"Senin tarafından ayartılamayacak kadar zekiyim, Klaus." Dediğim gibi, dediklerimden bir anlığına vazgeçtim. Beni kandırıp oraya, New Orleans'a, götürmeye mi çalışıyordu?Bir söz vardır; Bir insanı unutabilirsin ama o insanın sana ne hissetirdiğini unutamazsın. Zorla da olsa onu, resimlerini mektuplarını, elbiselerini unutacağım.
"Bu ayartılmak değil Caroline. Senin için etrafındaki herkese iyi davrandım, onları sevmesem bile. Hepsi senin içindi. Şimdi bende senden benim için bir şey yapmanı istiyorum. Benimle gel. Sana dünyayı göstereyim."
Sanki o benim geleceğim, benim geçmişim gibiydi. Onu sevme nedenimi bende bilmiyordum.Mesajdaki ihtiyatı beni bir anlığına durdurdu. Söylediklerini tekit etmek için bir dakikalığına durup, mesajı tekrar okudum. Benim için sayısızca şey yapmıştı bunu yüzüme vurmasına gerek yoktu.
Elimden destek alarak oturduğum yerden kalkarak üst kata, odama, çıktım. Kalan bütün eşyalarımı toplayıp Elena'nın yanına taşınacaktım. Bu uzun zamandır yapmak istediğim bir şeydi.
"Seninle gelmem için bir neden söyle?" Tabiki de onunla gitmeyecektim. Bana sunduğu hayatı bir anda darmadağın edip gitmişti. Beni tekrar terk etme suretiyle bunu söylemiş olabilirdi.
Odamda son kalan bir kaç parça eşyamı ve en sevdiğim kitabımı, Uğultulu Tepeler, alıp merdivenlere adımladım. O anda tekrar mesaj geldi. Telefonu cebimden çıkarırken elimdeki kitap yere düştü ve yapraklarının arasından eski bir kağıt parçası ortaya çıktı. Mesaja bakmadan o kağıt parçasına yöneldim.
'Aşk vampirler için büyük bir zayıflıktır. Ben bu zayıflığımı senin üzerinde kullandım, Caroline.' Bunu hangi ara koymuştu buraya. Yüzümde sebebiyeti bariz belli olan bir tebessüm oluştu. Bu dünyada onun iyiliğini gören tek bir kişi vardı, ben. Bana yaptıklarınıda görmezden gelen bir kişi vardı, yine ben. Ama bu not, beni çok fazla mutlu etmişti. Beni ona mühürlemişti.
Daha fazla bu evde vakit geçirmeden dışarı çıktım ve arabaya doğru ilerlerken gelen mesaja baktım
"Benim bir ömürlik misafirim ol. Sana dünyayı göstermeme izin ver. Sana neden iki ay boyunca orada olduğumu söylememe izin ver ve benimle gel."
Ne karar vereceğimi bilmiyordum. Sunduğu bu teklif hayatımda bir arızanın daha çıkmasına sebebiyet verebilirdi. Bütün inkisarlıklarımın nedeni Klaus'un belli belirsiz davranmasıydı.
"Bunu düşünmeme izin ver." Gidebilirdim de, gitmeyebilirdim de. Bunu bilmiyordum. Bu teklife karar vermek için zamana ihtiyacım vardı ve arkadaş tavsiyelerine de.
Arabama binip Salvatore evine doğru sürdüm. Uzun bir zaman olmadan orada oldum. Arka koltuktan eşyalarımı alıp kapıya doğru ilerledim. Damon gelmiş olduğumu duymuş olaki kapıyı açtı lakin benim suratıma bile bakmadan dışarı çıktı. Elena'da ardından çıkmaya yeltenince ortada bir tartışma olduğunu anladım.
"Merhaba Caroline." Üstüne bir ceket alıp hemen çıktı ona daha selam veremeden. Neyse ki Stefan evde yoktu. Sanırım şu sıralar Lexi'nin yanında. Benden daha iyi arkadaşı olduğu için üzülsemde ona iyi geldiği için seviniyordum. Bugün ev bana kalmıştı.
Üst kattaki odama doğru ilerledim. Eşyalarımı yatağımın üzerine koyup bir duş almak için üstümdekileri çıkarmaya başladığım sırada telefonum çaldı. Arayan Klaus'tu. Hiç tereddüt etmeden açtım.
"Caroline."
"Evet, benim." Kayıtsızlığımın, hoşuna gittiğini biliyordum.
Bir kıkırdama sesi geldi.
"Umarım kararını vermişsindir."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Give Me Love (Klaroline)
FanfictionBizler ne değersiz insanlardık bir kaç yıl önce. Hayatın tadına varamadan ölecekmişiz lakin bu benim için değişti. Bir vampir oldum ve hayatı doruklarıma kadar hissederek yaşıyor, yaşıyordum. O zamana kadar. Mazide kalan kara bulutlar geri gelmişti...