Gün gelir hayatını hiç tanımadığın birine anlatırsın.
Anlatmak ne kadar doğru bilmiyorum ama alıpta bir türlü veremediğin nefesi birden bırakınca o anki rahatlığı hissediyorum.
Taşıdığım yükü hafifletmenin rahatlığıyla odadan çıktım.
Gülsün ve Özlem onlara ailem derken sürekli onlardan uzakta yaşıyor gibiyim.
Erken uyanmanın verdiği fırsat ile evden kimseye görünmeden ayrıldım. Bilmiyorum kimsenin yüzüne bakacak halim yok gibi. Dün Yalın 'a anlatıklarımdan dolayı kimseye görünmek istemiyorum desem daha doğru olacak. Ne zaman kendimi zayıf,yenilmiş görsem çareyi kaçmakta buluyorum. Tabi ne kadar doğru hiç bilmiyorum.
Kendimi dışarı atar atmaz spor arabaya yaslanmış ağabeyimi görünce olduğum yerde donup kaldım.
Beni fark edince en sevdiğim gülümsemesiyle sıkıca sarıldı.
Ben hâlâ şokumu atlatamadığım için hiçbir tepki veremiyorum.
Bayıldığım kokusunu içime çekince bende sıkıca sarıldım. Ne kadar da özlemişim.
''Sarı kafa o kadar ayrılık yetmedi mi ? Hayatımı o kadar çok özledim ki... Sarilmaktan bir kaç kemiğini kırabilirim doğrusu senin de benden farkın yok ya.'' dedi ve anlıma küçük bir öpücük bırakarak geri çekildi.
''Agabeyim benim ya seni çok ozledim''dedim ve tekrar sarıldım.
''Ben de sarı kafamı çok özledim bu yüzden onu bir süreliğine Istanbul'dan kaçırıyorum.''soyledikleri ile bir an duraksadı.
''Kaçırmak mı?''diye sordum sanırım bu sabah fazlasıyla şok üstüne şok yaşıyorum.
''Sen bizi ne kadar özledin veya özledin mi bilmiyorum. Ama biz seni çok özledik. Yüzüne hasret kaldık. Dört yıldır Hayat Hanım kimseyi düşünmeden ayaklarının üstünde durma çabalarında. Benim bir ailem var demiyor. Babam hata etti kabul şirketin başına geçin diye bir öneride bulundu sen 'ben kimsenin ekseni etrafında donmeyecegim'deyip daha liseli bir öğrenciyken yurtdışına çıkıp orada kaldın o süreçte tamamen bizden bağımsız yaşadın. Tamam şu an çok başarılı birisin kendini o kadar geliştirdin ki seni ayakta alkışlıyor tebrik ediyorum. Ama dört yıl içinde kardeşimin yüzünü dört defadan az gördüm. Ne bizim seni görmemizi istedin ne de bize görünmek istedin. Umarım bunların bir açıklaması olur.Hayat: Ağabeyim benim biliyor musun çok pişmanım? Babamı,annemi, seni hiç düşünmeden çekip gittim. Hatamın farkındayım şimdi oturup özür dilesem bir faydası olur mu bilmiyorum ama sizinle dolu dolu bir hafta geçireceğime Sarı Kafa sözü verebilirim.
''Hadi o zaman zamanımızı burda harcamayalım.''
'' Ama ağabey arkadaşlarıma haber vermeden eşyalarımı toplamadan olur mu?''
" Olur Hayat Hanım bal gibide olur. Yolda mesaj atarsın. Odan senin bıraktığını gibi zaten. Ya her şey hazır sadece seni kaçırmak kaldı.''
''Hmmm madem öyle yolculuk başlasın.Yazardan...
Yiğit pencereden Hayat ve Alperen'in birbirine sıkıca sarılmalarına, Hayat'in bu kadar mutlu ve başka bir adama tatlı tatlı gülümsemesini Hayat'in ağabeysi olduğundan habersiz duvarlara yumruk atacak,tüm evi birbirine katarcasına kıskanmıştı. Bunun üstüne Hayat'in bir hafta boyunca ortadan kaybolması eklenince tam bir deliye dönmüştü. O zaman bir kez daha anladı Hayat'i ne kadar çok sevdiğini, uzaktan sevmenin bile acısını çekerken onu 168 saat,10.080 saniye boyunca bile görmediği zaman sövüp duruyordu. Artık biliyordu Hayat onu yaşatan tek şeydi.
*****
Hayat mutluydu. Ailesi ona çok iyi gelmişti. Kendini ailesine affetirmeyi becerdi bunun mutluluğunu yaşarken bir haftanın ne kadar çabuk geçtiğinin farkındaydı.Oysaki her bir dakikanın ona bir asırmış gibi geldiği zamanlar vardı. Pişman mıydı bilmiyordu. Acısı vardı,herkesten sakladığı bir acısı vardı. O artık bu acılarını,yaralarının sarılması gerektiğinin farkındaydı. Ve yıllar önce terk ettiği evden mutlu bir şekilde ayrılıp Savaş ' ı bulmaya karar verdi. Sonuç her ne olursa olsun buna cesaret etmişti. Tüm bu olanların hesabını vermeliydi, aradan geçen dört yılın ayrılık nedenini öğrenecekti.
Ama bunun için ne kadar geç olduğunun farkında değildi.
****
Ozlem'den
Hayat gideli bir hafta olmuştu. Bugün dönüyordu. Ve ben gidiyordum. Tüm yollar buna çıkıyordu galiba. Gülsün ' kaç gündür beni ne kadar kararımdan vazgeçirmeye çalışsa da
olmuyordu. Bir şeyler yoluna girmiyordu. Sürekli bir dert,bir acı, bir gözyaşı insanı yollara düşürüyordu. Belki de gitmek çoğu zaman en mantıklı kaçış.
Valizimi alıp odaya bir göz attım bunca güzel anının yaşandığı odaya da kapıları kapatınca aşağı indim.
Gidecegimden bir tek Gülsün 'un haberi vardı. O da beni gözü yaşlı bir şekilde karşıladı. Tek kelime etmiyordu ama agliyordu. Bu kızı hiçbir zaman çözemeyeceğim. Veda etmekten her ne kadar hoslanmasamda Gülsün e sıkıca sarıldım. Onu ,Hayat 'i kardeşim gibi cok sevsemde bir şeyleri yoluna koymaya başlayana kadar yalnız kalsam herkes için en iyisi bu. Belki konuşur diye bekledim ama tek kelime etmeyince beklemenin sadece zaman kaybı olduğu düşünerek ikinci yuvam dediğim evden ayrıldım.
Bir daha döner miyim bilmiyorum ama şimdiden içimde fırtınalar kopmaya başladı. Cagirdigim taksiye biner binmez tuttuğum gözyaşlarını yanaklarimdan süzülerek akmaya baslamislardi bile.
Havaalanına nasıl geldiğimi bile bilmiyorum. Her şeyi bırakıp gidecek kadar cesaretli mi yoksa korkak miydim ben.
Ne kadar acı arkadan gelen birinin olmaması.
Ne kadar acı başa gelen ayrılık...
Bunların verdiği acidan sesler mi duyuyordum bilmiyorum ama ''Her şeyi bırakıp hiçbir yere gidemezsin Özlem Hanım '' cümlesiyle donup kalmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalp Adaleti
Ficção AdolescenteBazen varla yok arasında gidip geliriz. Hayatın bize neler sunacağını bilmeden yaşarız tabi bunada yaşamak deniliyorsa. Gerçeklerin hep acı olduğuna inandırmıştım kendimi oysaki gözümün önündeki gerçekleri görmediğim için acıyordu canım. Nasıl bu...