4° SEN ÖZELSİN.
15 Haziran 2018 tarihinde yayımlanmıştır.
Şuan bulunduğum yer müdürün odası. Yani odasıydı. Beni çekiştirerek buraya getiren Deniz, yine kapıyı çalmadan, hızla içeri girmişti. Müdüre her şeyi özet geçerken her anlatılana daha çok şaşıran müdür kendi sınırlarını zorlamıştı.
Ve şimdi sanırım odadaki gizli yerdeyiz. Her şeyi detaylı olarak anlatmamı istediler. Ve her şeyi tek tek anlattım. Rüyalar da dahil olmak üzere...
Deniz kendine kızıyormuş gibi görünüyordu. Onunla geçirdiğimiz zamanları anlatırken yüzünde 'nasıl anlamam?' ifadesi vardı.
Her şeyi anlatmayı bitirince Deniz garip bir ifadeyle yüzüme baktı. Sanki kafasındaki tüm sorular birbiri ardına takılarak düğüm olmuştu ve duygularını, düşüncelerini kontrol etmesini zorlaştırıyordu. "Neden bir anda bana söylemek istedin peki?" Diye sordu yüz ifadesini değiştirmeden.
Gerçekten neden?
Aslında bunun cevabını bilip bilmediğimden emin değildim. Ellerimi dizlerimde birleştirmiş yere bakıyordum. Âdeta yaramazlık yapmış bir çocuk gibi.. Ama içimdeki his bana gerekeni yaptığımı ve pişman olmamam gerektiğini söylüyordu. "Ben.. Ben bilmiyorum. İçimden bir ses bunu yapmamın zamanının geldiğini söyledi sadece." Dedim kısık bir sesle.
Müdür bir anda oturduğu yerden kalktı. Odada volta atmaya başladı. Ve etrafı endişeli sesi doldurdu "Bak Özgür olayların hiçbirini bilmiyorsun. Bunlar sana çocuk oyuncağı gibi gelebilir ama iyi dinlemen ve anlaman gerekiyor. Tamam mı?" Diyip yüzüme gözlerini dikti. Başımı salladım.
Boğazını temizleyerek devam etti. "O taktığın madalyon nesiller boyunca özel yetenekler taşıyan ailelerin elinden geçti. Onu kontrol etmek her yüzyılda yalnızca iki şanslı kişiye bir piyango gibi vurdu veya bir ölüm davetiyesi... Şimdi anlayamadığımız tek şey senin gibi normal bir insanın bunu bu kadar uzun süre taşıyabilmesi. Madalyon 60 günden sonra tamamen onu taşıyan kişiye ait olur, koruyabilirse o ölene dek onunla birlikte kalır. Ve o da sahibini korur. Madalyon her zaman sahibi olarak uygun kişiyi bulur. Eğer o, sen olmasaydın 60 gün boyunca onu boynunda taşıman mümkün olmazdı. Artık madalyon seni koruyacak. Tabi yeteneklerini kullanabilmen gerekiyor. Geçmişte ne yaptıklarını bilmedikleri ve gücü kontrol edemedikleri için en özel ve yetenekli ailelerden birçok insan kaybettik. Ama endişelenme, madalyon bir sebepten ötürü seni seçti ve biz hem bu sebebi bulacağız hem de seni onu kullanabilmen ve kendini savunman konusunda eğiteceğiz."
Konuşmasında aklıma takılan birçok yer olmasının yanı sıra her yüzyılda iki kişi kısmı daha çok dikkatimi çekmişti. Benden başka biri daha mı vardı yani? Aslında sormak istiyordum. Ama boşversene BEN SİHİRLİYİM! Yani aklıma takılması gereken birçok başka konu olacağına eminim.
"Ah gerçekten bu madalyon yüzünden yetenekli insanların bile öldüğünü duymak beni nasıl rahatlattı tahmin bile edemezsiniz." Diyerek gergince güldüm. Deniz bir an olsun üzerindeki siniri atıp güldü. Ya da ben öyle hissettim bilemiyorum...
4°
"Hey! Yavaş ol." Diye hırladım. Deniz günlerdir bana kusmuk muammelesi yapıyordu. Ve şuanda bindiğim garip aracın içinde kaskımı takarken kafamı koparmak istiyor gibi bir hâli vardı. Gözlerinden ışık falan çıkarıyor diye her ne kadar ters yapmak istemesem de benim bir sabrım vardı sonuçta değil mi? Değil.
Neyse beni öldüremez, en azından şimdilik..
Birkaç gündür bu madalyon nedir, ne işe yarar az çok öğrendim sanırım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TILSIM
ФэнтезиSadece güç sahibi kimselerin kullanabileceği bir nesne, barış ve huzur sağlayabilir. Bu huzur ortamının oluşmasını engelleyen yalnızca tek sebep vardır. 'Gücü elde edenler her zaman yalnızca iyilerden oluşmaz..'