Bölüm 4

210K 1.1K 491
                                    

Esneyerek televizyonu kapattım ve ayağı kalktım. Bugün haftasonuydu ve bütün gün boyunca dizi izlemiştim.

Berk'le o günün üzerinden 1 hafta geçmişti. Birbirimize öyle bir bağlanmıştık ki okulda çoğunlukla derse girmeyip soyunma odasında takılıyorduk.

Ona karşı hislerim çok tuhaftı:

Onu her gördüğümde bile kasıklarımda bir sızı oluşuyor, bedenim arzuyla yanıyordu. Onun da benim gibi hissettiği aşikardı ki her fırsatı değerlendiriyorduk.

Kapı çalınca yerimden sıçradım ve kapıya gittim. Beni ziyaret eden olmazdı ki. Annem ve babam yıllar önce ölmüştü ve bana da büyük bir servet bırakmışlardı.

Bu yüzden gayet rahat yaşıyordum.

Kapıyı açınca karşımda Berk'i gördüm ve dondum kaldım.

Ah, yine o his. O sızı, o arzu...

Tek bir kelime bile etmeyerek içeri geçti ve beni duvarla arasına aldı. Çok geçmeden de dudaklarıma yapıştı.

Şu an evimi nasıl bulduğu umrumda değildi. Tek düşündüğüm, oydu...

"Seni özledim..." diye fısıldadı öpüşlerinin arasından.

Sonra dudaklarımı bıraktı ve boynuma yöneldi. Hafifçe inleyerek fısıldadım.

"Ben de seni..."

Dudakları ve dili ustaca boynumda dans ederken elimi saçlarına attım ve çekiştirmeye başladım. Bu ona zevk vermiş olacaktı ki hafifçe inledi.

"Ah... Seni görünce konuşamıyorum bile. Aklımı başımdan alıyorsun." dedi boynumu bırakıp.

"Konuşmaya ihtiyacımız yok..." dedim arzu dolu sesimle.

Şu an hiçbir şey umrumda değildi. Sadece her zamanki gibi onu delice istiyordum.

"Bence de." dedi ve kalçalarımı avuçlayarak beni kucağına aldı.

Sert davranmayarak beni koltuğa bıraktı ve üzerime çıktı. Dudaklarımı es geçerek boynuma yöneldi. O yine dudaklarını ve dilini ustaca konuştururken ben ara ara inliyor ve anın tadını çıkarıyordum.

Kibarlığı bırakıp vahşice tişörtümü, ardından sütyenimi çıkardı ve göğüslerime gömüldü.

O göğüslerimle ilgilenirken ben sadece tavana bakıyor ve Berk'in saçlarını çekiştiriyordum.

Ah, çok daha fazlası için yandığımı hissediyordum.

Sağ göğsümü son bir kez dişledikten sonra hırsla minicik şortumu çıkardı. Ama külotumu çıkarmadan dudaklarını ve dilini tehlikeli bölgelerde gezdirmeye başladı.

Beni delirtmek istiyordu galiba. Ve başarıyordu da. Şu an külotumu çıkarması ve daha fazlasını yapması için her şeyimi verebilirdim.

Sonunda beni delirtmekten vazgeçip külotumu çıkardı ve kızlığıma keşfe çıktı.

En hassas yerlerime kadar ulaştığında zaten hızla tırmandığım zirveden bıraktım kendimi. Sarsılarak boşalırken hiçbir damlamı boşa harcamadığını hissedebiliyordum.

Berk de fazlaca sertleşmiş olacaktı ki hızla bacak aramdaki yerini aldı ve tek hamleyle içime girdi.

Zevk dolu bir çığlık attım ve kendimi ona bıraktım. Önce yavaş sonra da hızlanarak içimde gel git yapmaya başladı.

Bir süre sonraysa, ben de ona eşlik ediyordum ve hareketlerimiz çok daha sert bir hal almıştı. Zevkten çığlıklarım nerdeyse hiç durmazken daha fazlasını istedim.

Berk de öyle düşünmüş olacaktı ki içimden çıktı ve çok sert bir biçimde içime girdi.

Ah, en derinlerimde hissediyordum onu. Zevkten gözlerim kararmaya başladığında zirveye varmak üzere olduğumu anladım.

Bir süre daha gel git yaptıktan sonra daha fazla dayanamadım ve ikinci kez zirveden bıraktım kendimi. Berk de hemen ardımdan kendini bıraktı ve içimden çıkarak yanıma uzandı.

Beraber nefesimizin düzene girmesini beklerken ilk konuşan ben oldum.

"Evimi nerden buldun?"

"Senden ayrı kalmak o kadar zor ki Nida. Bir gün bile görmesem olmuyor. Ne zaman gözlerimi kapasam, gözlerin gitmiyor gözümün önünden. Ulan, ne biçim bağlanmışım sana."

Kurduğu uzun cümleler anlamsız bir huzur vermişti bana.

Ben de ona deli gibi bağlanmıştım. Ve iki insan birbirine bağlandıktan sonra, onları ayrımak nerdeyse imkansızdı.

Ben de onun gibiydim. O yanımda yokken bile peşimi bırakmıyordu. Her an onu düşünüyor, onu arzuluyordum. Hem ruhum, hem bedenim onu her an deli gibi istiyordu.

"Birbirimize bu kadar bağlıysak, ayrı yaşamamızın ne anlamı var?" dedim dudaklarına uzanarak.

"Eğer aynı evde yaşarsak, seni asla rahat bırakmam bebeğim."

Neyi kastettiğini anlamak zor değildi. Ve rahat bırakmasını isteyen de yoktu.

"Bana uyar." dedim dudağına daha çok yaklaşarak.

"Beni delirtiyorsun." dedi ve dudaklarımı dudaklarıyla esir aldı.

Büyük bir tutkuyla öpüşürken arzuyla yerimde kıpırdandım. Sonsuza kadar onunla olsam bile bıkmayacak gibiydim.

Zorla dudaklarımı ondan ayırdım ve konuştum.

"Biraz ara verelim." dedim gülerek.

"Biraz zor ama... İstediğin olsun. Hadi uyuyalım o zaman."

Güzel bir fikir olduğunu düşünüp son kez dudağından öptüm ve gözlerimi kapattım.

Berk'le aynı evde yaşayacaktık. Ben ondan bıkmasam bile o benden bıkar diye korkuyordum. Onu bırakmak istemiyordum.

Umarım, biz hiç ayrılmazdık.

***

OYUN +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin