DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

32 4 0
                                    

KİMSE BİLMEZ
4. Bölüm
Yazar: Defne Deniz Yılmaz
Bornova/İzmir
Temmuz 2017

Polisin söyledikleri Sena'yı şoka sokmuştu. Belki de o adamın elinden kurtulamasaydı başına hayal bile edemeyeceği şeyler gelebilirdi.

Binadan Ali ile beraber çıktılar. Ali'nin bir motorsikleti vardı. Sena motorsikleti gördüğünde biraz tedirgin olmuştu çünkü iki tekerlilerden biraz korkuyordu.

Ali ona dönüp "Ne duruyorsun? Gelsene!" diye seslendi.

Sena korktuğunu belli etmek istemiyordu. Çünkü dünden beri fazlasıyla zayıf görünmüştü. Eksik noktalarını göstermekten fazla hoşlanmazdı.

Ali motora bindi. Yanındaki ikinci kaskı Sena'ya uzattı.Kaskın üzerinde pembe renkli desenler vardı. Bu kaskın bir kadına-kıza ait olduğu belliydi. Ali'nin arkasına oturdu.

"Umarım hızlı kullanmıyorsundur" dedi gülerek.

"Bir seferliğine yavaş sürebilirim galiba" diye güldü Ali.

Motorsikleti çalıştırdığı an Sena'nın yüreği hopladı resmen. Bir telaş aldı. Ali'nin omuzlarından tuttu. O kadar sıkı tutuyordu ki zavallı çocuğun omuzları çürümüştü adeta.

Kısa bir yolculukdan sonra piknik alanına benzeyen bir yere geldiler. Sena'nın kalbinin sesi dışarıdan duyulabiliyordu. Ama gözleri etrafı dikkatli bir sekilde etrafı süzüyordu. Burası adeta masal diyarı gibi büyüleyici bir yerdi. Yemyeşil bir gölün etrafına kurulmuş bir masal diyarı gibi...

Göle en yakın olan masaya geçtiler. Oğlan hayli kibardı. Önce kızı oturttu. Sonra kendi yerine geçti. İkisi de kahvaltı etmemişlerdi. Deyim yerindeyse kurt gibi açlardı.

"Ee ne yiyoruz?" diye sordu Ali.

"Hmm köy kahvaltısı?" dedi kız.

Yanlarına gelen garsona siparişleri verdikten sonra koyu bir muhabbete başladılar.

"Anlat bakalım, kimsin, nesin, dün gece ne işin vardı orada?"

"Ben ifademi polise vermiştim ama anlaşılan sen ikinci bir ifade daha istiyorsun herhalde" diyip güldü Sena.

"Yo, hayır. Sadece tanımak istiyorum" dedi sesi biraz titriyerek.

"O zaman tanışma faslını başa saralım, ben Sena" diyip elini karşısında oturan genç adama uzattı.

Ali tebessüm ederek kıza karşılık verdi. "Merhaba bende Alican"

"Adını sadece Ali sanıyordum"

"Can'ı da var" Güldü oğlan.

Bu sefer kız sözü aldı; " Ege Üniversitesinde okuyorum. Konservatuar, hmm 24 yaşındayım" bir yandan gülüyordu.

"Sen ciddi misin?" diye şaşkınlığını belli etti Alican.

"Neden, ne oldu ki ?"

"Bende konservatuar okuyorum. Ama 9 Eylül'de."

Bu sefer Sena da şaşırmıştı. "Ben senin garsonluk yaptığını sanıyordum." Biraz utanmıştı kız.

"Yakın bir arkadaşım oradaçalışıyordu, o gün önemli bir işi olduğu için bir seferliğine ben gittim yerine. İşin ne olduğunun benim için bir önemi yok. Sevdiği kıza evlenme teklifi edecekti. Çorbada tuzum olsun istedim" dedi.

Kız hayran hayran izliyordu karşısında duran adamı. Konuşurken çok samimi davranıyordu. Sanki kırk yıllık arkadaşı gibi içindeki herşeyi anlatmıştı beş dakikada.

"Ne güzel. Ee bari kabul etmiş mi kız?" diye konuyu başka yere cekmek istedi

O sırada Alican'ın yüzü düştü biraz. "Yalnış birşey demedim umarım"dedi Sena.

"Kız kabul etmedi. Sedat, yani arkadaşım garson olduğu için evlenilebilecek bir maddi olanak olmayacağını söylemiş"

"Ne saçma şey o öyle. İnsan gerçekten aşık olsa, tüm dünya dahi önüne geçse yinede aşkının yanında durur. Hele ki sevdiği adam ona evlenme tekifi etmişken.."

Kızın hiddetle söylediği bu sözler Alican'ı fazlasıyla etkilemişti. Ne kadar güzel ve derin düşüncelerdi bunlar. Fiziksel güzelliği zaten aklını karıştırırken şimdi ruhunun da güzelliğini yavaş yavaş tanımaya başlıyordu. Karşısındaki kadın gerçekten güzel bir kadındı. Açık kot rengi bir şort tulum giymiş, saçlarına hafif dalgalar vermişti. O kadar duru ve doğal duruyordu ki hayran olmamak elde değildi.

Biraz daha kızı süzerse onu sapık sanabilirdi. Ve bu sefer polislerin tutukladığı adam kendisi olabilirdi.  O yüzden hemen konuşmaya başladı.

"Demek konseratuar okuyorsun?"

"Evet. Demek sen de konsevatuar okuyorsun" dedi gülerek Sena.

"Aynen. Seneye bitecek"

"Hmm benim de son senem"

"Kurtuluyorsun yani" diye güldü.

Sanki aklını okumuştu kızın. "Yani.. biran önce çalışmaya başlamak istiyorum. Şehir Tiytrosu'na çocuk oyunları oynayan bir ekiple anlaştım. Mezun olduktan sonra başlıyacağım."

"Ne güzel. Benim daha beklemem gereken bir senem daha var" dedi Alican.

"Ee sabrediceksin sende artık" diyerek tebessüm etti.

Böylece konuşurken üç saat geçmişti. O kadar eğleniyorlardı ki beraber vakit geçirirken zamanın nasıl geçtiğini ikisi de anlamamışlardı.

Ta ki masalarına yaklaşan bir çift ayak sesini duyana kadar. Gelen kişi Alican'ın arkasından geliyordu.

Sena adamı gördüğünde yüzü bir anda kireç kesildi. "Alican!" diyebildi sadece.

Alican arkasını döndü. "Senin ne işin var burada ha?" diye bağırdı.

Gerçekten de ne işi vardı Levent'in burada?

~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•

Levent bu sefer ne istiyor kızımızdan? Alican ne yapacak bu adama? O değil de Sena ve Alican etkilendiler galiba birbirlerinden. Sizce yeni bölümde bizi neler bekliyor? Yorum, öneri ve beğenilerinizi bekliyorum. Sevgiler..
Defne Deniz Yılmaz

KİMSE BİLMEZ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin