"Bir çay demleyeyim de içelim" derdi tartışma uzadığında...
Sonra hemen mutfağa giderdi, annem ardından söylenirdi. O ise gülümserdi...
O gülümserdi, o hep gülümserdi, gözlerimizin içine bakardı, mutlu muyuz değil miyiz hemencecik anlardı...
Çay tepsisi elinde çıkardı mutfaktan, hepimizin çayına şeker atardı, annem bir şekerli icerdi; kardeşim ve ben, iki şekerli içerdik çaylarımızı...
O günlerden birinde, yine sonlandırmak istemişti tartışmalarını, annem bağırıyor, bağırıyordu. Onur kırıcı laflar ediyordu ona... Mutfağa gitti her zamanki gibi, gülümseyerek gözleri...
Sonra çıkıp, "Çay kalmamış, bir koşu gidip alayım," dedi.
"Cehenneme kadar yolun var," dedi annem.
Gitti. Bir daha da dönmedi.
O günden beri yüreğimdeki ateş hiç sönmedi...
Yine gelsen, gülsen ya sen,
Işıkların içinden
Okşasan saçlarımı,
Ve koynunda uyusam...Sana desem yine 'babam'
Kapanırdı belki yaram,
Hadi uçurtma yap yine bana,
Rengarenk kuyruklu bir uçurtma,O gün hiç yaşanmamış olsun,
Ve yıllar geçmemiş aradan...
Sen yine 'babam' ol benim,
Bense 'lavanta kokulu' kızın..."Babama ağıt"...
![](https://img.wattpad.com/cover/113222314-288-k3620.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜŞ KIRIĞI
PoetryNe kadar kanar yüreğin? Ne kadar uzakta düşlerin? Ne kadar yalnız gecelerin?