20.Bölüm "Ah, Hayır."

362 34 32
                                    

Ehe, selam. ^-^ Sehun ve Luhan rüyalarıma girmeye başladılar. O yüzden en azından bir bölüm yazmam gerektiğine karar verdim. Bu bir comeback mi bilmiyorum, ama ikinci bölüm de gelirse geri dönüşümü resmileştirip askıda yazısını kaldıracağım ^^

Beklediğiniz için teşekkür ederim. Mükemmel okurlarsınız.

***


         

Beni sımsıkı sarmış karanlık pençelerini tenimden, ruhumdan çekerken etrafı fark etmeye başladım. Önce göğsümdeki ağırlığı fark ettim, sonra bu ağırlığın hareket ettiğini ve kıyafetimin tam o noktadan ıslandığını. Sonra iç çekişleri duydum.

Gözlerimi açmak için çabalamam gerekti. Sarhoş gibiydim, algım tam olarak yerine gelmemişti ve hissiz gibiydim. Ne yapacağımı unutmuş halde odanın tavanını bir süre izledikten sonra göğsümü ıslatan ağırlığa çevirdim gözlerimi.

Siyah saçlara bakıp anlamaya çalıştım. Sonra burnuma onun kokusu geldi ve içime bir sıcaklık yayıldı. Bilinçaltım derinliklerinden bir kelime çıkardı ve onu ruhumun en özel yerine bıraktı.

"Sehun." Kendi sesim kulaklarıma ulaştığımda kaşlarımı çattım. Bu ses bana ait değildi. Olamazdı. Çok kısık, çok pürüzlüydü. Nedenini hatırlayamadım.

Sehun kafasını kaldırdı, gözleri şişmiş, burnu kızarmıştı. Bakışları kalbimi dağladı.

"Luhan." diye fısıldadı. "Uyandın."

"Neredeyiz?" diye sordum fısıldayarak. En son çocuklarla yemek yiyorduk, ne zaman uyuyakalmıştım?

"Hastanedeyiz." dedi kaşlarını çatarak. "Hatırlamıyor musun?"

Etrafıma bakındım, gerçekten de bir hastane odasındaydık. Neden burada olduğumuzu hatırlamaya çalıştım ama hiçbir şey yoktu.

"Neden buradayız?"

Sehun'un elimi tutan eli kasıldı, kaşları mümkünmüş gibi daha çok çatıldı.

"En son ne hatırlıyorsun?"

"Çocuklarla yemek yiyorduk?" Soru sorar gibi sormuştum bunu, emin olamamıştım.

Sehun ne hissettiğini bilemiyor gibiydi. Gerginliğini kendiminmiş gibi hissedebiliyordum. Derin bir nefes aldı.

"Onun üzerinden 2 gün geçti sevgilim. Sen, şey..."

"Ben ne Sehun?" diye sordum, ben de gerilmiştim.

"O gece saldırıya uğradın."

Kaşlarımı çattım. "Ne saldırısına?"

"Evimize biri girmiş, seni tehdit edip sana saldırdı." Gözünden bir damla yaş düştü. "Benim yüzümden." dedi boğuk bir sesle.

Onun tutmadığı elimi gözyaşını silmek için kaldırdım ve keskin bir acı hissettim. Elim kalın sargılarla sarılıydı ve sızlıyordu. Hatırlamayı bekleyerek bakışlarımı elime diktim.

Sehun konuşmaya devam etti. "Bıçağı varmış ve..."

"Parmaklarım hala yerinde, değil mi?!" diye sordum dehşete düşerek.

Sehun'un gözyaşları birbiri ardına düşüyordu. "Evet, ama bıçağı eline sapladı. El kemiğin kırılmış."

İçime şu ana ait olmayan, eski bir anı gibi dehşet dağıldı ve kalbimden bütün hücrelerime akmaya başladı. Gözlerim bakıyor ama görmüyordu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 05, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Under The Rainbow (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin