Öncelikle belirtmeliyim ki bu bölüm, bir tek Asre ve Araz değil, grubun diğer üyelerini de konu alıyor. Bunun nedeni ise, ikili ilişkiyi şu zamana kadar çok göz önünde bulundurmamdı. Asre ve Araz ikilisinin biraz soluklanmasını istiyorum. Ağırdan almalarını belki de.Keyifli okumalar!
••••
"Keşke...babam olmasaydın Taner Saral. Senden nefret ediyorum."
Devasa bir şaşkınlık, tüm bedenimi mengene altına almış, cümleleri beynimde tartmamı istercesine bana bakıyordu.
Araz Saral, babasından nefret ediyordu.
Buna bir bakıma benim sebep olduğumu bilmem, içimde bir şeylerin kopmasına neden oldu. Nefretini körüklemiştim belkide, ateşine bir odun daha atarak.
Yinede, ilk defa bu kadar savunmasız bir ses tonuyla karşı karşıya kalmıştım ve, bu beni derinden etkilemişti.
Böyle bir şey hesaplarımda yoktu. Kazancımın zaferiyle arkadaşlarımla kutlama yapacaktık ve ben gururla onun yüzüne bakabilecektim. Fakat beklediğim gibi olmamıştı. Şuan kapının önünde durup, onun için üzülüyordum.
Hiçbir şey istediğim gibi gitmiyordu ve ben artık isyan bayrağımı çekmek üzereydim.
Ne yapacağımı bilmiyordum. Bir şey yapmalı mıydım, onu da bilmiyordum. Çünkü o benim canımı acıtırken tek bir saniye düşünmezken, her seferinde onu düşünen ve yıpranan ben oluyordum.
Kazansam da kaybetsemde yeniliyordum.
Salon hızla boşalırken, etrafta kimseyi görememek bir nebze olsun rahatlatmıştı. Araz'ı bu şekilde birinin görmesini istemezdim, onun aksine. Zira ben böyle bir durumda olsaydım, bu kozu bana karşı kullanacağına adım gibi emindim. Yinede onun gibi olamıyordum. Vicdanım bu kadarına el vermiyordu.
Düşünceler arasından beni çekip çıkaran karşımdaki beyaz kapının aniden açılması oldu.
Bu ani hareketi beklemiyordum. Yerimde birkaç adım geri gitmeme sebep oldu ve bakışlarım aniden kapıya çevrildi.
Araz...kızgın bir boğa gibi karşımda dururken, ondan korkmamak elde değildi. Yüzü kıpkırmızıydı ve alnında atan damar buradan bile belli oluyordu. Gözlerindeki nefret ise...insanı kendinden uzaklaştırabilecek kadar somutlaşmış duruyordu.
Gözleri benimkileri bulduğunda, ifadesizliğiyle bir an kalakaldım. Oysaki nefretini görmeye kendimi çoktan hazırlamıştım.
Sanırım çözmüştüm. Araz Saral, bana hiçbir duygusunu belli etmiyordu. Ne sevincini ne üzüntüsünü görmemi istemiyordu. Bunun sebebi ise çok açıktı; zaaflarını bilmemi, onu tanımamı istemiyordu.
Bakışlarımı gözlerinden zar zor çekerek eline düşürdüm. Kanıyordu. Gözlerim şokla irileştiğinde tekrar bakışlarımı Araz'a çıkardım ve anlamsızca suratına baktım.
Babasına vurmamıştı değil mi?
"Araz..." dedim, mırıldanarak. Fakat devamını getiremedim. Ne söylemeliydim bilmiyordum.
Araz'ın arkasında başka bir beden görmemle Taner Amca'ya baktım. Suratında kısa bir gezintiye çıktıktan sonra rahatlamışçasına derin bir nefes aldım. Vurmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OKULUN DÜŞMAN ÇETELERİ #wattys2017
Teen FictionOKULUN DÜŞMAN ÇETELERİ ; Nefretin İntiharı 'Nefret bile kendi benliğini kaybedip aşkla olan imtihanındaki o ince çizgiyi aştı' 'Nefretin beklenilmeyen intiharı gerçekleşti' •••• Bir tarafta birbirlerine sımsıkı bağlanmış 6 dost; Asre, Miray, Ecrin...