İKİNCİ BÖLÜM

69 5 6
                                    

KİMSE BİLMEZ
2. BÖLÜM
Yazar: Defne Deniz Yılmaz
Bornova/İZMİR
Temmuz 2017
     
   Karşısındaki yabancıyı ilk kez görüyordu. "Efendim?" cevabının üzerinden saniyeler yeni geçmişti ki "izlediğin video diyorum, çok komikti galiba" dedi yabancı. "Pordon da kimsiniz acaba? O kadar boş masa varken benim masamda ne işiniz var?" diye sordu.

"Çok içten bir gülümsemeydi, sebebini merak etmekten kendimi alamadım" diye cevap verdi. Bu pek de tatmin edici bir cevap değildi. Konuşmayı fazla uzatmadı Sena. Masadan kalktı ve kapıya doğru ilerlerken garsona doğru ilerleyip ücreti ayak üstü verip uzaklaştı. Garson arkadan yetişip "hanımefendi bir problem mi var" diye sordu. "Tanımadığım bir adam masama oturup benimle muhabbet etmeye çalışıyor. Bende burayı düzgün biryer sanmıştım" dedi biraz yüksek bir ses tonuyla. Biraz irkilmişti garson. Bu kadar sert bir cevap beklemiyordu. "Hangi masa olduğunu söylerseniz müdahale edebiliriz hanımefendi. Burası askeri kışla değil her an herkesin hareketlerini kontrol edemeyiz" dedi. İkisi de oldukça sertti. Sena artık bu muhabbetin fazla uzamasını istemiyor, bir an önce evine gidip kendini odasına atmak istiyordu. "Masa 35. Gerçi artık gidiyorum. Gerek kalmadı" dedi. Kafasını çevirip baktığında bir şey göremeyince garson "kimse yok" demekle yetindi. Fazla yorgun olan Sena üstelemedi, saniyeler içinde kapıdan çıktı. Otobüse binecekti. Durakta oturmaya başladı. İki tane otobüsün ikisi de doluydu. Yarım saatten fazla geçmişti. Biraz yürüyeyim diye çıktığı yol yaklaşık kırk beş dakika sonra evinde tamamlanmıştı. Yemek yiyecek gücü yoktu. Üstünü bile değiştirmeden kendini yatağına bırakıverdi.

Yine benzer rüyalardan birini görüyordu. Yine yüzüni görmediği bir erkek onunla konuşuyordu.
Uzun ve tenha bir yolda gidiyordu. Hava kararmıştı. Yolda tek başına yürürken önünden hızlıca bir araba grçiyordu. Az kalsın ona çarpacaktı. Eğer onu tutuo kendine çeken bir çift el olmasaydı. Eller onu çekip göğsüne bastırıyordu. Ve "benden uzaklaşma, yoksa seni koruyamam diyordu"

Enteresan bir şekilde kendini huzur içinde hissediyordu. Yatağından sıçrayarak uyandı. Komidininin üzerindr duran bardaktaki suyu içti. Başını tekrar yastığına koydu ama uyumak imkansızdı. Gözlerinden uyku akıyordu, ama buna rağmen uykunun şefkatli kollarına kendini bırakamıyordu. Saat gece yarısını yeni geçmişti. En yakın arkadaşı olan Ceyda' ya mesaj attı.

"Uyanık mısın??"

Beş dakika kadar bekledi ama cevap gelmedi. Belki de biraz hava almalıydı. Üzerine ince bir ceket aldı. Ayağına spor ayakkabılarını geçirdi. Kordona doğru biraz yürüyecekti. Evden çıktı. Ana caddede gün hala bitmemişti. İnsanlar hala ayaktaydi. Oradan sıyrılıp deniz kenarına koşar adım gitti. Bir bank buluo oturdu. Hayatını sorguladı. Acaba gerçekten oyuncu olamayacak kadar yeteneksiz miydi?
Buralara gelinceye kadar çok emek vermişti. Veterinerlik bölümünde okurken, okulunu yarım bırakıp bu bölüme geçiş yapmıştı.
Kafası çok karışıktı. Kendini bu düşüncelerden sıyırmak istiyordu. Artık bir nebze olsun rahatlamak, çevresindeki insanları mutlu etmek istiyordu. Artık o büyük aşkla karşılaşmak istiyordu. Bir anda dudaklarından

"Nerdesin? Nerde?" kelimeleri dökülüverdi.

Arkasından gelen sesle korkudan resmen ödü koptu.

"Burdayım güzelim"

Ve ardından omzuna atılan bir kol.
Hemen yerinden kalktı. Sokak lambaları ortama loş bir ışık yayıyordu. Bir kaç saniye içinde aklından bir dünya şey geçmişti.
Bu da kimin nesiydi?
Burada ne işi vardı?
Sapık mıydı?
Eğer hayatının aşkı ise şuan uygun an değildi.
Uyku sersemi bir haldeydi zira.

Hemen kendini topladı. Tam cevap verecekti ki beyninde şimşekler çarptı. Bu adam restauranttaki adamdı. Evet evet. Bu oydu. Onun gafil anını yakalayıp muhabbet etmete çalışmış, sonrasında Sena'nın tepkisi ile karşılaşmıştı. Garsona şikayet ettiğinde ise onu tekrar görememişti.
Vereceği cevabı değiştirdi;

"Kimsin sen? Ne istiyorsun benden?"

Bu soruyu beklercesine jet hızla bir cevap fırladı dudaklarından;

"Kalbinin ileriye dönül sahibi olmaya aday biri"

"Ne saçma bir cevap. Derdin ne? Beni ki takip ediyorsun yoksa?"

"Bir derdim yok. Ayrıca seni neden takip edeyim ki? Sürekli karşıma çıkıyorsun zaten"

Yanına oturmuş olan kıza daha da yaklaştı. Aralarında dört beş santim bile zor vardı. Kıyafetleri birbirine deyiyordu neredeyse.Ama kız kayamıyordu çünkü en kenara gelmişti bile. Rahatsızlığını belli etmek için konuşmaya başladı;

"Polisi mi çağırmamı istersiniz, yoksa gidecek misiniz?"

"Kötü bir niyetim yok. Lütfen yalnış anlama. Sadece seni daha yakından tanımak istiyorum" dedi oğlan.

"İstediğiniz insanı tanıyabilirsiniz. Beni de dahil.Ama sizce de bu ortam ve bu zaman uygun mu?"

Ayağa kalktı. Eve gitmeliydi. Daha bir adım atmamıştı ki oğlan elinden tutup kendine çekti. Kız istemsizce eski yerine oturdu.

"Bence uygun bir zaman. Yeterince ronantik. Hem kimse bize karışamaz"

"Lütfen kolumu bırakır mısınız?"

Onu dinlemiyordu bile oğlan. Parmaklarını saçlarında gezdirdi. Bir daha böyle bir fırsat eline geçmezdi.

"Ya ne yapıyorsun sen??" diye bağırdı.

Selam arkadaşlar ikinci bölümle sizlerleyiz. Nasıl buldununuz?
Bu yabancı da kim? Yorumlarınızı bekliyorum. Takipte kalın..
       Defne Deniz Yılmaz

KİMSE BİLMEZ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin