"Ben hamileyim."
Fisun kızına suçlulukla bakıyordu. Sen gitme, o gider , sen benim kızımsın diyemiyordu çünkü. Artık tek çocuğu o değildi. Karnında kızına vuran adamın da bebeğini de taşıyordu. Hoş bebek olmasa da Necmi'ye karşı koyabilir miydi, işte bundan emin değildi. Aşık olmuştu o adama. Aslında aşktan çok bağlılıktı bu. Hatta daha da kötüsü bağımmlılıktı. Ama bir şeyi biliyordu ki, bir çocuğu daha babasız büyütemezdi. Yıllar sonra aynı acıları çekemezdi. Sonuçları ne olursa olsun Necmi'yle olacaktı.
Gökçe annesinden bu sözleri duyduğu an anladı hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağını. Ne kadar gizlese de annesinin onu sevdiğini hissederdi. Belki hala severdi ama Necmi ve çocuğu kadar değil. Hele de Necmi ona böylesine gözdağı vermişken, her şeyin değişeceğini düşünmek çok da zor değildi.
Necmi çok şaşırmıştı. Ağzından tek söz dökülmeden Fisun'a bakıyordu. Ne tepki vereceğine ait bir şey anlamak imkansızdı. Derken, histerik sayılabilecek hastalıklı bir gülüşle evde canlılığın devam ettiğini gösterircesine ordan oraya yürüdü. Fisun yüzünü ona döndü adama, korkuyordu. Necmi her an gülüşünün ardında yatabilen sinirini ortaya dökebilirdi. Belki de gerçekten sevinmişti. Bilemiyordu.
Gökçe duygusuz bir suratla izliyordu olanları. Bir an bugün olanların hiç olmamasını diledi. Ama buna devam edemeyeceğini de biliyordu. Bakmaktan kaçındığı adamı izliyordu şimdi.
" Ciddi misin kız sen. "
"2 aydır adet olmuyorum. Bugün eczaneye gittim. Test yaptık Gülşah'la. Hamileyim Necmi. Çocuğumuz olacak."
Gökçe Necmi'nin annesini kaldırışını izledi. Kaldırınca sarıldı Fisun'a. Gökçe çok farklı hissediyordu. Kendisine soğuk ve donuk olan gözler, annesine sevgiyle ve mutlulukla bakıyordu. Kendini fazlalık olarak hissetti Gökçe. Belki de Necmi haklıydı. Bu evden gitmeliydi bu gece. Annesinin eski evliliğinden kalan çeyiz sandığının hatıraları hatırlanmamak üzere unutulmuştu. Geriye yapılması gereken tek şey ise sandığı evden çıkarmak ve yeni hatıralara izin vermekti.
Ona acı veren şey, annesini mutlu ediyordu. Sessizce oturduğu yerden kalktı,aynı sessizlikle odasına gitti. Annesi de Necmi de onu görmüyordu zaten. Odasından telefonunu aldı. Eski bir hırka geçirdi üstüne. Evden çıkarken annesi fark etti onu.
"Gökçe."
Gökçe kısa bir süre baktı annesine. Tebrikler diyebildi. Arkasını döndü ve gitti.
Gökçe sonunda ağlıyordu. Gözleri kızarana kadar ağladı o gece. Neler olduğumu düşünüyordu. Nasıl her şeye bu hale gelmişti. Düşünceler birer cellada dönüşmüş, Gökçe'in boğazına geçirilmiş ipi sıkıyorlardı. Gökçe'nin boğazındaki bu soğuk ve taş gibi sert yumrunun başka bir açıklaması yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeraltı Mahallesi
Fiksi RemajaBu hikaye süslü aşk romantizminden biraz uzak bir mahallenin hikayesi. Kızlarının çöp bidonlarının ardında kadın olduğu, erkeklerinin üç kuruş için hayatlarını harcadığı, kadınlarının borçlarını ağda odalarında ödediği, en önemlisi çocukların hiç ç...