BÖLÜM 3

46 5 3
                                    

Alışveriş yaptıktan sonra akşam yemeğini hazırlamaya başladık. Teyzem patatesleri soyarken ben soğanları doğruyordum yada doğrayamıyordum. Çünkü ne zaman soğan doğrasam gözlerim yaşarmaya başlar ve lavaboya koşmaya başlarım. Teyzem bu halime gülerek " Sulu göz seni alan yandı. " Burnumu çekerek cevap verdim "Yaa soğanlar çok acı bi kere ben ne yapabilirim"
"Neyse hadi sen elini yüzünü yıka odana çık zaten bişey kalmadı yemek hazır olunca çağırırım seni. "  "Peki o zaman" diyerek yanından ayrıldım.

Pencereleri açıp odamı havalandırdım. Dışarda çok güzel yağmur yağıyordu. Balkona çıktım, yağmur taneleri üzerime damlarken yağmurlu havayı içime soludum. Etrafımda dönmeye başladım. Çok geçmeden bu huzurlu an telefonuma gelen mesaj sesiyle bozuldu. Odama ilerleyerek yatağımın üstündeki telefonu elime aldım. İsimsiz numara mı? 
Allah Allah bu da kim?  Yoksa telefon sapığı mı hah bi bu eksikti zaten. Oflaya puflaya mesajı açtım. " Merhaba Öykü kolyeni odamda düşürmüşsün sanırım kapağında sen ve bir kadının resmi var değerli bir şeye benziyor. Sizin evin önündeyim aşağı in de vereyim - Rüzgar Atasoy"

2 yıl önce...

Evin kapısını çalmaya başladım kimse açmayınca yedek anahtarla içeri girdim. Annemle babama seslenmeye başladım kimseden cevap gelmedi. Işıklar da kapalıydı evde kimse olmadığına kanaat getirdim. Oysa ki bu saatte evde olmaları gerekirdi. Antrenin ışığını tam açacakken konfetiler patlamaya başladı.Ardından sevinç çığlıkları.

'İyi ki doğdun Öykü iyi ki doğdun iyi ki doğdun mutlu yıllar sana'...

Pastaları yedik eğlendik bütün eş dost teker teker yanıma gelip doğum günümü kutlayıp hediye verdiler. Partinin sonuna doğru babam yanıma geldi beni kucağına aldı sıkı sıkı sarılıp hediye mi verdi o da. Ardından  partinin asıl organizatörü olan annem karşımda belirdi. Ona doğru koşup sıkı sıkı sarıldım.
"Annecim seni çok seviyorum . Beni çok mutlu ettin iyi ki benim annemsin" yanağına kocaman sulu bir öpücük kondurdum.

"Bitanem ben de seni çok seviyorum iyi ki benim kızımsın"
Arkasından küçük bir kutu çıkarıp bana uzattı. "Al bakalım güzel kızım bu da hediyen" bir kez daha sarıldım . "Yaa annecim çok teşekkür ederim hiç gerek yoktu"

Hediyemi heyecanla açtım içinden zarif bir kolye çıktı taşlı kapaklı kolyenin kapağını açtığımda bir tarafında benim bir tarafında ise annemin fotoğrafını gördüm. "Annecim bu hayatımda aldığım en güzel hediye hep saklıyacağım ve hiç çıkarmayacağım. "
                             ...

Gözlerim iyice açıldı mesajları okurken. Ne yani Rüzgar benim için yani kolyemi bana vermek için evimin önüne kadar mı geldi?   Perdeyi hafif aralayıp pencereden baktım gerçekten de Rüzgar Atasoy benim kapımın önünde bekliyor. Üstelik bu yağmurlu havada. Yağmur. Evet ben yine boş düşüncelere daldım adamı bekletiyorum yaa. Hemen merdivenlerden adeta uçarcasına üçer beşer inerek kapıyı açtım.
"R-Rüzgar B-Bey?" Aferin Öykü yine kekeledin bravo sana.
"Ufaklık, dediğim gibi kolyeni düşürmüşsün onu getirdim. " baştan aşağı beni süzerek sırıttı.

Ufaklık ne yaa. On sekiz yaşındayım ben on sekiz.  Hayır yani anlamıyorum neden herkes ufaklık deyip duruyor. Çok mu küçük görünüyorum?  Bence yaşıma göre gayet iyiyim. Bi dakka yaa o az önce bana mı sırıttı neden sırıttı peki alay eder gibi çözemedim ama neyse.

"Bu kolyenin benim için değeri paha biçilemez. Annemden kalan tek hatıra. Hep saklıyacağıma dair söz vermiştim. Onu nasıl düşürürüm eğer kaybolsaydı kendimi asla affetmezdim. Size ne kadar teşekkür etsem az. "

DOKTORUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin