Minkyeong uyandığında saat akşam 8'e geliyordu. Kai'de kafasını Mink'e yaslamış ve uyuyakalmıştı. Yaklaşık iki saat böyle kalmışlardı. Minkyeong kalkmak için haraketlenince Kai'de uyandı.
Mink hemen telefonunu aldı ve:
''Ş-şey ben özür dilerim, b-ben gideyim''
Mink arkasını dönüp gidecekken Kai ayağa kalkıp Minkyeong'un kolunu tutmuştu. Minkyeong utançla Kai'ye dönerken çok yakın olduklarını fark etti.
Kai Minkyeog'un gözlerine bakarken Mink ise hem utandığı için hemde boy farkından dolayı sadece etrafa bakıyordu.
Kai dudaklarını Mink'inkilerle birleştirdiğinde ikisininde gözleri kapanmıştı. Birkaç saniye sonra Kai'nin telefonu çaldı.
Minkyeong Kai'den ayrılıp gitmek için kapıya yönelirken Kai telefona lanetler ediyordu.
Kai: ''Minkyeong''
Minkyeong ne diyeceğini dinlemek için durdu.
Kai: ''Geldiğin için teşekkür ederim, uzun süredir kendimi bu kadar iyi hissetmemiştim.''
Kai Minkyeong'un utandığını fark edince lafı değiştirmeye çalıştı:
''Yani bayadır böyle dinlenememiştim, şirkette hep bir koşuşturma oluyordu. Hatta belki kaza yapmamız iyi oldu kkkkk''
Minkyeong: ''Saçmalama''
Kai: ''Eğer bugün evde değilde şirkette olsaydım bunları hiç yaşamamış olacaktık''
Minkyeong utançla dudağını ısırıp kafasına öne eğdi:
''Eee şey ben gideyim, annem merak etmesin''
Kai kapıyı kapatıp koltuğa oturdu ve saf saf sırıtmaya başladı saniyeler sonra yine telefon sesi kulaklarına dolunca hemen telefonu alıp zil sesini değiştirdi. Çünkü bu zil sesi fazlasıyla güzel bir anı bozmuştu.
Ardından onu arayan Sehun'u aradı:
''Alo hyung evine geliyoz''
''Tamam bekliyom''

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kakaotalk // Kim_Jongin
Aléatoire"Sorgusuz sualsiz çıkıp gelen kaderimsin, seni fazlasıyla seveceğim"