Özür Dilerim

275 16 1
                                    

Çantamı hazırlayıp yavaş adımlarla okulun yolunu tuttum. Bu sefer alarmı erkene kurmuştum, çünkü yine geç kalırsam bu sefer dersten atmasını geçtim, müdüre kadar yollardı. Caddede durmuş kırmızı ışığın yanmasını bekliyordum. Yanıma birinin yaklaşmasıyla irkildim. Parfümü tanıdık geliyordu, bakışlarımı yanımdaki bedene çevirdiğimde Seungri olduğunu gördüm.

"Günaydın." dedim gülümseyerek. Soğuk bir şekilde

"Günaydın." diyerek önüne döndü. Kırmızı yandığında hızlı adımlarla karşıya geçtik. Okula kadar yan yana yürümüş ve tek bir kelime etmemiştik. En son okula girdiğimizde birşey demiyerek yanımdan gitmişti. Dün tanıştığım çocuk gitmiş yerine buz kralı gelmişti sanki. Umursamayarak sınıfa ilerledim. Tabiki sınıfta beni arayan bir Jungkook beklemiyordum. Sınıfın kapısından girdiğimde öfkeli bakışlarla yanıma gelip bileğimden tutarak beni sürüklemişti. Bu hali beni korkutmuştu açıkçası. Hızla beni boş bir sınıfa sokup kapıyı çarptı. Ve yanıma gelip adeta kükredi.

"Sendin değil mi? Sung Hyu'yla öpüştüğümüzü Min Hee'ye söyleyen sendin?!!!" sinirden büyüyen gözlerine bakarak korkudan çıkan sesimle söylemiştim.

"N-ne demek istiyorsun ben hiçbirşey demedim."

"Bana masum ayağına yatma sen söylemediysen kim söyleyecek."

"Bak ben söylemedim cidden Min Hee ile konuşmadım bile." dediğimde sinirden kahkaha atmıştı.

"Sen tam bir sürtüksün o gün orada ne işin olduğu belliydi neden seni o erkeklerden kurtardım ki sen de isteklisindir kesin." söylediği her kelime kalbimi delip geçmiş binlerce parçalara ayırmıştı. Anlık sinirimden yüzüne sert bir tokat geçirdim. İkinci tokatı da atıcakken kapının hızla açılmasıyla elim havada kalmıştı. Gelen kişi Jungkook'u çekip bağırmaya başladı.

"Azından çıkana dikkat et Jungkook şuan sinirden masum bir kızı suçluyorsun. Bu sana ne kazandıracak."

"Hyung bu kız söylemediyse başka kim söyleyecek."

"Sung Hyu yoktu yani?" imali bir ses tonuyla konuştuğunda Jungkook anlamaz bakışlarla Hyung dediği çocuğa baktı.

"Anlamadım."

"Tabi anlamazsın, gerizekalı hödük Sung Hyu söyledi." bana dönüp üzgün bir ses tonuyla söylendi.

"Young.." birşey demesine izin vermeden, hıçkırıklarımı sınıfta bırakarak çıktım. Hava almak için çatıya doğru yürümeye başladım. Çatıya çıktığımda korkuluklardan aşağı doğru baktım. Ders saatti gelmişti ama ne girecek halim vardı ne de yüzüm. Sıcak havada esen şiddetli rüzgar gözyaşlarımı kurutuyordu. Ama gözyaşlarım her kuruduğunda yeniden akıyordu. Yanıma gelen bedenle irkildim. Bakışlarımı ona çevirdiğimde benim gibi korkuluklardan aşağı bakıyordu. Lavanta kokulu parfümü ve platin sarısı saçları ona ayrı bir hava katmıştı.

"Jungkook'a bakma sinirini masum kişilerden çıkarmaya bayılır." ve büyüleyici bir ses tonuna sahipti.

"Ah önemli değil sanırım ilk defa karşı taraf ondan ayrılınca öfkelendi." dediğimde kıkırdadı.

"Bence de yoksa asla bir kızdan ayrıldığına öfkelenmez."

"Aynen." diyerek bende kıkırdadım.

"Ben Min Yoon Gi." bana dönüp elini uzattığında

"Ben de Min Young." diyerek uzattığı elini tuttum.

"Soyadlarımız aynı." dediğinde gülümseyip tekrar önüne döndü.

...

Keşke hep çocuk kalabilsek, onlar gibi herşeyden habersiz, saf ve temiz olsabilsek, ama maalesef ki insanlar büyüyor,olgunlaşıyor ve olgunlaştıkça da acı çekiyorlar. Bugün Jungkook'un bana söylediklerini hala kendime yediremiyordum. Onun içinde böyle bir insan yattığını bilmiyordum ve böyle bir insanı sevdiğimide bilmiyordum. Bunları yeni öğrenmek bana fazlasıyla acı çektiriyordu. Hava kararmaya başladığında banktan kalkıp markete doğru yürüdüm.

Smurf - Jeon Jungkook√Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin