sizi seviyorum çooookkk
ー yoongi
sende,
beni sana çeken ne vardı bilmiyorum.turuncu saçların?
hayır.kokun?
hayır.yüzündeki sevimli ifade?
sanırım bu olabilir.seni ilk gördüğümden bu yana, seninle ilgili düşüncelerim hiç değişmedi biliyor musun? her zaman şirinliğine hayran oldum. her zaman şekilden şekile giren yüzüne sevgiyle baktım. turuncu saçlarını okşama isteğiyle dolup taştım hep.
sanırım bugün...
hislerimi sana açıklamam gereken gün.önümde birkaç kağıt parçası var. tüm hislerimin ve düşüncelerimin içinde bulunduğu kağıt parçaları. her biri turuncu renkte. seni tanıdığım ilk günden bu yana düşündüğüm her şeyi, tüm hislerimi sözcüklere sığdırdım. her cümlenin ardında benden bir parça bulmanı umarak yazdım. ve tüm o kağıtlar bugün hislerimin sahibine ulaşacak.
o zaman bu...
harcadığım son kağıt olsun.(şimdiki zaman)
cebimden telefonumu çıkartarak jimin'in numarasını tuşladım. heyecanlıydım, fazlasıyla.
"hyung! selam." her şeyi başlatan bu sözcük değil miydi?
"j-jimin-ah, merhaba. bugün müsait misin?"
"senin için her zaman müsaitim hyung.." ve sonra sevimli kıkırdayışı...
bana karşı onun da boş olmadığını hissediyordum. umarım beni haklı çıkarırdı.
...
"jimin-ah! burdayım!" elimi beni görmesi için sallarken hızla atan kalbimi görmezden gelmeye çalışıyordum ama olmuyordu. biraz yavaşlasa n'olurdu sanki?
"hyung, bir şey mi oldu?"
"ş-şey aslında," kafamı kaşıyarak devam ettim. "hayır yok."
var demeliydim. hatta diyeceğim çok şey var demeliydim. niye demedim ki?!
"peki hyung," nehrin yakınındaki düzlük alanı gösterdi. "şuraya oturalım mı?"
başımla onaylarak yürümeye başladım. oturduğumuzda elindeki poşetten iki küçük şişe portakal suyu çıkartmıştı. heyecandan elinde bir şey olduğunu fark etmemiştim bile.
"marketten almadım hyung, kendim yaptım!" heyecanla gülümseyip saçlarını karıştırdı. "umarım beğenirsin."
beğenmeme ihtimalim sıfırdı. şu gülüşüyle elime zehir bile tutuştursa düşünmeden içerdim.
havadan sudan bahsetmeye başladık. ben onun ağız hareketlerini izliyordum, o ise köpeğinin neler yaptığını anlatıyordu. onun kafası nehre dönüktü benimkisi ise ona.
elleri iki yanında duruyordu. biraz çekingen, biraz heyecanlı hareketlerle elimi onunkine yaklaştırdım.
serçe parmağını tuttuğumda bana dönmüştü. konuşmasına izin vermeden parmağını sıkıca kavrayıp gözlerimi kapattım...ve dilimin ucundaki sözcüklerin dökülmelerine izin verdim.
"jimin-ah, dün seni seviyordum." tepkisini merak etsem de gözlerimi açmadım, açamadım.
"jimin-ah, bugün seni seviyorum." derin bir nefes bıraktım.
"ve jimin-ah, yarın da seni seveceğim." parmağını bırakmadım. o da elini çekmedi.
gözlerimi açmadan önce, parmaklarını parmaklarıma geçirdiğini hissetmiştim.
...
beğendiniz mi?
final gibi oldu. bu bölüm final mi olsaydı acaba?-ama finale 2-3 bölümümüz daha var ehe
sizi çoook seviyorum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hi, hello ⁝ yoonmin
Fanfictionー tamamlandı ❝ selam, merhaba ❞ bunları birbirimize söylediğimiz an hikayemiz başlıyordu. - fluff - kısa hikaye © mindaextae