"Öyküüüü uyan artık! "
"5 dakka dahaa"
"Öykü kız uyan dedim bak valla su dökerim üstüne"
"Yaa off teyze uyutmadın 2 dakka"
bir gözüm kapalı başucumda duran teyzeme homurdandım."Ne 2 dakkası akşam olacak neredeyse sen hala uyuyorsun"
"Saat kaç ki?
Ellerini belinde birleştirerek bir kaşı havada cevap verdi teyzem:
"Saat 14.00 hanım efendi"Yatağımdan hemencecik fırladım.
"Nee? na- nasıl olur o kadar uyumuş muyum yani""Evet küçük hanım uyumuşsun neyse hadi giy üstünü başını bir şeyler ye de çıkalım hemen"
"Nereye gidecez ki ?"
"Kız doktora gidecektik ya ne çabuk unuttun"
Duyduklarım karşısında ağzım kocaman açıldı. Ben onu tamamen unutmuşum. Çabucak kendime gelip konuşmaya başladım.
"Tamam hemen hazırlanırım şimdi.""Çabuk ol kahvaltını yapmadın daha"
"Gerek yok dışarda atıştırırım belki"
Hemen lavaboya gidip elimi yüzümü yıkadım. Birden bire heyecanlanmıştım. Sonuçta ilk deneyimim olacak. Off ne diyorum ben yaa zaten saat geç oldu. Dolabıma göz gezdirdim onu mu giysem bunu mu giysem derken sonunda bir karara vardım. Siyah 'v' yaka bir tişört altına da kot şort giydim. Havalar da sıcak rahat bir şeyler giymem daha iyi oldu. Aşağı indim ve kapıyı açıp dışarı çıktık.Taksiye bindik kafamı cama yaslayıp yolları seyretmeye başladım. Aradan yaklaşık bir saat geçti ne kadar da uzun bir yol ben her gün nasıl gidip geleceğim derken teyzemin beni dürtmesiyle geldiğimizi anladım Etrafa bakınmaya başladım. Bu nasıl bi hastane diye sormadan edemedim kendi kendime. Çünkü ıssız, dağın ortasında bi yerdeydi. Açıkçası biraz ürktüm. Hastaneleri de hiç sevmem. O yüzden hastalanmamaya gayret gösteririm. O kokusu, hasta insanlar...
Teyzem danışmadan yanıma gelip:
"Evet Öykü seninle gelmemi ister misin yoksa yalnız mı gidersin? " dedi.
"Yalnız gitsem daha iyi olacak galiba" dedim.
"Peki o zaman ben seni burada bekliyor olacam. Doktorunun odası karşıda, iyi şanslar" deyip yanağıma öpücük kondurdu.
Kafamı kaldırıp kapıdaki isme baktım. 'Rüzgar Atasoy'
Ne kadar da güzel bir ismi var öyle.
"Doktorum Rüzgar Atasoy" demekKafamdaki düşüncelerden sıyrılıp kapıyı tıkladım. Ses gelmedi. Bir daha tıkladım ama yine ses çıkmayınca daha fazla dayanamayıp içeri girdim. Odada gezinmeye başladım. Mavi panjurları toz pembe sarı koltukları küçük tatlı aksesuarlarıyla gerçekten de iç açıcı, ferah bir havası vardı. Acaba doktor nasıl biri? Nasıl olacak Öykü genç yakışıklı uzun boylu kaslı bir adam olacak hali yok ya. Her klasik doktor gibi kel, yaşlı, göbekli sıkıcı bir adamdır işte. Derken odanın içinden başka bir odaya açılan kapıdan bir adam çıktı ve bana doğru ilerlemeye başladı elini uzatıp:
"Hoşgeldiniz, ah kusura bakmayın ufak bi işim vardı beklettim sizi de biraz. Ben Rüzgar Atasoy siz de hastam Öykü Yılmaz olmalısınız"
dedi.Şu anda az önce dediğim tüm laflarımı yedim. Çünkü karşımdaki mükemmel fiziğe sahip kahverengi gözlü kahverengi saçlı uzun boylu kaslı yakışıklı genç bir adamdı. Şaşkınlıktan bana uzattığı elini bile görmemiştim. Bir adım daha yaklaştı bana. Kalp atışlarım hızlanmaya başladı.
"Hanım efendi iyi misiniz? "
"İ- iyiyim. " diye kekeleyip havada kalan elini tuttum. Elimin yandığını hissedebiliyordum. Nedense bu his bana çok değişik geldi. Neler oluyor bana böyle? Alt tarafı elini tuttu Öykü kendine gel!
Elini yavaşça elimden çekti."Buyrun Öykü hanım şöyle geçip oturun" en tatlı gülümsemesini sunup sözlerine devam etti. "Eveet, şimdi bana olayları en başından anlat bakalım"
Ona en ince ayrıntısına kadar anlattım herşeyi. O esnada beni dikkatle dinleyip elindeki kağıtlara küçük küçük notlar alıyordu. Arada sorular da sordu.
Bende tek tek cevapladım.Ayağa kalkıp önümdeki masaya yaslandı ve konuşmaya başladı:
"Öykücüm, ilk seans için bu kadar yeterli. Nasıl olsa artık hep görüşeceğiz. Tekrar geçmiş olsun.""Teşekkür ederim uzun zaman sonra birine açılmam sanırım iyi geldi bana"
"Amacım da bu zaten. Eğer bi nebze de olsa başarabildiysem ne mutlu bana." Devam etti:
"Yarın aynı satte bi dahaki seansta görüşürüz o zaman sakın geç kalma" deyip göz kırptı."Peki doktor bey görüşürüz" deyip el salladım .
Kapıyı açıp dışarı çıktım. Teyzemi göremeyince elimi telefonuma götürüp tam arayacakken teyzem yanımda bitti. Bazen bu kadınının ani hareketlerinden hakikaten korkuyorum.
"Ee nasıl geçti bakalım anlaşabildin mi doktorunla ay yoksa anlaşamadın mı evet evet kesin sen anlaşamamış-" sözlerini kesen ağzına koyduğum ellerim oldu.
"Ay teyzee yok öyle bişey gayet iyi anlaştım doktorum çok iyi."
"Tabi iyi olacak en iyi doktoru seçtim senin için"
"Tamam teyzem Allah için çıkalım artık burdan hastane havası boğuyor beni"
Taksiye binip eve doğru yol aldık. Camdan başımı uzatıp temiz havayı solumaya başladım. Temiz hava her zaman iyi gelirdi bana. Ama rüzgarın şiddeti çok fazlaydı. Rüzgar... Evet gözümün önünde canlandı.
İsim anca bu kadar yakışırdı bir insana.
O bakış... O gülüş... O endam...
Tıpkı bir Yunan tanrısını andırır gibi. Gibisi fazla. Derin bir iç çektim.
Bi dakka yaa. Ne yapıyorum ben?
O benim sadece DOKTORUM, DOKTORUM.DUYURU:
Merhaba arkadaşlar 😊
Bu bölüm ilkine göre biraz kısa oldu ama umarım beğenmişsinizdir. Elimden geldiğince çabuk yazmaya çalışıyorum ilerki bölümler daha uzun ve nefes kesici olacak. Sizden ricam vote ve yorum yapın.
Sizleri seviyorum 💜💜
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOKTORUM
Romance"Sonu gelmeyen Öyküm olur musun?" "Bir ömür Rüzgarına kapılmaya hazırım"