Ya tamam da düşündüğüm gibi aç kaldım. Ya şu Burak ile Yalın olmasa aç kalmam da neyse. Sinirli bir şekilde masaya geçtim ve konuşmaya başladım "Bakın sevgili komşularım sabah akşam burdasınız. Bu evi üç kız geçindiriyor. Ona göre yiyin için kusura bakmayin ev alma komşu al atasözünün dibine vurdunuz" dedim sinirli bir şekilde. Gülsün ve Özlem dediklerime gülerken Yalın ve Burak alıngan bir tavırla konuşmaya başladılar. "Hayatımızın anlamı,biricik arkadaşımız ne yapalım şimdi sürekli makarna mı yiyelim burda ne güzel yemekler yapılıyor valla anne eli değmiş gibi oluyor. Hem son iki sene kaldı ya su üniversite sınavlarını bir geçelim neyse borcumuz öderiz."dedi yalın. Tabi ben bu konuşmalara içimden gülerken konusmaya başladım. "Yok öyle efendim siz okul okuyonuzda biz oturup evde dergi mi okuyoruz. Saçma olabilir ama öyle gidin evinizde ne yapıyorsanız yapın. Hafta sonu zaten Gülsün ve Özlem ev işlerini bitirip ders çalışacaklar onları sakin rahatsız etmeyin ki Gülsün bu konuda çok ciddidir."dedim ve kızlara baktım.Gülsün bana hak verirken Özlem hanım bir türlü şu göremediği,buluşamadığı platonik sevgilisi ile mesajlaşıyordu. Dört senedir böyle ve onu çok seviyor gibi. Tamam ben böyle şeylere inanmıyor olabilirim ama sonuçta gözümüze gözümüze sokuyor. Özlem o sırada ona baktığımı fark edecek oldu ki telefonu masaya bıraktı. Ona kötü bir bakış atarak son konuşmamı yapmaya başladım. " Ben birazdan işegideceğim ve bu akşam geç de gelebilirim. Dersim uzayabilir. Döndüğümde evi temiz,yemekleri hazır,tüm konuları ve şu sunum dosyalarınızı hazırlayın ve siz işe yaramaz ikili bari bir şeye faydanız olsun da şu faturaları ödeyin." dedim ve mutfağı terk ettim. Odama çıkıp giyindim. Ve evden ayrılıp arabama bindim. Evet malesef çalışıyorum aslinda kendimi de geliştiriyorum ve karşılığında para alıyorum. Yabancı dil özel ders veriyorum. Çok havalı değil mi hemüniversite oku hem çalış hem araban var hem evi gecindir hem ailen yanında(aile dediğim Gülsün,Özlem,Burak ve Yalın) boşuna adım Hayat değil yani hayat gibi hayat yaşıyorum. Evden erken ayrıldım ya açım da. Tam ağlamaya başlicaktim ama bir pastanenin yanından geçtim ama geri döndüm. Aslında kahvaltı yapmadan evden çıkamadım çünkü kızlar sağ olsun her şey organik. Bugün organik yemesekde olur dedim ve arabayı durdurdum. Pastanenin içine girdim ve kahvaltılık birşeyler istedim. Kahvaltimı getiren garsona gözüm kaydı bir an çok tanıdık geliyor ama bir türlü hatırlayamadım. Saate baktım ve son 30 dakikam kaldığını gördüm garsonu boş verip kahvaltimı yapmaya başladım. Bitirdikten sonra ödeyip çıkıyordum ki garsonun da bana kötü kötü baktığını gördüm. Bakışları takmadan ordan ayrıldım. Ve Kozan villasına doğru sürmeye başladım. Vardığımda kapıda küçük Mert'i gördüm ona sarıldım ve içeri geçtim. Mert daha 9 yaşında ve çok akıllı bir çocuktu. 1 aydır ıngilizce özel ders görüyordu ve çok iyi bir şekilde ilerliyordu. Tam derse başlıyacakken içeri Seda Hanım Mert'in annesi girdi. Selamlaştıktan sonra konuşmaya başladı:"Hayat kızım bugün Mert in doğum günü aslında sana söyleyecektik ama Mert izin vermedi seni çok sevmiş anlaşılan. Bugün Mert ile ilgilenebilir misin canım."dedi ve durakladı sonra tekrar konuşmaya başladı. " Doğum günü partisi saat dokuzda başlayacak. O saatte yiğit de evde olacak. Biz malesef evde olamayacaz. Seni az çok tanıdık kızım. Mert ve ev sana emanet zaten Yigit de ilgilenecek sizinle."dedi ve bana baktım ben sadece"Yiğit kim?" diyebildim. Yani sonuçta insan merak eder. Seda teyze bana bakarak gülümsedi vekonuştu "Yiğit benim oğlum. Mert in ağabeyi. Evde çok bulunmaz. Yılda üç ve ya dört kere uğrar." dedi ve konuşmamı bekledi. "Tabi ilgilenirim Seda Teyze ne demek. Mert le baya bir eğleneceğiz."dedim ve gülümsedim. Oda teşekkür edip odadan ayrıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalp Adaleti
Teen FictionBazen varla yok arasında gidip geliriz. Hayatın bize neler sunacağını bilmeden yaşarız tabi bunada yaşamak deniliyorsa. Gerçeklerin hep acı olduğuna inandırmıştım kendimi oysaki gözümün önündeki gerçekleri görmediğim için acıyordu canım. Nasıl bu...