorum, ben senin sayfalarını okuyacağım," dedi bağırarak. Yağmur çiseliyodu. Genç kız da bağırdı. "Çok kötü şeyler yaşadım, Romeo. Bence kendine sayfalarını okuyacağın başka bir kız bul." Adam ona doğru koşup hiç birşey demededen yapıştı kızın dudaklarına. Kızın kocaman gözleri daha da büyüdü. Ama adamın gözleri kapanmıştı. Ne çok yumuşak ne çok sert öpüyordu kızı. Ne hızlı ne de yavaş. Kız gözlerini kapatıp istemsiz olarak karşılık verdi. Adam da gülümsedi dudaklarına. Ayrıldı kızdan sonunda. Kızın yanakları kıpkırmızı olmuştu. Başını eğmiş ayaklarına bakıyordu. Ellerini önünde birleştirmiş tırnaklarıyla oynuyordu. Bu görüntü genç adamı da gülümsetti. Başını öne eğdi. Sonra tekrar kaldırdı. "Demiş ki olmayan şair; kalp söz dinlese aşk olmazdı. Ama kalbim beni dinlemedi, cadı. Beni etkileyen senin kalçan ya da -alınmazsan- küçücücük memen için sevmiyorum. Gözlerini kaçırmanı mickeyli ayakkabına bakıp kemirdiğin ama buna rağmen pembe oje sürdüğün tırnaklarınla oynamanın sevdim. İlk görüşte." Genç kız duyduklarına inanamıyordu. Daha da kocaman olmuş gözleriyle adama baktı. "Ama," dedi utangaç bir tavırla. "Ama daha ismimi bile bilmiyorsun." Adam koca bir kahkaha attı. "Ben seni sevdikten sonra isminin bir önemi yok. İsterse elma olsun armut olsun. Fark etmez. Ben seni ismin-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
23.17
Mystery / ThrillerSıra Sende! Bu hikayeyi okuyorsanız bu sırra siz de dahilsiniz demektir. Haberiniz bile olmayan bir geçmiş, size neyi vaat edebilir? Herşey önceden planlı, her şey bir kurgu. Bu oyunun sadece iki kuklası var. Yapmaları gereken üç şey var. 1- Dinl...