Minkyeong başı ağrıdığı için istemsizce Kai'nin göğsüne kafasını koydu. Kai'de şaşkınlıkla bakışlarını filmden çekip Minkyeong'a çevirdi.
Minkyeong'un saçları çok güzel kokuyordu. Kai o an herşeyi unutmuştu, sanki yeniden doğmuş gibi hissetti.
Minkyeong babası dışında ilk defa başka bir erkeğin kolları arasındaydı. Ve Minkyeong tıpkı babasında hissettiği gibi Kai'nin kollarında kendini huzurlu hissetti. On an fark etti Kai'nin hızlanan kalp atışlarını.
Kafasını kaldırmak istemedi, o sırada Kai de Mink'in kafasını kaldırmaması için dua ediyordu. Saçlarını doyasıya koklamak istiyordu.
Minkyeong göz kapaklarını taşıyamaz hale gelmişti, gündüzleri her ne kadar uyumaya çalışsa da başaramazdı. Ama şimdi Kai'nin kokusunu alırken her saniye göz kapakları daha da ağırlaşıyordu.
Kim bilir belkide bu bir işaretti.
Kai Minkyeong'un uyuduğu fark ettiğinde istemsizce saçlarını yine ve yine koklayıp okşadı. Bu hissettiği aşktan başka ne olabilirdi...
Bu kitap kısa sürecek gibime geliyor, ya ben 2 bölüm yazmıştım ama yayımlamayı unutmuşum slajdlakdlsl

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kakaotalk // Kim_Jongin
Acak"Sorgusuz sualsiz çıkıp gelen kaderimsin, seni fazlasıyla seveceğim"