Sonunda geldin, Calum. Öyle bitik ve kendinden geçmiş bir halde geldin ki, kendimi bunun için suçlu hissettim. Gitmene izin vermemeliydim.
Havaalanı ve ev yolu boyunca gülmüş, kendi kendine bir şeyler mırıldanmıştın. Eve geldiğimiz de ise yine dolaptan bir bira kapıp yanıma yerleşmiştin.
"Lucas, kokunu özlemişim."
Bana bunu yapmaktan artık, lütfen, vazgeç.
Ağlamamak için kendimi tutarken, Michael fark etmiş olacak ki seni kolundan tutarak yukarıya götürdü ve duş alman için yardımcı oldu.
Tek yapabildiğim, yukarıdan gelen kıkırtılarını duymak olmuştu.
Senden nefret ediyorum, gerçekten ediyorum.
Buna bir son vereceğim, çok kısa bir zaman da. Defteri sana bırakacağım ve bu lanet şehri terk edeceğim.
Sonsuza dek.
Ben de isterdim, mutlu bir sonumuz olsun fakat bu mümkün değil Calum. Sen bu haldeyken, mümkün değil.
Duş aldıktan sonra minik bir bebek gibi yanıma gelip, kucağıma kıvrıldın.
"Beni hiç özlemedin mi?" Sesinin yumuşaklığı yüzünden kendimi öldürebilirdim.
"Özledim ama seni böyle görmek istemiyorum, Calum."
Bir şey söylemedin.
Elimi tutup saçlarına götürdün ve okşamamı söyledin.
O kadar güzelsin ki, kendimden nefret ediyorum.
Sana asla yetemeyeceğim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
san francisco // cake hoodings
Non-Fiction"Bana San Francisco tatilindeyken aldın bu defteri, benim için bir defterden daha fazlası olduğunu bilmediğin de." @akinarai // Her hakkı saklıdır.