itiraf ediyorum; düz yazımı beğendiğinizi söylediğiniz için gaza geldim ve bunu paylaşıyorum...
:") umarım ilgi gösterir,bolca yorum yapar ve en önemlisi hikayemi seversiniz:")
iyi okumalar sizi seviyorum
...
ー yoongi
o günün diğer tüm günler gibi olacağını düşünüyordum. sabah kalkar, giyinir ve evden çıkardım. otobüs durağına yürür, bekler ve otobüse binerdim. birkaç durak sonra saçları turuncu bir çocuk otobüse biner- bir saniye, bu ilk kez olmuştu.
demire yasladığım kafamı kaldırıp biraz daha dikleşmiştim. uzun süredir bu otobüse biniyordum ve turuncu saçlı bir çocuğu hiç görmediğine emindim. ismini bilmiyordum o zamanlar, lakabın turuncu saçlı çocuktu.
otobüs çalıştığım kitapçıya yaklaşırken demiri bırakarak yavaşça kapıya doğru ilerlemiştim. etrafa tutunarak ilerliyordum çünkü birçok kez düşmüşlüğüm olmuştu.
kapılar açıldığında dikkatle inmiş ve yürümeye başlamıştım. durağın ilerisindeki kitapçıya ilerlerken aklıma sadece tek bir şey dolanıyordu, sıcak çikolata. gerçekten, kış mevsiminde sıcak çikolata içmeden güne başlamayı sevmiyordum. bu kahve için de geçerliydi aslında ama sıcak çikolata birkaç bardak kahveye bedeldi benim için. özellikle böyle soğuk günlerde. sonra sen geldin zaten, sıcaklığımı sana borçlu oldum.
kitapçıdan içeri girdiğimde burnuma gelen kahve kokusuyla patronumun gelmiş olduğunu anlamıştım. patronum, senin babandı. tabii ben bunu da bilmiyordum.
"günaydın bay park." yüzümdeki çekingen tebessümle söylemiştim bu cümleyi. uzun süredir bu küçük kitapçıda beraber olsak da üzerimde hep bir çekingenlik olmuştu. senin gibiydim işte, sen de ne kadar yakınlaşsak da benden çekinirdin.
"günaydın yoongi. bugün sıcak çikolata almamışsın sanırım?"
"ben..." kafamı eğerek devam etmiştim. "uyuyakalmışım. geç kalmaktan korktuğum için kafeye uğramadım."
aslında yalandı. otobüsten indikten sonra senin nereye gittiğine bakarken sıcak çikolata almayı unutmuştum.
"yoongi, birazdan oğlum gelecek. onun için birkaç kitap getirtmiştim, içeriden getirebilir misin? turuncu hediye paketine sarılmış bir kutu."
başımla onaylayarak içeri yürümüştüm. küçük kitapçıda en sevdiğim yerdi orası. kutularla dolu olsa da duvarlar sanki kitaplardan yapılmış gibiydi.
turuncu paketli kutuyu gördüğümde aklıma sen gelmiştin. sahi, saçların çok güzel görünüyordu. ayrıca çok da güzel kokuyordun. portakal gibiydin. hem kokun, hem saçlarınla bana portakalı anımsatmıştın.
düşüncelerimle içeri giderken kapıdan giren seni görünce duraksamıştım. bir daha göreceğimi düşünmediğim sen... çalıştığım dükkana girmiştin.
bay park seni gösterek konuşmaya başlamıştı. "yoongi, oğlum jimin'le tanış." omzunu pat patlamıştı. "biraz çekingen senin gibi, belki iyi anlaşabilirsiniz."
jimin. ismin çok güzeldi biliyor musun? belki benim kulağıma böyle güzel gelmişti.
"selam" utangaç bir tavırla söylemiştin.
düşük bir ses tonu, biraz da titreme ve heyecanla sana doğru gelip o kelimeyi tereddütsüzce ağzımdan çıkarmıştım. beni heyecanlandıran bu kelimeyi sana söylediğimde...
"merhaba"
....hikayemiz başlıyordu.
ー
bölümler genelde bu uzunlukta olacaktır söyleyeyim<3
sizi seviyorum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hi, hello ⁝ yoonmin
Fanfictionー tamamlandı ❝ selam, merhaba ❞ bunları birbirimize söylediğimiz an hikayemiz başlıyordu. - fluff - kısa hikaye © mindaextae