1. Sıcak Çikolata & Asansör

1K 154 2
                                    

Perşembe – Mezuniyete sekiz gün kala

AYAK PARMAKLARIM SOĞUKTAN DÜŞMEK ÜZEREYDİ.

Turist rehberi, olması gerekenden daha soğuk bir mayıs havasında, dalgalanan küçük kırmızı bayrağı taşırken öğrenci yığınını Jennette's Pier ismindeki iskeleye yönlendirdi. Sandaletlerimin içinde titredim, ayak parmaklarımı oynatarak onları ısıtmaya çalışıyordum. İzin kağıdında son sınıfların sahil gezisi yazısını okuduğumda, sadece bunun için hazırlanmıştım. Donmuş bir rıhtımdaki kış gezisi için değil.

"Ben kesinlikle bunun için ödeme yapmadım," diye fısıldadım en yakın arkadaşım Kara'ya eğilerek. "Kuzey Karolina sıcaktır sanmıştım."

"Niye öyle sandın ki? Adı üstünde, Kuzey işte," diyerek dalga geçen Kara, güldü ve bir kolunu bana sardı.

"Bir ceket ve eşofman giydiğin için kendini havalı sanıyorsun." Gözlerimi devirdim.

"Eh, kimse sana şort ve kağıt kadar ince bir bluz giymeni söylemedi."

Ben onu tırabzanlara doğru itmeden hemen önce yazlık kombinimi alaycı bir bakışla süzmüştü. Bu hareketimle küçük bir çığlık attı ve çoğu son sınıfın gözü bize kaydı. Biz, uzun çok uzun, iskelede rehberi takip ederek yürümeye devam ederken bana dilini çıkarmıştı.

Kalabalığın içinde, erkek arkadaşımın, Austin'in, uzak bir mesafede önümüzde yürüdüğünü gördüm. Patricia Willis'in süpermodel vücuduna anormal bir şekilde yakın durduğu gerçeğini görmezden gelmeye çalıştım, ama beceremedim. Sadece başının arkasına baktım, şüpheci düşüncelerim çoğu zaman yaptığım gibi bazı sonuçlara atlamama neden oluyordu.

Kara bana baktı ve bakışlarımın yönünü izledi. "Ah, Vi, öyle düşünme."

"Ne? Neyi düşünmeyeyim?" diye sordum masumca. Ama gözlerimi bir şakaya gülen Austin ve Patricia'dan ayıramıyordum. Ezik bir şeye gülüyorlardır, diye düşündüm. Ama Austin onun vücuduna daha da yaklaşınca ağzım açık kaldı. Eğer yeterince konsantre olursam, sanki bakışlarımla kızı bir taşa dönüştürebilirmişim gibi; Patricia'nın mükemmel sarı buklelerine ters ters baktım.

"Austin'in Patricia'ya karşı hislerinin olduğunu düşünüyorsun," diye fısıldadı Kara, bizden başka kimsenin duyamayacağı kadar sessizdi.

"Bu imkansız bir şey değil, sonuçta eski sevgili sayılırlar, Kar," dedim gözlerimi o ikisinden ayırmadan. Kıskanmak sürekli yaptığım bir şeydi, ve bundan nefret ediyordum. Ama kontrol edemiyordum.

"Çıkmadılar ki, nasıl öyle olsunlar?" Kara gözlerini devirdi. "Zorlama, hayatım. O sadece ve sadece seni seviyor."

Ama yine de bakışlarımı onlardan çekemiyordum.

"Kes şunu," diye azarladı Kara, omzumu sertçe dürterken. "Üç yıl önce sana çıkma teklifi etti çünkü senin alışılmadık, ilginç kişiliğini beğeniyor. Ayrıca, sen Patricia Willis'ten on kat daha çekicisin, dostum."

Dudaklarımı büktüm, soğuğu kesmeyen bluzumu çekiştirdim. "Bu tam da yakın arkadaşların böyle durumlarda söylemesi gereken bir şey."

İşte tam da o anda, Austin gerilmiş kolunu Patricia'ya sardı ve sarı saçlarının bir tutamını kulağının arkasına attı.

Kara ve ben, aynı kızgın bakışı paylaşırken, şaşkınlıktan da ne yapacağımızı bilemez haldeydik. Kaşlarımı çattım, tüyleri diken diken olmuş kollarımı göğsümde birleştirdim. İçimde karşı konulmaz bir his kabardı, ve tırnaklarım derimde derin çizikler oluşturana dek yumruğumu sıkıp gevşettim. Sert çıkmamam gerektiğini biliyordum ama Austin'le aynı tür şeyleri aylardır yaşıyordum, tabii, her seferinde farklı kızlarla. Her seferinde kendime bunlar sona erecek, Austin kendine gelecek diyordum, ama asla öyle olmuyordu. Belki de Austin benden bıkıyordu. Üç yılın sonunda, lise ikiden son sınıfın son günlerine kadar devam eden ilişkimizden sonra, belki de bir ortam değişikliği istiyordu.

Take Me HomeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin