16.Bölüm "Secret Garden"

545 46 18
                                    

Oy ve yorumlarınıza ihtiyacım var.


**


Saat 7'yi 28 geçiyordu ve hala şirketten çıkamamıştım. Eve gidip hazırlanmak için yeterince zamanım yoktu.

Bu yüzden stilist ve makyöz noonalardan biraz yardım almıştım. Kore'nin en büyük 3.şirketi olmanın bütün avantajlarını kullanmış ve herkes kusursuz göründüğüm konusunda hemfikir olana kadar çabalamıştık.

Siyah kumaştan, kalçamı ve bacaklarımı saran pantolonun üzerine, siyah noktalarla bezenmiş beyaz bir gömlek giymiş ve düğmelerini sonuna kadar iliklemiştim. Üzerine pantolonun takımı olan ceketi giyip kollarını dirseklerime çektim. Saçlarımı yandan ayırıp biraz spreylemiştik, ama birkaç asi tutamın arada yüzüme düşmesi hepimiz tarafından sevimli bulunduğu için fazlaya kaçıp yapıştırmamıştık. Makyajı sade tutmuş, incecik bir eyelinerdan öteye gitmemiştik.

Ben pantolon askısı ve papyon da öne sürmüştüm ama stilist noona eşcinsel olduğumu bu kadar belli etmemem gerektiğini, modayı katletmemin kariyerime veya özel hayatıma bir katkısı olmayacağını kalp kırıcı bir açıklıkla belirtmişti. Bunun üzerine ısrar edememiştim tabi.

Saat 7'yi 49 geçe şirketten çıktım, gördüğüm ilk çiçekçide durup bir adet beyaz gül aldım ve 8'i 2 geçe Sehun'un kapısını çaldım.

Gülü arkama saklamıştım.

"BEN BAKARIM SAKIN AÇMAYIN!" Çığlığı neredeyse kahkaha atmama neden olacaktı ama bunu bir şekilde bastırdım. Kapı bu çığlıktan 5 saniye sonra ardına kadar açıldı.

Aynı gün içinde ikinci defa nefessiz kaldım.

Sehun arkadan ışık vurmasa kolayca siyah sanılabilecek bordo bir takım giyiyordu. Benim aksime düz bir gömlek tercih etmiş, kollarını sıvamamış ve son düğmesini iliklememişti. Saçları geriye doğru dağınık ama şık duracak bir şekilde fönlenmişti ve çok az makyajı vardı.

"Siktir." diyebildim sadece.

Güldü. "Bunu ben söylemek istiyordum." Gözlerimi sonunda vücudundan ayırıp gözlerine çevirebildiğimde karanlık parıltının yerleşmek için hazır beklediğini gördüm. Kalbim ve kasıklarım eş zamanlı olarak kasıldı. "'Kaç para bir Xiu Lu Han!' repliğini kullanmak zorunda bırakıyorsun beni."

Sırıttım. "Bir akşam yemeği ve iki böbrek ederim gibi."

"Ciğerimi de veririm senin için ben."

Sohbetimiz romantiklikten kamyon arkasına kayacak gibi olduğu için gülü vermenin zamanı geldiğine karar verdim. Sanırım bunu beklemiyordu, biraz şaşırmış görünmüştü çünkü.

"Benim için mi?" diye sordu gülü sapından kibarca tutup hafifçe kokladıktan sonra.

Başımı salladım ciddi bir şekilde.

"Beyaz."

"Efendim?"

"Beyaz gül almışsın. Dramalarda, filmlerde hep kırmızı olur."

"Kırmızı yoğun bir aşkı ve şehveti temsil eder ama beyaz saflığın, güzelliğin ve karında oluşan kelebeklerin sözcüsüdür. Seni tanıdığını sanan, belki de gerçekten tanıyan herkes senin kırmızı olduğunu söylerdi; ama benim gözlerim, kalbim –düne rağmen- seni beyaz görüyor. Çünkü vücudumu yakan şehvet dindiğinde elimde; kokun, gülümsemen, sarılışın ve kalbimin üzerinde atan kalbin kalacak. Bir de Tanrı'nın onlara verdiği bir günlük ömrü kabullenmek yerine her geçen saniye güçlenip büyüyen; sadece karnıma değil, bedenime ve ruhuma kamp kurmuş kelebeklerim."

Under The Rainbow (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin