BİRİNCİ BÖLÜM

166 6 2
                                    

 KİMSE BİLMEZ
1. Bölüm
Yazar: Defne Deniz Yılmaz
Bornova/İzmir
Temmuz 2017

  Tiyatro binasından çıkmış, biraz durgun, biraz sinirli, çokça yorgun bir şekilde evine doğru yol alıyordu Sena.

   Biraz acıkmıştı. İlkbaharın geldiğini sokaktaki ağaçlardan, yol kenarındaki yeni açmış çiçeklerden anlayabiliyordu.

Hava İzmir'e göre iyi, normal şartlarda sıcaktı. Moralinin bozuk olduğu her halinden belli oluyordu. Ama bu halde eve gidemezdi. Öncelikle sakinleşmesi, biraz kendine gelmesi gerekliydi.

Aklına gelen ilk fikir Kekik Restaurant'a gitmekti. Seviyordu bu yeri. Sessiz, sakin huzur dolu bir mekandı burası.
İnsan burada kendini rahat hissediyordu. Kordon'u boylu boyunca izleyen bir yerdi. Gece gündüz muhteşem bir deniz manzarası olurdu.

Saat akşam beşi geçiyordu. Restaurantın kapısından geçti ve denize en yakın iki kişilik masaya oturdu. Az sonra garson sipariş almak için geldi. Bir porsiyon meyveli dondurma istedi. Çok geçmeden dondurması geldi. Ne zaman kendini kötü hissetse İlk yapacağı iş koşa koşa dondurma yiyebileceği bir yer bulmak olurdu.

İnsanlara sabretmek artık onun için bir hayli zor olmaya başlamıştı. Konservatuarda son sınıfı okuyordu. En büyük hayalini sonunda gerçekleştirmişti. Herkese ve herşeye rağmen Ege Üniversitesinde Konservatuar okumaya hak kazanmıştı.

Dışarıdan bakılınca mükemmel bir hayatı vardı. Öğretmen bir anne babanın küçük kızıydı. Bir ağabeyi vardı. Aslında aile konusunda bir problem yoktu. Mevzu okul çevresiydi. Bir hevesle atlamıştı buraya. Ama galiba yavaş yavaş pişmanlık başlamıştı. Herşeye rağmen inatçı yapısı sabrını da geliştirmişti. Yeteneği vardı. Lakin bu yontulamamış bir yetenek.

Ortamında bulunan popüler kızlarla olan mücadele, kendisine asılmaktan adeta zevk alan bir kaç erkek ve tek tük de olsa moralini bozmakta, hevesini kırmakta çok başarılı olan öğretmenleri...
Her seferinde yeteneksiz bir genç olduğunu, ses tonunu bile ayarlayamadığını, ileride iyi bir oyuncu olamayacağını, başında bir papağan gibi sayıklayıp duran Serap Hoca vardı bide. Adeta bir ömür törpüsü.
Bugün yine aynı şey olmuştu işte. Şehir tiyatrosunda mezuniyet oyunu için prova yaparken her zamanki gibi her şeye burnunu sokan bir edayla "yapamıyorsun,  olmuyor, beceriksizsin" gibi gurur kırıcı cümleler kullanmış, herkesin ortasında Sena'yı küçük düşürmüştü. Aslında bunu neredeyse her öğrencisine yapıyordu. Ve tam da bu sebeplerden ötürü onu kimse ciddiye almıyordu. Her şeye rağmen gururu kırılmıştı. Prova bitmeden kendini lavaboya atmış, hüngür hüngür ağlamıştı.

Bu aralar duygusal olarak en yoğun ve en yorgun olduğu zamanlarıydı. Ard arda rüyalar görüyor, ve bu da onu büyük bir boşluğa sürüklüyordu. 
Rüyalarında yüzünü görmediği genç bir erkek, her seferinde onu içinde bulunduğu herhangi bir zor durumdan kurtarıyor sonrasında "sen benim yanımda güvendesin, benden sakın uzaklaşma" gibi cümleler kuruyordu.

Yirmili yaşlarının ortasına gelmişti artık. Bu zamana kadar hiç ilişkisi olmamıştı. Çünkü aşk duygusunu ona tattıracak hiç kimse çıkmamıştı karşısına. Şimdi ise rüyalarına girip kalbini meşgul eden kişiyi bekliyordu. Sanki bir yerlerden gelip, onun kolundan çekip buralardan götürecekti.

Tüm bunları düşünürken bir yandan da meyveli dondurmasını yemeye devam ediyordu. İnsanın aklını başından alan o muhteşem deniz manzarasını ve batmak üzere olan güneşin verdiği huzuru asla es geçemezdi.

On dakika geçmişdi. Bu kadar kısa bir sürede bile kendini güzel bir sekilde deşarj edebilme yeteneğine sahipti. Telefonunu eline aldı. You Tube'u açtı. İki tane komik kedi videosu izledi. Bu onu inanılmaz mutlu etmişti. Onu mutlu etmek bu kadar kolaydı işte.

Bir an için kahkahasını tutamamış ve sesli bir şekilde gülmüştü. Ardından gelen "izlediğin şey komikti galiba" cümlesi yerinden zıplamasına sebep olmuştu.

Eli ayağı birbirine girmişti. Ne yapacağını şaşırmıştı. Fazla sessiz ve sakindi çünkü mekan. Ve kendini fazla kaptırmıştı videoya. Kafasını kaldırıp, karşısındaki kişinin yüzünü analiz edip, aklında cevap hazırlayıp, "efendim?" demesi neredeyse beş saniyeden fazla sürmüştü.

Ama ters giden birşeyler vardı. Bu masada beklediği bir misafiri yoktu. Sakince dondurmasını yiyip, evine dogru yol alacaktı.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Selam arkadaşlar, ilk bölümle karşınızdayım. Beğeneceğiniz umuyorum. Dedim ya buralarda fazla yeniyim. Lütfen desteğinizi esirgemeyin benden (ve hikayemden).
Şimdiden yorum ve begeni atan herkese teşekkür ediyorum.
Defne Deniz Yılmaz

KİMSE BİLMEZ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin