5-4

163 6 0
                                    

Giriş

2010

Livia sinemadan çıktığında ani bir rüzgâr başladı. Karanlıkta müşteri toplamaya çalışan kafelerin neon tabelaları sallanıyor, garsonlar tenteleri indirmeye çalışıyorlardı. Şaşkınlıkla ellerini yüzüne siper ederek sinemanın merdivenlerinden caddeye indi. Tüm ağaçlar müthiş bir kuvvetle sallanıyor, tozu dumana katıyordu. Korkarak yanındaki çantasına tutundu ve hızla ilerlemeye başladı. Evine giden yolu bulduğunda, rüzgarın şiddeti artmış, gökyüzünü şimşekler renklendirmeye başlamıştı. Livia yüzüne inen inatçı yağmur damlalarından sakınmak için en yakın binanın altına girdi ve güneşli havaya güvenerek giydiği ince hırkasına daha da sıkı sarıldı.                 

''Lanet olsun.''

Livia şaşkınlıkla sesin geldiği yere doğru döndü. Yağmurun koyulaştırdığı saçlarını yüzünden geriye doğru iten kız yandaki binanın girişinden kendisine doğru geliyordu. Olduğu yerde rahatsızlıkla kıpırdandı. Gitmek için arkasını dönecekken soğuk bir elin kendisini durdurduğunu fark etti. Şaşkınlıkla arkasını döndü ve masmavi gözlerle karşılaştı.

''Ne yapıyor-''

Ve o an tüm sokak karanlığa karıştı. 

                                                                   I

2013

Şubat ayına göre şaşıldık sıcaklıkta hava vardı ve Hanna ile okul çıkışında kafeye doğru yürüyorduk. Beni potansiyel erkek arkadaşıyla buluşmak için araç olarak kullanmaya ikna etmeye çalışıyordu.

''Hadi ama Livia çifte randevu olarak ayarlarsak ilgi çok üzerime çekilmez! Hem Brian fena çocuk Değil.''

İtiraz edercesine kafa salladım. ''O millete sataşan kendini beğenmiş benmerkezcinin biri Hanna.''  Hanna omuzlarını düşürerek hızını arttırdı ve beni geçti. Gideceğimiz kafeye çoğunlukla her okul çıkışı giderdik ve Hanna daha pes etmemişti. Bunu bildiğimden hiç hızımı bozmadan, kafeye kadar aynı şekilde o önde ben arkada yürümeye devam ettik.

Kafeye ulaştığımızda Hanna kapıyı açtı ve bende arkasından içeri girdim. Krema yine bu saatlerde olduğu gibi doluydu ancak her gün rezerve etmeden bize ayrılan masa boş duruyordu. Beraber masamıza oturduk ve kendimi Hanna'in ısrarcı bakışlarına bıraktım.

''Tamam Hanna. Ancak sadece bir kere. Bunun sizin için olan bir randevu olduğunu Brian'a da söyle.'' Dedim. Muzip bir şekilde gözlerini kırparak bana baktı ve öne doğru atılıp beni öptü. 'Teşekkürler Livia! Akşam seni yedide alırım.''

Gözlerimi devirdim ve bize doğru yaklaşmakta olan garsonu gördüm.

''Aynısı mı?''  Hanna başıyla onayladığında garsona doğru döndüm. ''  Çikolata kremalı smoothie ve Zencefilli çay.'' Garson elindeki deftere siparişleri yazdı ve diğer müşterilerle ilgilenmek üzere gitti. Hanna bana iğrenir gibi bir ifadeyle bakıyordu.

''Bir kere denesen böyle yapmayacaksın.'' Dedim.  O anda telefonuna mesaj geldiğini bildiren ses geldi ve homurdanarak telefonuna baktı. ''Annem. Gecikmememi söylüyor. Bu kadar akşam gezmesine karşılık olarak kendisiyle alışveriş çıkmamı istiyor.''

''Bence şanslısın. '' Garsonun bıraktığı çayımdan bir yudum alarak gülümsedim. ''En azından seni arkadaş buluşmalarına götürmüyor.''  Hanna sıkıntıyla iç geçirdi ve kalan smoothiesini alarak ayağa kalktı.  ''Gitsem iyi olacak ne kadar erken biterse annemin işi, o kadar hazırlanma zamanım olur.'' Dedi.  Her zamanki Hanna'yla karşı karşıya olduğumdan şaşırmadım. Kafamı salladım.

''Görüşürüz.''

5-4Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin