Steve Rogers daha yerleştirmeye fırsat bile bulamadığı sırt çantasıyla Tony Stark'ın kapısının önünde dikiliyordu. Bütün bir gece yaklaşık dört saat kadar uyumuştu. Yorgun hissetmekten çok heyecanlıydı. Cebindeki anahtarları çıkardı ve deliğe sokup çevirdi. Her zamanki gibi iki kez kilitlenmişti.
Tony Stark'ın evi soy adına yakışacak şekilde lüks bir apartman dairesiydi. Rogers kapıyı iterken ne beklemesi gerektiğinden emin değildi. İçeri ilk adımı attığında kendini çok garip hissetti. Burası hiç değişmemişti. Oldukça tanıdıktı ama Steve'e artık ev hissi vermiyordu. Bu duyguyu tanıyordu. Üniversitedeki ilk tatilinde ailesinin evine döndüğünde de böyle hissetmişti. Ev, kendi eviydi ama hissettirdiği tatlı bir aşinalıktan daha fazlası değildi.
Bir adım daha atıp kapıyı arkasından kapattı. Geniş camlar sayesinde yükselen binaların ötesindeki denizi görebiliyordu. Beyaz pofidik mobilyalar oldukça rahat ve toplu görünüyordu. Tek kaşı kalktı ve eve yakından bakmak adına çantasını yere bırakarak ilerledi. Ev oldukça düzenli ve temiz duruyordu.
"Tony!" sesi duvarlara çarparak ona geri döndü. Esmer adamın evde olmasını beklemiyordu ama yine de onu tekken görebilmeyi ummuştu. Kendine bu konuda engel olamıyordu. Kapıya geri dönüp yerdeki çantasını aldığında evin kapısı açıldı. Dağılmış bir Stark içeri girerken sarışın ona bakmakla yetindi.
Stark elindeki anahtarlığı sallarken konuştu. "Gerçekten mi? Bunu kapının üstünde unutacak kadar aptal mısın?" Steve kendi kendine kızdı. O kadar heyecanlıydı ki anahtarı çekmeyi bile unutmuştu. "Üzgünüm."
Tony Stark ceketin çıkartarak koltuğa yürüdü. Önce ceketini sonra da kendini koltuğa attı. Yorgun görünüyordu. Steve derin bir nefes aldı ve çantasın yeniden yere bırakıp ilerleyerek kendini esmer adamın yanına bıraktı. Tony ona dönmemişti. Başını koltuğun arkasına yaslanmış ve gözlerini kapatmıştı.
"Neden beni evine aldın?" Tony yorgun ama alaycı bir tonla mırıldandı.
"Daha yeni geldin, Barnes'a da sarkıp bir üç yıl daha gitmeni istemedim. İyi adamımdır ben." Steve şaşkınca esmer adama döndü. Söylediklerine inanamıyordu. Sinirle mırıldandı.
"Ciddi misin Tony? Sence ben herkese sarkan sapığın teki miyim? En yakın arkadaşıma mı sarkacaktım?" Tony gözlerini açarak arkadaşına döndü.
"Yaptığın tam olarak bu değil miydi?" Steve bununla birlikte duraksadı. Kelimeler yüzüne tokat gibi çarpmıştı. Kendine hakim olamayarak konuştu.
"Masummuşsun gibi davranma. Beni yoldan çıkarmak için her şeyi yaptın." Tony aklına gelen ilk anıyla başını tekrar yukarı kaldırdı ve gözlerini yumdu.
Steve'in uzun zamandır hiç sevgilisi olmamasıyla ilgili ona genelde takılırlardı. Adam yakışıklıydı ama kelimelerle arası genelde kötüydü. Üniversitenin son yılında hala bakir olan az sayıda insandan biriydi. Bu yüzden, aralarında ufak bir oyun gelişmişti. Tony Steve'le uğraşırdı. Bunlar karmaşık şeyler değildi. Bir yere kadar.
"Ne arıyorsun?" Tony buz dolabına eğilmiş arkadaşına bakıyordu. "Elma. Bulamıyorum. Hepsini yemiş olamazsın Stark!" Tony arkasından ilerledi ve arkadaşını sinir etmek için üstünden dolaba eğildi. Göğsü arkadaşının çıplak sırtından milimetreler kadar yukarıdaydı. Vücutları birbirine değmiyordu ama bu yakınlık değmesinden daha kötüydü. Emer adam sarışının kokusunu alabiliyordu. Hindistan cevizi ve vanilyanın garip bir karışımıydı ama kesinlikle güzeldi.
Steve sertçe yutkundu. "Elmalar." dedi sadece. Tony kolunu adamın omzunun yanından uzattı ve kulağının hemen yanından konuştu. "Sana göz doktorundan randevu mu alsak?" Steve de elini bir şeylerin arkasında duran elma tabağına uzattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İtiraf Et Stark
FanficSteve Rogers bir gecede karar vermişti her şeye. Çantalarını toplamış yeniden Brooklyn'e dönmüştü. Onu korkutan her şeyi ardında bırakmaya çalışmıştı. Aradan geçen üç koca yıla rağmen o tek geceyi hala unutamamıştı. Belki de onu korkutan şeyleri değ...