ODÇ|Bölüm•15

8.3K 383 65
                                    


Nickelback-Lullaby

••••

Hastaneye girdiğimde rahatsızca etrafıma bakındım. Hastanelerde tedirgin oluyordum. Her odanın farklı bir hikayesi vardı. Kimileri umutla buradan çıkmayı beklerken kimileri ölümünün ne zaman geleceğini düşünüyordu. Ve hayat, acımasızdı. Masum insanlar ölürken, kötülerini yaşatacak kadar acımasız.

••••

İnsan hayatta binbir türlü zorluk çekebilirdi. Kimileri kendisiyle sınanırken kimileri ise en yakınlarıyla sınanıyordu. Ve ben, hayatım boyunca hep en sevdiklerimle sınanmıştım, şuanda olduğu gibi. Hayatta hiçbir zaman kendim için çabalamamıştım, kendimi önemsememiştim. Önceliğim hep en yakınlarım, en sevdiklerim, değer verdiklerim olmuştu. Zayıf yönümdü onlar benim, zaaflarımdı. Ve beni sevmeyen insanlar, hep bu zaaflarımdan yararlanırlardı. Doğruyu söylemek gerekirse de başarırlardı.

Dışarıdaki soğuğu hissederek derin bir nefes aldım. Güneş yeni yeni doğarken etraf çok daha güzel gözüküyordu. Boş bulduğum bir banka oturdum ve kafamdaki onlarca düşünceyi boşluktan aşağıya bıraktım. Ecrin hala ameliyattaydı. Yaklaşık 4 saat olmuştu, ara ara doktorlar dışarı çıkıp koşuştursalar da daha kimse net bir cevap vermemişti bize. İçimizi rahatlatmamış veya geri getiremeyeceğimiz kayıpları dile getirmemişti.

Soğuk tüm vücuduma özenle ilmek ilmek işlenmişti. Üzerimdeki monta sıkı sıkı sarılarak az da olsa soğuğu indirgemeye çalıştım. Uykum vardı fakat bundan da önemlisi yorgundum, yorgunduk. Sabah olmuştu ve biz hala uyuyamamıştık. Kimseninde uyumaya niyeti yoktu zaten.

Gözlerim kapanmak için kendini zorluyordu, lakin izin vermiyordum. Kardeşim dediğim insan içeride, ameliyat masasında öylece yatarken, benim burada uyumam ona yapılan bir haksızlık olurdu.

Ne kadar orada oturdum bilmiyordum fakat güneş tüm vücudumu esir almış, yakıyordu. Hava soğuktu; güneş ise soğuk havaya rağmen ısıtıyordu vücudumu. Ağır adımlarla ayağa kalkarak hastaneye doğru ilerledim. Ameliyat katına geldiğimde bizimkilerin perişan halde olduklarını görmek, daha da parçaladı içimi. Yorgun oldukları her hallerinden belliydi. Çok ses çıkarmamaya özen göstererek Miray'ın yanına yanaştım.

"Bebeğim uyu istersen biraz?"

Benim olduğumu yeni farketmiş gibi birden irkildi.

"Ah, kusura bakma, geldiğini farketmemişim."

"Sorun değil canım."

Başını onaylar anlamda sallayarak tekrar gözlerini bir noktaya sabitledi.

"Sen de uyu-"

Ameliyat kapısının açılmasıyla Miray'ın sözü yarıda kalmış, herkes bakışlarını oraya çevirmişti. Hızla yerimizden kalkarak koşuşturduk. Yanına vardığımızda doktorun da ne kadar yorgun olduğu çökmüş gözaltlarından açıkça belli oluyordu.

"Ne oldu?"

"Nasıl geçti?"

"Ecrin, o iyi mi?"

"Doktor bir şey söylesene."

Hepimiz bir yandan konuşuyorduk. Ve hepimizin lafları birbirine karışıyordu.

"Gençler herkes konuştuğu sürece kime cevap vereceğimi şaşırıyorum, biraz sakin, lütfen."

Bu seferde hepimiz susmuştuk. O sırada şuana kadar doğru düzgün sesi bile çıkmayan Buğra konuştu.

OKULUN DÜŞMAN ÇETELERİ #wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin