Merhaba!
Öncelikle biliyorsunuz ki notlarımı genelde bölüm sonuna yazarım ama bu sefer önemli bir uyarım var. Çok fazla olmasa da bölümün içinde yetişkin içerik bulunmaktadır. O kısmı okumasanız da hikaye akışında bir sorun olmayacaktır. O kısma geldiğimizde yeniden uyarı vereceğim, ne kadar anlam ifade eder bilmiyorum ama lütfen eğer en az genç yetişkin sınıfına girmiyorsanız okumayın. Teşekkürler!
Tony Stark arabasına bindiğinde başını direksiyona vurmak istiyordu. Konferanslar... adama asla hitap etmiyorlardı. Sadece laboratuvarında oturup bir şeyler tasarlayamaz mıydı? Neden sunumlarla tasarımlarını anlatmak zorundaydı? Birilerini işe alıp onlara anlattıramaz mıydı? Başını koltuğuna yasladı. Yapamazdı çünkü bu sefer de onlara anlatması gerekirdi.
Arabayı çalıştırdığında kendini iyi hissediyordu. Happy'e sahip olmanın en iyi yanı adamın özel istekler konusunda her zaman sessiz kalabilmesiydi. Yaklaşık yirmi dakikalık bir yolculuktan sonra otele yaklaşırken durduğu kırmızı ışıkta arabaya bağladığı telefonuyla Steve'i aradı. İkinci çalışta telefon açıldı.
"Hey." Tony arkadan gelen dışarı sesini duyabiliyordu. Kaşlarını çattı. "Neredesin?"
"Dışarıda." Tony gözlerini devirdi. "Dışarıda neredesin?" Karşı taraftaki adam bir süre konuşmadı. "Cevap verecek misin?"
"Gri bir araba mı kullanıyorsun?" Tony gözlerini devirdi. "Evet de nered-" arabanın yolcu kapısı açıldı. Steve Rogers kendini yolcu koltuğuna atarken konuştu. "Otomatik kilidi devre dışında bırakmanı beklemezdim."Tony adama gözlerini devirirken konuştu.
"Yolumu mu gözlüyorsun?" Steve adama gözlerini devirdi ve emniyet kemerini takarken konuştu. "Bizimkilere magnet aldım. Tony adama kısa bir ciddi misin bakışı attı. "Yurt dışına gittik sanki."Steve başını araba koltuğuna yasladı.
"Derdin ne?" Tony yarım ağız gülümseyip adama döndü. "Güzel bir sürprizim var." Steve adama baktı ve alayla konuştu. "Sonrasında yorgun olacak mısın? Eğer öyleyse bu sefer yarın akşam diyemezsin." Tony radyoya uzanmadan hemen önce mırıldandı. "Gecenin sonunda yorgun olan sen olacaksın, merak etme."
***
Arabadan indiklerinde Steve kaşlarını kaldırdı. "Neredeyiz Stark?" Tony arabayı kitlerken konuştu. "Umarım göründüğün kadar formdasındır da seni taşımak zorunda kalmam." Steve esmer adamı takip etti. Araba normal trafikte giderken John A. Roebling köprüsüne girmek yerine toprak yola dönmüştü. Bu gerçek bir yol bile değildi. Sonunda nehrin ilk korkuluklarına geldiğinde Tony arabayı park etmişti. Steve burada ne yapacaklarını tahmin bile edemiyordu.
Esmer adam ilk korkuluğu çevik bir hareketle geçti ve diğerine döndü. "Gelmiyor musun?" Steve omzunu silkti ve korkuluğu atladı. Tony ikinci ve son korkuluğu geçerken konuştu. "Kışın sular normalde ilk korkuluğa kadar yükseliyor." Steve anladığını mırıldanırken ikinci korkuluğu da geçtiler.
"İyi ki bahardayız." Steve adamın ne istediğini anlamaya çalışırken Tony başıyla arka tarafı işaret etti. Sakin Ohio Nehri'nin kıyılarında kareli kırmızı bir örtü vardı. Örtünün üstünde hasırdan bir piknik sepeti duruyordu.
"Birileri bize bakarken iki arkadaştan öte olmak zor oluyor." Tony kısık bir sesle eklemişti. Steve örtüye doğru yürürken konuştu. "Kendimi erkek arkadaşın gibi hissediyorum." Tony kendini tutamayarak güldü.
"Genelde lisedeki kız arkadaşlarımla piknik yapardım." Steve gözlerini devirdi ve örtünün üstüne otururken konuştu. "Yeniliklere açık olman güzel." Tony'de adamın yanına oturdu. Uzanıp sepeti önüne alırken konuştu. "Biraz klişe olduğunun farkındayım ama..." sepetten kutulanmış makarnayı çıkartıp durumu işaret etti. "En son lisede böyle şeylerle uğraşıyordum." Steve kendisine uzatılan karton kutuyu aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İtiraf Et Stark
Fiksi PenggemarSteve Rogers bir gecede karar vermişti her şeye. Çantalarını toplamış yeniden Brooklyn'e dönmüştü. Onu korkutan her şeyi ardında bırakmaya çalışmıştı. Aradan geçen üç koca yıla rağmen o tek geceyi hala unutamamıştı. Belki de onu korkutan şeyleri değ...