İtalya
Dört kış geçmişti, hayatının değişti o günden sonra ağaçlar sonbaharı dört defa kucaklayıp yapraklarını dökmüşlerdi yere. Mahkemeye çıkarıldığı günü iyi hatırlıyordu hafifletici sebeplerden 9 sene 10 ay hüküm giymişti. Onu savunan avukat ona her şeyi anlatmasını söylemişti. Anlatmamıştı, ona sorular soran hakime ve diğerlerine cevap vermemişti.
Cehennemin kurallarını daha iyi kavramıştı bu iki yılda. Öğle aralarında arka bahçeden toplanan çocukların kendi aralarında ot sattıklarını ve bütün bu sermeyenin 192 yatakhane de kalan Mavi kedide toplanıyordu. İsminin neden böyle dolduğu hakkında bir fikri yoktu.
Ricco ona hapishanede hayatta kalmak için yapması gerekenleri öğretmişti. Dövüşmek de bu listenin en başındaydı. Her Pazar öğle arasında uyuklayan gardiyanlar arka bahçede ki sokak dövüşlerinden haberleri yoktu. Ricco büyük paraların döndüğü bu oyunlar için onu hazırlamıştı. Üst üste iki defa aldığı galibiyet dikkatleri üzerine çekmişti. Mavi kedi onu bir sabah kahvaltıda yakalamış kendisi için çalışması teklif etmişti.
"Çok para kazanırsın" diye arsızca gülüyordu ona. Pedro teklifi düşüneceğini söyleyip daha ağzına bile sürmediği ekmekle birlikte tepsiyi çöpe attı.
"Seni rahat bırakmaz dostum" dedi Ricco. Onun haklı olduğunu öğlenden sonra Mavi kedinin adamlarını tuvalette gördüğünde anladı. Gözüm üzerinde der gibi dolanıyordu piçler.
"Rahat bırakın beni" dedi Pedro sert sesi çok çabuk olgunlaşan bedeni gibi güçlüydü.
"Kedi kararını çabuk versin dedi"
"Peki"
Pedro bir hafta boyunca kedi ve adamlarıyla uğraşmaktan sıkılmış ona hayır cevabını verirse olacakları da az çok tahmin edebiliyordu.
"Zavallı çocuk, mavi kendinin teklifini reddettiği için onu öldürmüşlerdi." Ricco'nun anlattığı çocuğu iki defa görmüştü. 17 yaşlarının sonunda iri yarı bir siyahiydi. Kedinin çok fazla adamı ona aynı anda saldırıp tuvalette işini bitmişler gardiyanlar bir gün sonra kan gölüne dönen tuvaletli fark edip suçlularını uzun süre aramışlardı. Ama kimse sesini çıkartıp Mavi kedinin adını vermemişti.
"Kabul et bunu dostum, yapabileceğimiz pek bir şey yok"
Ricco'ya hak vermişti. Bu adamın şakası yoktu. Teklifi kabul ettiği anda her şey çok çabuk ilerlemişti. Eline verdikleri teslimatları zamanında alıcıya vermesi gerekiyordu.
"Sen bir taşıyıcısın" demişti kedi.
"Uslu durmazsan ve yakalanırsan sonumuzu hazırladığın gibi bende senin sonunu hazırlarım."
Pedro basit kuralları olan taşıyıcılıktan bir haftada kazandığı para onun çalışsa bile üç yılda anca kazanacağı parayla eş değerdi. Basit kurallar vardı, taşıyıcılar alıcıya gardiyanlara çaktırmadan teslim eder, parayı alır gerisine karışmazsı. Git gide artan ilişkileri ve kazandığı parayla çok kısa sürede kendi çapında bir ün bile salmıştı.
"Hey! Taşıyıcı, öğlen arası bana uğra" 186 yatakhane, otçu çocuklardan biriydi bu. Başını sallayıp ilerledi.
Pedro öğlen arasında çocuğa malları götürdü. Malla saldırmadan önce elini havaya doğru kaldırıp kaşlarını çattı.
"Önce para!" dedi sert bir şekilde.
"Parayı sonra kediye veririm ben, ver şu malı artık!"
"Para olmazsa mal da olmaz"
"Ver işte malı piç!"
Ağzının içerinde sanki bir şey varmış gibi dilini çevirdi ve çocuğun boğazına yakın biryerden kavrayıp onu sarstı. Kendisinden en fazla iki yaş büyük olan çocuk gelen saldırıyı tahmin edemediği için ona karşılık vermemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
O SEN DEĞİLDİN (Atos Serisi : 3)
RomanceBenim beklediğim adam sen değildin ama kalbim.. Kalbim neden senmiş gibi atıyor. *-* Jessica Atos üç abisi ve babası buna bonus olarak büyük babasıyla oldukça korunaklı bir yaşam sürmüştü. Küçüklüğünden bu yana çevresinde ki zırhlı insanlar onu ke...