Tony Stark takım elbisesinin içinde otelin kendisi ve babası için ayrılmış özel bölümüne ilerlerken kendini gergin hissediyordu. Howard Stark'la her karşılaşma ayrı bir gerginlikti zaten. Yaşlı adam Tony üzerindeki otoritesini korumak için her şeyi söyleyebilir veya yapabilirdi. Aralarındaki en büyük sorun, Tony Stark'ın alaycılığının ve hazır cevaplılığının sınırlarının babasını da kapsamasıydı. Genç adam asla sesli bir şekilde dile getirmesede bu özelliklerini babasına borçluydu. Onunla aynı evde yaşamak, yedi yaşından beri sadece yazları ve tatilleri kapsasa bile, iğneleyici yorumları zekice geçiştirmeyi gerektiriyordu.
Kapının önüne geldiğinde Happy adama baktı. Tony'nin rahatça yürüyebildiğini gördüğünde derin bir nefes alıp verdi. "Sarhoş değilsiniz, çok iyi." Tony gözlerini yaşlı adama dikti. Rahatlamayı görebiliyordu. Gülümsemeye çalıştı ve kafasıyla kapıyı işaret etti. "İçeride mi?" Happy kapıyı Tony için açarken konuştu. "Hayır, tanrıya şükür değildi. Bekletilmekten hoşlanmıyor biliyorsun."
Tony içeri girdi. Geniş ve yüksek tavanlı bir odaydı. Yüksek camların beyaz perdeleri vardı. İçerisi güneş ışığıyla aydınlanıyordu. Odanın ortasında geniş bir masa vardı. On iki kişilik. İki kişi için fazla büyük bir masaydı. Pencereye doğru ilerledi ve gözlerini dışarı dikti. Pencereler kalabalık bir sokağa bakıyordu.
Tony derin bir nefes alıp verdi. Kafası çok karışıktı. Steve'leyken her şey çok net görünüyordu. Yanlış olan ya da ters giden hiçbir şey yoktu. Adamı öpmek kötü hissettirmiyordu. Esmer adamın kaşları çatıldı. En yakın arkadaşını öpmek kötü hissettirmiyordu. Bir erkeği öpmekle sorunu yoktu. Gözlerini ovuşturdu. Gay miydi? Kaşlarını çattı, bir kadını öpmekle de sorunu yoktu. Bir kadınla birlikte olma konusunda ne kadar iyi olduğu düşünülürse gay olma ihtimali yoktu. Peki neden akşam olmasını istiyordu? Steve'i görmek için mi? Tanrı korusun, dahası için mi? Dahası olabilir miydi? Kendini bu kadar kaybedebilir miydi?
"Antony." adını duymasıyla arkasını döndü. Howard Stark kapının önünde korumasıyla duruyordu. Tony gözlerini devirdi. Kendi oğlunun yanına bile koruması olmadan gelemiyordu. Korkak herif.
"Bay Stark." dedi sakince. Howard en az oğlu kadar mesafeli davranarak masaya yaklaştı ve kapıya yakın olan sandalyeye oturdu. "Otur."
Tony masaya yaklaştı ve diğer köşeye oturdu. "Beni görmek için yarınki konferansı bekleyememen ilginç. Seni tanımasam beni özlediğini sanacağım." Beyaz saçlı olan adam masada öne doğru eğildi ve konuştu.
"Sarhoş olup olmadığından emin olmam lazımdı. Sorumsuzluğun yüzünden bir basın açıklaması daha yayınlayamazdım." esmer adam sandalyesini geriye itti ve ayağa kalkarken konuştu. "Ayık olduğumu gördüğüne göre gidebilirim."
Kapıya doğru ilerlerken Howard konuştu. "İki oda ayırtmışsın. O kadınlardan birini getireceksin sanmıştım. Steven Rogers'ı getirdiğini öğrenince şaşırdım. Sonunda bir şeyleri doğru yapabiliyorsun."
***
Esmer adam asansörden indiğinde kendini garip hissediyordu. Babası Steve'i severdi ve Tony'nin bununla bir sorunu yoktu. Ama ondan sonra dedikleri esmer adamı korkutmuştu."Başka şeyleri de doğru yapmanı istiyorum. Yaşın ilerliyor ve hala bekarsın." Esmer adam kaşlarını çatmıştı. Babasının nereye varmak istediğini anlayabiliyordu ama bu onu korkutuyordu. "Birlikte olduğum kadınları sevmediğini sanıyordum. Onlarla evlenmemi istemen garip değil mi?" Howard Stark kaşlarını çatmıştı. Gördüğü en salak insana bakar gibi görünüyordu. Bu yüzden bir gerizekalıya bir artı birin iki ettiğini anlatır gibi konuştu. "Onlardan biriyle değil Antony, onayladığım tek bayan arkadaşınla evlenmeni istiyorum. Artık büyümenin vakti geldi. Ölene kadar parti yapıp içemezsin."
Esmer adam sinirlendiğini hissederken konuştu. "Yeterimce çalışıyorum. Mezun olmadan önce bile sözde mühendislerinden daha çok proje tasarladım. Beş yaşından beri büyüğüm ben neredeyse!"Yaşlı adam önündeki adamın küstah olduğunu düşünerek konuştu. "Proje tasarlaman seni büyük adam yapmaz. Bir aile kurup senden sonra gelecek kişiyi yetiştirmen lazım. Senin yaşındayken benim yaptığım buydu işte."
Esmer adam gözlerini devirdi. "Evet çok başarılıydın bu konuda." Yaşlı adam imayı duymamış gibi yaparak konuştu. "Bayan Potts'un annesini ziyaret etmesinin bir sebebi var. Bu konferans bittiğinde sana bir hafta veriyor olacağım. Sonrasında bir düğüne gitmek istiyorum."
Esmer adam alayla cevap verdi. "Bizim yerimize de evet demek ister misin? Pepper'la evlenmemin mümkünü yok."Howard oturduğu yerden kalktı ve genç adamın önünde durdu. Tony'nin duruşu dik yumrukları sıkılıydı. "Ben istiyorum sen de yapacaksın. Onu uzun süredir tanıyorsun ve ben onu onaylıyorum. Bu konuşma bitti." Arkasını döndü ve kapıya ilerledi. Dışarı çıkmadan biraz önce konuştu. "Konferansı batırma sakın Antony."
Esmer adam sarışının odasını geçip kendi odasına girdi ve kapıyı kapatmadan önce rahatsız etmeyin yazısını dışarı bıraktı. Pepper'ı sever miydi? Onun için diğer kadınlardan farklı olduğu bir gerçekti. Kadın iyi birisiydi ve güzeldi. Bu iki özelliği bir kadında aynı anda bulmak zordu ve Pepper üstüne şartları zorlayacak bir şekilde zekiydi de. Ama evlilik? Hem de Steve'e bir şans vereceğini söyledikten hemen sonra?
Genç adam sırt üstü kendini yatağına bıraktı. Howard Stark en iyi yaptığı şeyi yapıyor ve genç adamın hayatını mahvediyordu. Tony uzanıp eline gelen ilk yastığı aldı ve sertçe yere attı. Steve haklıydı. Howard'ın istediği adam olmaya çalışmakla o kadar meşguldü ki gerçek Tony'i duymuyordu.
Telefonunun sesiyle eli cebine gitti. Başkası olsa açmazdı ama arayan Steve'di.
"Efendim?" Steve endişeli bir sesle cevap verdi.
"Kapında rahatsız etmeyin yazısı var, iyi misin?" esmer adam yataktan kalkıp kapıyı açtı. Karşısındaki sarışın endişeli mavi gözlerle ona bakıyordu. Esmer olan kapıdan çekildi ve diğeri de içeri girip kapıyı kapattı. "Ne oldu Tony?"
Tony Stark odanın içine ilerleyip mini bardan bir şişe viski ile iki bardak çıkardı. "Ayık kalman gerekmiyor mu?" Tony buzları bardaklara koyarken konuştu. "Bugün için gerekmiyor. Howard Stark'ı atlattım." sarı sıvıyı buzlu bardaklara doldurdu ve birini yatağın üstüne oturmuş adama uzattı. Yatağın karşısındaki makyaj masasına yaslandı Tony. Bardağından bir yudum alırken konuştu.
"Tanrım, alkolü seviyorum." Steve de bardaktan bir yudum aldı ve dudaklarını yalarken konuştu. "Baban ne dedi?" Tony omuz silkti ve bardağın hepsini bir dikişte bitirdi. "Manhattan'a gittiğimizde sana söyleyeceğim, şimdi konuşmak istemiyorum."
Sarışın ayağa kalkıp bardağını makyaj masasının üstüne bıraktı. "İyi misin?" Adam derin bir nefes alıp verdi. "Yorgunum, uyumak istiyorum." Steve başını salladı. "Yarın görüşürüz." Tony başını iki yana salladı. "Burada kal." esmer adam dolaba yürüyüp gömleğini çıkardı. Uzanıp dolaptan bir eşofman altı ve tişört alıp sarışına uzattı. Sarışın kıyafetleri alıp üstünü değiştirirken konuştu. "Üç yıl gitmeseydim şimdi nerede olurduk acaba?"
Esmer adam pantolonunu indirip bir şeyler giyerken konuştu. "Daha farklı olmazdık. Evlenecek değiliz ya." sarışın gülüp kendini yatağa bıraktı. Esmer adam perdeleri çekti ve diğer adamın yanına yerleşti.
Şimdilik sarışına söyleyecek bir şeyi yoktu. Elindeki şeylerin bir süreliğine tadını çıkarmak istiyordu. Her şey bittiğinde, Manhattan'a döndüğünde bir şeylerle yüzleşmesi gerekecekti.
Merhaba!
Kısa ve geç bir bölüm oldu, üzgünüm. Eve saat on bir gibi gelebildim ve bölümün yarısından daha azını yazabilmiştim. Kalan kısmını yazmam da yeni güne taştı. Umarım yarın görüşürüz. Okuduğunuz için teşekkürler! :P
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İtiraf Et Stark
FanfictionSteve Rogers bir gecede karar vermişti her şeye. Çantalarını toplamış yeniden Brooklyn'e dönmüştü. Onu korkutan her şeyi ardında bırakmaya çalışmıştı. Aradan geçen üç koca yıla rağmen o tek geceyi hala unutamamıştı. Belki de onu korkutan şeyleri değ...