ODÇ|Bölüm•2

15.9K 655 99
                                    

İlk bölüm kısa olduğundan dolayı 2.bölümü erken yayınlamak istedim. İnşallah beğenirsiniz :)
Bölüm şarkısı; Imagıne Dragons-Radioactive
Medya; Araz

••••

Dün geceye kadar uyumamamızdan dolayı sabah uyanmakta zorlanmıştık.

Bugün forma giyecektik. Miray'ın formaları yanında olmadığı için erkenden evine gitmişti. Formalarımı üstüme geçirip aynanın karşısına geçtim. Aslında formalarımı seviyordum, renkleri güzel ve uyumluydu. Gri etek ve beyaz lakos. Hava çok sıcak olmasına rağmen hırka giymiştim çünkü bizimkiler kolumu görürse tozu dumana katarlardı. Altıma diz altı çoraplarımı ve ayakkabılarımı geçirip çantamı da sırtıma taktığım gibi aşağı indim.

Nihayet okula varabildiğimde köşede bizi bekleyen Berkan'ı görmüştüm. Arkası dönüktü, bu tarafa dönmemesini umarak sinsice yaklaştım. Biraz mesafe bıraktıktan sonra koşarak arkasından sımsıkı sarıldım ona. Böyle bir şey beklemediğinden olsa gerek birkaç adım öne sendeledi.

Kaşları çatık bir şekilde bana doğru baktığında beni görmesiyle gülümsedi. Önüne geçtiğimde saçlarımı karıştırarak "Korkuttun, ufaklık." dedi. Bende yalandan kızarak "Ben ufak değilim, sen çok uzunsun." diyerek sitem ettim.

Güldü, bu gülüşü seviyordum.
Dayanamayarak bende gülüşüne eşlik ettim.

Bizimkileri çok seviyordum, onlar hayatımın bir parçasıydı. Bu değiştirilemez bir gerçekti fakat Berkan hepsinden çok farklıydı. Bende ki yeri ayrıydı onun. Herşeyimi, bütün sorunlarımı bilir benden önce çözüm üretmek için çaba harcardı. Fazlasıyla yardımsever ve iyimserdi. Tüm grubu korurdu, kızları özellikle korurdu.

Herkes geldiğinde okulun içine doğru yol aldık. Sınıfın olduğu kata vardığımızda karşımızda Arazlar'ı görmemle duraksamam bir oldu. Miray fısıltıyla "Belli etme, anlayacaklar." dediğinde başımla onaylamakla yetinmiştim. Tam yanından geçmek için hazırlanmışken Araz tam önümde durdu. "A Asre bu sıcakta ne hırkası böyle." Dalga geçerek söylediği bariz ortadaydı. "Sanane!" diye hırlamıştım resmen. Ani çıkışıma bizim grubun şaşırdığını görmem uzun sürmemişti.

"Yoksa dün olanlardan biricik arkadaşlarına bahsetmedin mi?"

Hani derler ya bardağı taşıran o son damla eklendiğinde artık yapacaklarını kontrol edemezsin. Benimki de aynen öyle olmuştu. Ne ara attığımı hatırlamadığım o tokat Araz'ın yüzünde patlamıştı. Araz üzerime yürümeye başladığında Batuhan hemen aramıza geçmişti. Berkan beni hemen yanına çekti. "Asre dün n'oldu?"

Sorgu dolu bakışları gözlerimi delercesine bakıyordu. Hiçbir şey diyemeden sadece gözlerine bakmakla yetiniyordum. Şuanlık tek çıkış yolu olarak kaçmayı görüyordum. Yaptığım ne kadar doğruydu bilmiyorum ama arkamı dönüp çıktığım merdivenleri koşarak inmiştim.

Bahçenin çıkış kapısına vardığımda hiç beklemeden koşmaya devam ettim. Çok uzunca bir süre hiç ama hiç durmadım. Etrafıma baktığımda her ilerlediğim sokakta insan sayısının azaldığını görmem her ne kadar endişelenmeme sebep olsa da bir süre daha koşmaya devam ettim. Gerçekten fazlasıyla uzaklaşmıştım ve çok yorulmuştum. Artık durmam kanısına vardığımda hemen bir köşeye sindim. Derin ve kısa soluklar almaya ardı ardına devam ederken telefonlarım hiç susmuyordu.

Ne kadar orada durmuştum bilmiyorum fakat saatin ilerlediğini farkındaydım. Telefonuma uzanıp saate baktığımda 15.36 olduğunu gördüm. Tonlarca arama ve mesaj görmek pişmanlık duygusunun içimde daha da körüklenmesine neden olmuştu. Hala yerimde otururken yan taraftan köpek seslerini duymamla başımı oraya çevirmem bir oldu. Tam olarak sayamadığım fakat çok fazla olduğunu gördüğüm saldırgan köpekler bu tarafa doğru büyük bir hızla geliyorlardı. Hayvanları severdim, özellikle de köpekleri fakat bunlar insanı yiyecek cinsten duruyorlardı.

OKULUN DÜŞMAN ÇETELERİ #wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin