11.Bölüm-Final

2K 144 51
                                    

Natasha Romanoff sabah gözlerini açtığı ilk andan beri ne yapması gerektiğini biliyordu. Sessizce yatağından çıktı ve horlayan sevgilisine bir bakış attı. Adamın uzun perçemleri o nefes alırken burnuna yapışıyor verdiği sesli nefesle de havalanıyordu. Kadın bunu sevimli buldu ama adamı uyandırmamak adına parmak uçlarında kıyafetlerini alarak banyoya yürüdü. Hızla dün geceki elbisesini üstüne geçirdi. Akşamdan kalma kıyafetlerden nefret ediyordu ama Bucky'nin kıyafetleriyle bir evsize benziyordu. Taksiciler evsizleri arabalarına almıyorlardı. Siyah elbisesini giydikten sonra hızla yüzünü yıkadı ve yine parmak uçlarında banyodan çıkıp çıkış kapısına yürüdü. Kapıyı açmadan önce yüzüstü uyuyakalmış sarışına bir bakış attı. Adamın yüzü uykuda bile kasılmıştı. Kadın bu sorunu halledeceğine dair kendine söz vererek evden çıktı. Asansöre bindiğinde topuklu ayakkabılarını ayağına geçirdi. 

Binadan çıkığında en yakın taksi durağına ilerledi. Boş taksilerden birine kendini attığında evinin adresini mırıldanarak telefonunu eline aldı. Ezbere bildiği numarayı hızla tuşladı. İkinci çalışta telefon açıldı. "Ne var?" telefonun diğer ucundan gelen boğuk ve huysuz sese gözlerini devirdi kadın. 

"Sana da günaydın Tony." adamın başını yastığa gömdüğüne dair sesleri duyduğunda gözünü devirdi. "Otelde misin?" adamın homurdanarak evet dediğini duydu. "Tamam evime uğrayıp geleceğim. Bir saati falan bulur. Toparlan Stark." sesi sona doğru emreder bir tonda çıkmıştı ama umursamadan telefonu kapattı. Yirmi dakikanın sonunda taksi evinin önünde durduğunda parayı ödeyip apartmana girdi. Merdivenleri hızla çıkıp kendini evine attı. Basit bir duş aldıktan sonra odasına girdi. Düğün için aldığı şarap rengi elbise yerine kot pantolonunu ve gri tişörtünü giydi. Saçlarını hızla kuruttu ve makyaj yapmadan beyaz spor ayakkabılarını ayağına geçirdi. Bugün düğün falan olmayacaktı. Bu yüzden süslenmesine de gerek yoktu. 

Arabasının anahtarlarını ve telefonunu alarak aynı hızla evden çıkıp kırmızı minik arabasına bindi. Otele doğru müzik dolu bir yolculuktan sonra arabasını park etti ve arkadaşını arayarak otele girdi. "513 numaralı oda başımın belası." kadın cevap vermeden telefonu kapatıp cebine tıktı. Geniş lobiyi hızlı adımlarla geçti ve zemin kattaki asansöre kendini attı. Beşinci kata geldiğinde yüzünü astı. Odayı bulduğunda derin bir nefes aldı ve sahneye çıkacak bir oyuncu gibi rolünü aklından geçirdi. 

Yüzüne sert bir ifade yerleştirerek kapıyı itip ayaklarını yere çarparak içeri girdi. "Antony Edward Stark!" sesi odanın içinde yankılanırken kahvesini yudumlayan adam son derece sakindi. "Günaydın Nat." dedi fincanı önündeki masaya bırakarak. Ellerini şakaklarına yerleştirip ovuştururken kadına bakmıyordu.

"Bu siniri neye borçluyuz? Barnes yine salaklık mı yaptı?" Kadın şakaklarını ovan adama yaklaşırken konuştu. "Kes sesini. Tüm sinirim sana." adam boş gözlerle kadına baktı ve anlamak birkaç saniyesini aldı. "Nat..." diyebildi kısık sesle.

"Bana hiç Nat'leme! Aptal mısın sen be adam?" esmer adam kadından birkaç adım uzaklaştı. "Babana sen söylemezsen ben söylerim." esmer adamın gözleri büyürken konuştu. 

"Saçmalama! Ona hiçbir şey söylemeyeceksin." kadın gözlerini devirdi. "Steve'i kaybedeceksin o zaman." esmer adam hızla gözlerini kadına çevirdi. Nat o gözlerdeki korkuyu gördü. Memnun bir ifadeyle kollarını önünde bağladı. "Babana olan korkun Steve'e karşı olan hislerinden güçlü mü?" esmer adam derin bir nefes aldı ve kadına arkasını dönerek pencereye yürüdü. Arkadaşına bakacak yüzü yoktu. 

"Hayır." diyebildi fısıltı gibi bir sesle. "Ama yapamam işte." omzunu silkti. "Babam için zaten yeterince hayal kırıklığıyım. Bunu söyleyemem." kadın arkadaşına doğru yürüdü ve elini omzuna yerleştirdi. "Tony, söylemek zorundasın... Şu anki korkun hayatının bundan sonrasını da etkileyecek... Herkese yalan söylersin bana söyleyemezsin." Adam sertçe yutkundu.

İtiraf Et StarkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin