Özür dilerim, bir hata yaptım. Hem de dünyanın en büyük hatasını.
Sana bu kadar yakınlaşıp, saçlarından öpmem.. Dünyanın en büyük hatasıydı. Dudaklarım kabarık saçlarına değdiği anda yanımdan kalkışını asla unutamam, Calum. Bana çatık kaşlarınla baktığında, yerin dibine girmem gerektiğini anlamıştım.
Birkaç saat benden kaçtın, yüzüme bakmak bile istemedin. Anlamıyorum, neden bu kadar iğrenircesine davrandığını anlamıyorum.
Canımı yakmak hoşuna gidiyor belli ki. Tamam, istediğin kadar yak. Söz veriyorum sana kızmayacağım, yeter ki benden kaçma.
Ama saçlarının o ipeksi hali, vanilyalı kokusu. Hala burnumda. Teninin tatlılığı, hala dudaklarımda.
Şimdi yoksun burada, birkaç günlüğüne tatile çıktığını söyleyerek gittin. San Francisco'ya.
Bana bu defteriği aldın yere, tekrar ayak bastın. Ama bensiz.
Aslında biliyor musun? O güne geri dönmek istiyorum. Sana engel olmalıydım. Bu defteri almana engel olmalıydım.
"Calum, bu defter çok hoş ama ben yazmayı sevmiyorum," diyerek engel olmalıydım. Fakat inanmazdın çünkü yazmayı sevdiğimi biliyordun ki ben de seni kıramazdım.
Kıramadım da işte.
Ama aklımda bir şeyler dönüyor. Bu defteri sana asla okutmayacağım, o bakışlarından sonra bunu yapamam. Yakacağım bu defteri. Kimse bilmemeli, kimse sana hissettiğim bu saf ve masum hisleri bilmemeli.
Gerçi herkes farkında, sen dışında.
Umarım şimdi güzelce eğleniyorsundur, yanında dolaşan kızlarla.
Bense, Michael'ın bana uzattığı birayı kafama dikerek yazıyorum bu satırları. Sensiz boş ve sessiz eve hapis olmuş bir halde.
—
Neden bu kadar acıklı şeyler yazıyorum, çözemedim:(
ŞİMDİ OKUDUĞUN
san francisco // cake hoodings
Non-Fiction"Bana San Francisco tatilindeyken aldın bu defteri, benim için bir defterden daha fazlası olduğunu bilmediğin de." @akinarai // Her hakkı saklıdır.