Kalp Adaleti ❤11❤

36 7 7
                                    

Yiğit 'in bağırmasıyla irkilmiştim. O odanın daha gizemli olduğunu düşünüyorum ama şu an  karşımda bana böyle sinirli ve kötü bakış atan bir Yiğit Kozan varken düşünmek pek mümkün olmuyor.
Yiğit: Burda ne işin var? Başkasının odasına izinsiz girmeyi hâlâ öğrenemedin mi?
Hayat: Ögrenemedim. Öğret diyeceğim de böyle kaba saba birinin de bildiğini hiç sanmıyorum. Bay Öküz.
Yiğit: Ne dedin sen? Görgüsüz ve Bay Öküz ben mi oluyorum burda? Gel sen bir buraya..
Adını söylediğim için bu kadar kızacağını düşünmezdim doğrusu da neden üstüme üstüme yürüyor bu. Kaçacak yerde yok.
Yiğit: Kaçacak pek bir yerin yok gibi sevgili nişanlım.

Nefesi yüzüme çarptıkça içim titriyordu. Nefes almayı unutmuş gibiydim.
Yiğit: ilk önce derin bir nefes al ama.
Hayat: Dibime kadar girebilecek cüreti nerden buluyorsun sen?
Yiğit: Bilmem. Belki de böyle heyecanlanınca atmayı unutan kalbinden veya ellerinin titremesinden.

Sanki böyle düşünmeyi unutmuş gibiyim. Tek yaptığım şey Yiğit in gözlerine bakmak. Az önce bana bağıran,dövecekmiş gibi üstüme üstüme yürüyen o değilmiş gibiydi. Şimdi ise kalp atışlarımı duyacak kadar yakınımda ve kulağıma tatlı tatlı fısıldıyor. Bu duygular bana sadece acı veriyor.
Kedime gelmem biraz zor olsada Yiğit'i kendimden uzaklaştırıp nasıl oldu anlamadım ama ona tokat atıp Mert'i arkamda bırakıp uzaklaşmıştım. Kolumun kırık olması işimi zorlaştırıyordu. Az önce yaşadıklarımın şokundan çıkamıyordum. Gözümün önüne geldikçe kalbimin sıkıştığını ve kendimden nefret ettiğime dayanamıyordum.
Ağlamının insanı küçük düşürdüğüne kendime o kadar inandırmıştım ki. Şimdi ise sadece ağlamak istiyordum.  Ama ben Hayat'tım dört yıldır doğru düzgün bu gözlerden tek yaş aktığını hatırlamıyordum bile. Ama tek bir kalp atışı, aldığım nefes, karşılaştığım bakışlar benim yıkılmama sebep olmuş gibiydi. Kendine gel unut artık Sav...
Adımı duymamla arkamdan Yiğit 'in  koştuğunu görmem bir oldu. Kendimi toparlayıp az önce tokat attığım adama geri döndüm.
Hayat:Sapık mısın sen neden bağırıp duruyorsun ?

Yiğit: Kaç defa seslendim ama duymadın benide koşturdun zaten. Artık nasıl bir etki bıraktıysam?

Hayat: Yiğit lütfen sus artık. Ve beni yalnız bırak.

Yiğit : Bu kadar üzüleceğini tahmin etmemiştim. Ben sadece o odadan dikatini dağıtmak için küçük bir şaka yapmıştım. Ben zaten sana arkadaşlık teklifinde bulunmak istemiştim tabi o tokadı yemeseydim daha iyi olacaktı benim sevgili boxserim.

Kafam hiç bu kadar karışmamıştı. On dakika önce hissetiğim bütün duyguların böyle bir sebepten kaynaklandığını hiç düşünmemiştim. Asıl şimdi kendimden nefret ediyorum.

Yiğit: Hayat çok mu kızdın? Ya arkadaş olmak istemezsen anlarım. Mert ile çok yakınsın üstelik aynı üniversitedeyiz üstüne üstlük galiba komşu da olduk.

Artık boş boş bakmaktan cevap vermem gerektiğini düşünmüştüm.

Hayat: Tabi haklısın tokat içinde üzgün değilim. Bu arada komşu derken?

Yiğit : Bizde düne kadar bilmiyorduk. Ama duyunca çok sevindim. Bence çok iyi arkadaşlıklar kuracağız.

Hayat: Buna bende sevindim. Şimdi gitmem lazım. Sonra görüşürüz arkadaşım.

Yiğit: İstersen ben bırakayım.Kolunu bugün fazlasıyla yordun.

Hayat: Teşekkür ederim. Yürüsem daha iyi olacak." deyip arkama dönüp yürümeye başladım. Yiğit'in gözlerini üstümde hissetmeme rağmen arkama dönüp bakamadım. Sadece uzaklaşmak istiyordum ama gerçekten istiyor muydum bilmiyordum.

Yazardan
Hayat hiç iyi değildi. Sanki çıkmaz bir sokağa sapmıştı. Duyguları uzun zaman sonra ilk defa ağır basmıştı. O bakışlar acımasızca kalbine bir hançer gibi saplanmıştı. Bir an karşında Savaş varmış gibi hissetmişti. O kalp atışlarında özlemini gidermek istemişti. Sonra nasıl bir yanlışa adım attığını anladı uzaklaşmak istedi ama uzaklaşınca kendini daha kötü hissetmişti. 
Ya Yiğit  hızlı hızlı atan kalbin ona ait olmaması onun canını daha çok yakıyordu. Ona arkadaş dediği için yıkılmıştı. Karşısında boş gözlerle bakan, kırılmış bir minik serçeyi anlayamıyordu. Gerçekler için ve mutlu olmak için çok erkendi.

Hayat eve geri döndüğünde Gülsün onu en sevecen haliyle karşıladı. Ama bir sorun vardı sabah evden neşeyle çıkan kızın suratında sadece yorgunluk veya anlam veremediği duyguları görüyordu.
Hayat,Gülsün'ün onu anlamaya çalıştığını fark edince yatak odasına yöneldi. Belkide şuan ona gelecek en şey uyumak olacaktı.
Odanın kapısını yavaş hareketlerle açıp yatağına seri adımlarla yaklaştı. Gülsün de arkasından gelmişti. Ona hiçbir şey soramıyordu. Çünkü o arkadaşını tanıyordu. Anlatmak isteseydi anlatırdı. Hayat yatağa girdiğinde Gülsün de onun yanına uzanıp Hayat'ın başını omzuna koyup belinden sarıldı ve uyumasını bekledi. Hayat' ı bu kadar üzen, bu kadar düşündüren şeyin ne olduğunu gerçekten çok merak ediyordu. Dakikalar sonra uyuyan arkadaşının başına küçük bir öpücük bırakıp odadan ayrıldı. Çünkü toplaması gereken bir Özlem de vardı.
Bazen ne yapacağını bilmesede bu iki kız onun hayatının merkezi olmuştu. Belki de yıllar önce kaybettiği kız kardeşine veremediği sevgiyi onlara vermeye çalışıyordu. Gülsün de yaralıydı ama hala ayaktaydı çünkü tutunduğu umutları vardı.

*******!

Hayat

Hiçbir şey olnamış gibi yataktan kalktım. Çünkü olması gereken ve Hayat olmak buydu.
Aşağıdan gelen sesler beni düşüncelerimden fazlasıyla uzaklaştırdı.
Hemen rutin işlerimi halledip, kolumdaki son sargıları da çıkardıktan sonra  hazır olduğuma kanat getirdim ve aşağı indim.
Kahvaltı masasında ki kalabalığa başta anlam veremesemde sonra yeni komşularımızın olduğunu anlamam çok uzun sürmemişti. Umut dışında herkes buradaydı. Beni ilk fark eden Gülsün olmuştu. Bu toparlanmış halime şaşırmamıştı. Ona gülümsedikten sonra masaya doğru yürüdüm. Hepsine teker teker selam verirken Yiğit'e vermek istememiştim. Oda çok mutluydu. Hiçbir şey olmamamış gibi davranıyordu.
Özlem kaza yaptığımdan beri yüzüme doğru düzgün bakmıyordu. Kendini hala suçlu hissediyordu farkındaydım çünkü masaya oturduğumda gözü sargısız kolumla karşılaştığında biraz rahatlamış gibi olmuştu. Ikı hafta önce nasılda mutluydu oysa. Nasıl bir aşk oyunun içine düştü hala anlamamıştım.
Burak ve Aslı da iki hafta içinde daha samimi olmuşlardı.
Güney ve Gülsün de bir türlü anlaşamıyorlardı. Güney'i son konuşmamızdan sonra anlayamamıştım. Ama Gülsün'ü kızdırırken ikisi de çok tatlı bir çift olarak görünüyordu.
Bakışlarım ise Yalın'ı bulduğunda keskin bakışlarıyla bir noktaya odaklanmıştı. Yigit 'in Ayca'nın elinden tuttuğunu görünce bende şok olmuştum. Oysaki ben Yalın ve Ayca'yı ne şekillerde düşünmüştüm. Yalın'nın şimdiki bakışları sanki bu nedenden kaynaklanıyordu. Peki ya Yiğit'in bu kadar mutlu olması ve o elleri sımsıkı tutması neden beni bu kadar etkiliyordu ki?
Gözlerimi Yiğit ve Ayça'ya çevirdiğimde beni Yiğit'in gülümsemesi karşıladı ve Yigit ayağa kalktı Ayça da ona eşlik ediyordu.

Yiğit: Arkadaşlar, daha doğrusu bu yeni güzel arkadaşlığımızın şerefine sizinle mutluluğumuzu paylaşmak istedik. Biz Ayça' la çıkıyoruz yani sevgiliyiz işte.

Der demez Yalın sandalyesinden hışımla kalkıp evden çıktı. Bende hiç düşünmeden arkasından koştum. Bu şoktan sonra burda nefes alacağımı sanmıyordum.

Bolüm yazmayalı gercekten uzun zaman olmuştu.
Umarım beğenirsiniz. Kendinize çok iyi bakın değerli okuyucularım.😍😍

Kalp Adaleti Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin