ALTINCI BÖLÜM

41 5 4
                                    

Defne Deniz
Eylül 2017
Bornova/İZMİR

6 Ay Sonra...

Yine sabah olmuştu. Sena bu günlerde, diğerlerine oranla daha huzurluydu. Çünkü artık eskisi gibi hayatını huzursuz eden uşeyler yoktu. Mesela son altı aydır Levent denen şerefsizden ses soluk yoktu. En iyisi de buydu aslında.

Günleri Alican'la geçiyordu. Tıpkı filmlerdeki gibi bi şeydi bu. Beraber geziyor, yemeğe gidiyor, sinemaya gidiyorlardı. En favori mekanları Kadifekale'ydi. Vakit buldukça, Alican'ın motorsikletiyle giderlerdi.

Sena'nın mezuniyetine çok az kalmıştı. Bir aydan az hatta.

Kız, günden güne oğlandan hoşlanmıştı. Ama onun kendine karşı hisleri neydi, bilmiyordu.

Geceleri gözlerini kapatıp onu hayal ediyor, yan yana gelmek için saatleri, dakikaları sayıyordu.

Hayatında ilk defa böyle duygular hissediyordu. Kendini geri çekmeye çalışsa da bu pek bir işe yaramıyordu.

Geniş geniş uzandığı yatağından kalkıp banyoya doğru yol aldı. Önce suyu ayarladı, sonra da serin bir duş aldı. Havluya sarılıp odasına geçti. Kendi kendine hayallere daldı. Mezuniyete Ali'yle beraber gitselerdi ne güzel olurdu.

Kıpkırmızı bir elbise almıştı. Kırmızının en güzel tonu. Etek kısmı balık, üst kısmı bustiyer şeklinde iki parçaydı. Kıyafet o kadar yakışmıştı ki içinde kendini prenses gibi hissediyordu. Bembeyaz teni ile elbisenin kırmızımsı gözlerini alıyordu.

Hayallere dalmış halde iken telefonun sesini duydu. Mesaj gelmişti;

"Yarım saate kadar geliyorum. Hazır ol :D"

Mesajların sonunda gelen gülücük, güzel şeylerin habercisiydi.

Saatler kadar uzun olan otuz dakika geçmişti. Evden fırlayarak aşağı indi. Müdür bir sırıtmayla Ali'ye baktı. Ali de ona gülümsedi.

Alışkın olduğu gibi kaskı aldı, başına geçirdi, sonra da hoşlandığı adamın beline sarıldığında yola koyuldular.

Bir anda aklına nereye gideceklerini sormadığı geldi. Oğlanın kulağına eğildi;

"Nereye gidiyoruuuzz?" diye seslendi.

O kadar hızlılardı ki sesini zor bela duydu Ali. Ama duymamazlığa verdi.

Biraz sonra müstakil bir eve geldiler. Bahçe içinde, mavi renkli, denize bakan tek katlı, tatlı şirin bir evdi bu.

Sena hala herşeyden birhaber, oğlanın arkasından gidiyordu.

Ali önce kapıyı çaldı. İçeriden ses gelmeyince cebinden bir anahtar çıkardı ve adımını attı. Sonra arkasında duran Sena'ya baktı ve "hadi" anlamında onu çağırdı.

Kız da oğlanın peşinden eve girdi. Çok temiz ve düzenli bir yerdi burası. Mütevazı döşenmişti.

"Burası neresi?" dedi Sena.

"Herhalde pazara gitti. Seni de getirdim boşu boşuna buraya kadar"

"Kim pazara gitti? Ne oluyor Allah aşkına?" dedi sabırsızca.

"Babaannem." dedi oğlan.

Sena hikayeyi bir kaç hafta önce öğrenmişti. Ali'nin annesi ve babası vefat etmişlerdi. Yaklaşık on sene olmuştu. O zamandan beri de yarı zamanlı babaannesinde kalmış. Diğer zamanlarda eski bakıcısı ona refakat etmiş.

Babası ölmeden önce İzmir'in sayılı zeytin firmalarından birinin ortağıymış. Yani çocukluğu çok rahat bir şekilde geçmiş. Gerçi hala öyle bir hayatı olmasına rağmen anne ve babasının vefatından sonra kendini tam anlamıyla "yaşamaya" vermiş.

Zeytin firmasınaki tüm hisseleri, evleri, arabaları, on sekiz yaşına geldiğinde satıp bankaya yatırmış. Sonra da kendi parasını kendi kazanmaya başlamış.

"Eğer birazdan gelirse kalıp bekleyelim" dedi Sena.

"Neyse ya bugünlük boş verelim. Başka bir zaman da görebiliriz. Hem ben galiba bireylerin sırasını atladım."

"Ne sırası? Ne diyorsun Ali? Bugün ben mi anlamıyorum yoksa sen mi anlatamıyorsun" dedi kız.

Çok yakınlardı. 1.96'lık oğlan hafifçe eğildi ve kızın dudaklarına yapıştı.

Sena'nın eli ayağı boşaldı bir an. Ne yapacağını şaşırdı. Kendini geri çekmiyordu. Çünkü bu durumu yaşamak istiyordu.

Bir süre ayrılmayınca Ali bundan cesaret alıp kızı sağ koluyla kendine yapıştırdı. Daha derin ve daha tuykuluydular. Bir an için kendini çekti Sena. Ağzından sadece "Ali.." kelimesi döküldü.

Öpüşmeyi kesti kendini bir adım geri attı. Utanmıştı.

"B-ben özür dilerim. Sadece bir an.. Yani.."

"Ee.. Şey.. Gitsek mi artık?" diye atıldı Sena.

Kapıya doğru yöneldi. Ali tekrar kolunu tuttu.

"Sena!" dedi.

Kız gözlerini kaçırdı. Çünkü eğer gözlerine bakarsa ağlayabilirdi.

"Ben seviyorum seni. Hatta sanırım aşık oldum. Ben her gece seni rüyamda görüyorum. Her gün seni görmek istiyorum. Sen yanımda olunca mutlu oluyorum" 

Konuşmanın sonunda derin bir nefes verdi. İçindeki herşeyi bir anda salıvermişti. Şimdi top Sena'daydı.

Kirpikleri ıslanmıştı kızın...


Tam 622 kelime. Uzun bir bölüm oldu benim açımdan. Aylardır ara vermiştim. Çünkü bir miktar hayal kırıklığım vardı. Okunma sayısı fazla olmasına rağmen vote çok azdı. Yine de oylayan herkese çok teşekkür ederim. Macera devam ediyor. Rica ediyorum desteklerinizi esirgemeyin. Vote ve yorum bekliyorum. Sağlıcakla kalın 🙋🙋

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 23, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KİMSE BİLMEZ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin