Oldukça küçük bir kasabada yaşıyordum. Sakin bir yerdi. Buraya taşınmamın sebebi de buydu galiba. O gün kahvemi yudumlayarak haberleri izliyordum. Aslında neşeli bir başlangıç yapmıştım güne. Ya da sadece başlamıştım... Sabah haberleri, ne kadar ilginç olabilir ki? Tam kanalı değiştirecekken birden bile irkildim. Haberleri sunan bayan kasabanın ismini söyleyip kasaba hakkında bilgilendirme yapıyordu. Bilirsiniz eğer ismi pek duyulmamış bir yerde yaşıyorsanız haberlerde ismini duyunca bir tuhaf olursunuz. Kumandayı kavrayıp sesi açtım. "******* yerleşim yerinde 1 ayda toplam 6 çocuk iz bırakmadan ortadan kayboldu. Aileler olayın şokunu atlatamamış durumda. Polisler aramalara devam ediyor. Ekranda Zac'in ailesi belirdi. Bayan Bennet hıçkırarak ağlıyordu. Bay Bennet hemen yanında onu teselli etmeye çalışıyordu. Ah zac. O çocuğu en son ne zaman görmüştüm? Oyun parkında. Kahvemi, gri t-shirtıme dökmüş bana gülüyordu. Elini L (loser) işareti yapıp alnına götürmüş bana ezik diyerek gülüyordu. Üstünde adım yazan kahve bardağıma birde üstümdeki t-shirte baktım. Seni küçük şeytan. Kaybolan çocuklardan 4 tanesini tanıyordum. Kaç gündür evdeydim? Çoktandır dışarıya çıkmıyordum. Televizyonu kapatıp mutfağa, bardağı bırakmaya gittim. Kapı çalındı. Kim olabilirki derken kapıya doğru yönelip açtım. Bu küçük Liza'ydı sımsıcak şirin gülümsemesiyle bana bakıyordu. Küçük Liza küçük bir izciydi. "Joe! İstediğin kurabiyeleri sana getirdim. Hindistan cevizli ve çikolatalı. Unutma hepsini benden satın alacaktın" liza neşe saçarak kıkırdıyordu. İstemsiz bir şekilde gülümserken bir şey dikkatimi çekti. Liza'nın arkasına sokulan bir kız vardı. Liza'ya gülümseyip baş parmağımla kızı gösterdim. Liza kıza baktığımı anlayınca gülerek "Bu benim yeni arkaşım Allie!" Kızın kolunu çekerek. Tanrım bu... bu korkunçtu. Beyaz kuru teni ve siyah saçıyla kafasını öne eğmiş yere bakıyordu. Normal bir kıza benzemiyordu. Hatta insana...Çömelip iki küçük kıza baktım. "Kurabiyeleri bir şartla alırım!" Liza büyük bir merakla " ne?" İki küçük kızın saçlarını karıştırarak "bana annenin tartlarından birini aşıracaksın!" Liza kahkahalar atarak gülmeye başladı. Allie ise ifadesiz bir şekilde yere bakıyordu. Liza, başını sallayıp elime on iki kutu kurabiye verdi. Cebimden paramı çıkarıp kızlara verdim. Liza, Allie'nin elini tutarak uzaklaştı. Kapıyı kapatıp kutuları hemen fırlattım. Büyük bir hızla banyoya koşup ellerimi yıkadım. Bu iğrenç bir şeydi elime tuhaf siyahımsı iğren bir sıvı bulaşmıştı ve bu galiba Allie'nin saçında gelmişti. Aşağıya inip attığım kurabiyeleri topladım.Birkaç tanesi yere düşmüştü. Toplarkan bir tanesini ağzıma attım. Bu... bu korkunçtu! Hemen tükürdüm. Dişime bir şeyin sıkıştığını farkettim. Elimle çıkardığım zaman bunun tırnak olduğu anladım. Bu iğrençti. Kurabiyeyi yapan firmalar aptallara satış yaptıklarını hesaba katarak mı üretiyor bu kurabiyeleri? Kurabiyenin markasına bakarken 6 tanesinin -hindistan cevizli ve çikolatalı olanın-markasının olduğunu diğer altısının markasız olduğunu fark ettim. Liza'nınki sıradandı ancak Allie'ninki kara bir kutuda paketlenmişti ve tadı korkunçtu. Artık dışarı çıkmaktan başka bir şey düşünemiyordum. Önce nereye gideceğimi planladıktan sonra evden çıktım. Önce markete gidip erzak aldım. Geçerken kaybolan çocuklardan birinin evinden geçtiğimi farkettim. Bu çok tuhaftı. Olması gerekenden oldukça sakindi. Açıkcası etrafta birçok polis beklerken etrafı sakin görmek tuhafıma gitmişti. Bennetlerin evine vardığım zaman içerde kadın çığlıklarının geldiğini fark ettim. Kapıya sertçe birkaç kere vurdum. Aniden kapıyı Bay Bennet açınca şaşkın bir şekilde adama baktım: - Joe sen miydin? İçeriye gir. - Neler oluyor burda Bay- derken sözüm kesildi Bayan Bennet yere çömelmiş ağlıyordu. Bay bennet Bayan Bennet'e yönelerek "Bak Lucy o gitti" sesi ağlamaklı çıkıyordu. Lucy dinlemek istemeyerek kulaklarını tıkadı "Hayır! Hayır!" Bay bennet koltuğa yönelip oturdu. Sigarasını yakıp bana baktı. " hmmm bunun başıma gelebileceğini nasıl bilebilirdim ki? Bak joe... Bu kasaba saçma bir lanete inanıyor... ve galiba bu gerçek... 19** 'de 7 çocuk ortadan kayboldu... hiç iz bırakmadan... yok oldu... 20 yıl arayla aynı olaylar gerçekleşmiş... tekrar... tekrar... tekrar... ancak 20 yıl önce sadece 5 çocuk kaybolmuş. Herkes lanetin bozulduğunu sanıp rahatlamış." Bay Bennet elini masaya vurarak "Yanılmışız!" Bay Bennet de ağlamaya başlayınca evi terk etmek zorunda kaldım. Artık kafayı yiyecektim neler oluyor burada derken biriyle çarpıştım. Bu kasabada deli olarak anılan Max'ti. Max sapsarı dişleri ve kirli uzun sakalıyla beni sarsarak. " Onu gördüm! Onu gördüm! Ormana onunla gitti! O çocuk! Sende görüyorsun! Sen de git!" Max'i yere itekleyip olabildiğimce hızlı koştum. Aman Allah'ım tam bir kaçık. Liza'nın evine vardığımda hemen kapıyı çaldım. Bayan Lee kapıyı açtı."joe ne oldu sana ter içindesin. Gel mutfağa Bay Lee ile kahve içiyoruz ." Mutfağa girer girmez Bay Lee sırıtarak "kızımın bütün kurabiyelerini almışsın. Aynı babası gibi tam bir pazarlamacı!" Şaşkın gözlerle bay Lee'ye nerden bildiğini sordum. Gülümseyerek pencereden izlediğini söyledi. Ağzımdan birden bile Allie'nin liza ile ne zaman arkadaş olduklarını sordum. Bayan Lee elindeki tabağı düşürüp bana baktı: "Bu kasabada Allie adında biri yok". Hayatımda o an kadar ürperdiğimi hatırlamıyordum veya hatırlıyorum. O akşam bir hata yaptım. Max'i dinleyip ormana gittim. Ben eve geldikten sonra da galiba Liza'nın ailesi polisi aradılar. Liza kaybolmuştu. Ama korkma Liza senin sonun diğer çocuklar gibi acı olmayacak. Allie'nin -ya da adı her ne ise-kurabiyelerine iyice baktığımda bu parçaların aslında insan kalıntıları olduğunu farkettim. Zac'in turuncu saçı, tomy'nin - kasabanın obur çocuğu- mavi gözleri. Şu an her şeyi anladım. Yetişkin olarak Allie'yi ben ve deli Max'tan başka kimse görmemişti. Neden mi? 20 sene evvel 7 değil de 5 çocuğun kaybolması.. Ben A..Allie'yi gördüm. Küçük bir çocukken oyun parkında elini uzatmış bana bakıyordu. İsmimi fısıldıyordu. Ormana çağırıyordu... ama ben gitmedim gidemedim annemin elini bırakamadım. O gün bu kasabadan taşındık. Deli Max ise küçük bir çocukken üvey babası yüzünden yıllarca uzak bir çiftlikte hapis hayatı yaşamak zorunda kaldı. Üvey babası ölünce kasabaya geri geldi. Annesini bulmak için geldi. Galiba annesinin üvey babası tarafından dövülerek öldüğünü bilmiyordu. Yıllarca.. yıllarca bu kasabayı gezdi. Annesini bulmak için.. yazık. Peki ya Liza? O yanımda. Ölü cesedinin saçlarıyla oynuyorum. Allie o insan değil. Onun gerçek halini ormanda küçük Tomy'i yerken gördüm. Hatırladıkça boğazımı yakan bir kusmuk tadı alıyorum. Küçük Liza bunu haketmiyor. Onu öldürdüm. Bir kurşun ile kısa be acısız. Şu anda çatıdayım son kahvemi yudumluyorum. Camdan Max'e bakıyorum. Bana bakıp bağırarak bir şeyler anlatmaya çalışıyor. Dudaklarını okumaya çalışıyorum "o.... arkanda..."