Ne çok sevmiş ne çok seviyordu. İsmini söylemeye kıyamıyor, sadece Gönül Kuşum diyordu. Gönül Kuşum. Ne güzel yapışmıştı üzerine.
- Melisam Gönül Kuşum diye seslenirken bütün sesler dururdu. Su bile sessiz akardı. O zerafetiyle gelirken bile bu ses üzerine terlik yada topuklu ayakkabilar bile ses çıkarmazdı. Ne kadar nazik ne kadar asil ve ne kadar endamlıydı, sülün gibi yürürdü. Ayakkabısını bile incitmek istemez gibi....................0..................
Arabayı park edip aceleyle merdivenleri çıkarken karşılaşmıştı. Sağa sola birbirinden kaçırırken ikiside aynı istikamete hareket edince sinirlenmek yerine tebessüm etmişti Ali.
- Özür dilerim randevum varda ondan aceleyim. Gec kaldım, lanet trafik.
- Rica ederim. Mühim değil. Bari siz beklemeyiniz, diyerek yol verdi.
Ali kapidan içeri girerken geriye baktı. Az önce karşılaştığı kızda geriye bakınca tebessümle önüne döndü. Turnikelerin önüne geldiğinde güvenlik görevlisi,
- Hoş geldiniz efendim. Yukarısı dolu sizleri bekliyorlar.
- Lanet trafik. İki saattir yoldayim. Yarim saat çekmeyen yol iki saattir gelemedik diye hayiflanirken asansöre yöneldi.
Güvenlik görevlisi kapiyi açmış bekliyordu.
- Teşekkür ederim, diyerek asansöre bindi. Kabinde az once karşılaştığı insanı düşünüyordu. Yüz hatları hiç yabancı gelmiyor bir yerlerden tanıyordu. Hafızasını zorlamaya çalışırken asansör durdu görevli kapıyı açıp,
- Günaydın. Hoş geldiniz, derken hafızası darmadağın oldu. Koridor kalabalıktı. Güvenlik görevlisi önde yol açarken Ali peşini takip ediyordu. Asansörden inerken duyulan gürültü artık bütün ihtişamıyla sessizliğe bürünmüş nefesler bile alınmıyordu. Asistanı Songül Hanımın odasına girince kendi ofisine doğru ilerlerken,
- Songül Hanım diye seslendi.
Songül Hanım hemen ayağa kalkarak,
- Günaydın. Hoş geldiniz efendim.
- Yavuz'a haber ver dosyalarla birlikte gelin.
-Sizi bekliyor hemen Ali Bey.
Odasına girip kapıyı kapadı masaya oturdu.
Yıllardır beraber olduğu ortağı Alp ten ayrılmışlar Ali yeni ofisini açmış personel alımı yapıyordu. Bu ayrilma karari kardeşçe bir karardı. Zor olmuştu ama Alp'ın kararina saygı duymaktaydı. Nede olsa her şeyini ŞAKİROGLU ailesine borçluydu. Ama hiç bir zaman bu aileyi hayal kırıklığına uğratmamış kendinden önde bilmişti. Alp ile kardeşten öte gibiydiler. Hatta ofisin mobilya dekorasyon ve ofis binasının satın almasını yapmış hediye etmişti. Ayrılırken ağlamış çok zorlanmışlardı ama gerekirdi. Bazı stratejik hamlelerde ayırım çift başlılık yaşanıyor bu şirkete zarar veriyordu. Alp'ın annesi daha bilmiyor nasıl söyleceklerini bilmiyorlardı. Ali'yi hiç bir zaman ayırmamıştı. Üç evladım var diyordu. Kapı sesiyle kendine geldi. Yavuz ile Songül Hanım içeriye girdiler. İkisi de önceki ofisten gelen dostlarıydı. Bir aydan fazla buradalar maaş istemiyorlardı. Biri sağ öteki sol kol gibiydiler.
- Yavuzcum her şey hazır mı? Bir sıkıntı yok umarım.
- Tam planladığımız gibi. Sadece sizi bekliyoruz.
- Teşekkür ederim. Yalnız sizden bir isteğim var. Bazı hallerde son kararı bana bırakın. Ne olur o son karardan sonra tek kelime etmeyin.
- Estafirullah, olurmu hiç. Tabii ki son karar size ait.
- Hayır Yavuz. Senin başbaşa çalışacağın uyum sağlayacağın insanı sen seçeceksin. Verimlilik anlamında.
- Teşekkür ederim.
- Peki başlamadan önce sizin önereceğiniz kimse varmı? Önce onlardan başlayalım.
- Hayır yok.
- Songül Hanım şu cv lere bakabilirmiyim.
Elini uzatip dosyayı aldı. Seri bir şekilde taradı ve Yavuz Beye uzattı.
- Başlayalım o zaman. Buyurun Songül Hanım.
Ve başladılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zemheri'de Yanmak
General FictionHayat, Bazen güler bazen ise ağlar insana. Aslında farkının farkına varabilsek ağlayanda gülende kim olduğunu. Olumsuzluklar karşısında direnebilmektir hayat.