Zoraki evlilikle başlayan tutkulu bir aşk...
Birbirlerini hiç tanımıyorlar. Ailelerinin zoru ile evleniyorlar. Onları araya getiren bir hastalık. Bu hastalık yüzünden oluşan bir bebek. Bebek onları birbirine sırılsıklam aşık edecek. Ve... Acı bir o...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Her kızın hayalidir sevdiği adamla evlenip kendini ona adamak. Ama benim durumumda olan kızlar?
Görücü usulü evlenen kızlar, ailesinin kalbini kırmamak için hayatını mahfeden kızlar? Benimde hayalim vardı; sevdiğim adamla evlenip, onun çocuklarını doğurmak. Adı üstünde Hayal.
Bugün beni istemeye geleceklerdi. Evde büyük bir hazırlık yapıyorlardı ve bende oturmuş onları izliyordum. Annem bütün akrabaları çağırmıştı temizlik, yemek derken karınca gibi çalışıyorlardı. Ablam elinde tuttuğu beyaz elbiseyle karşımda dikildi. Yüzünde gülümseme eksik olmuyordu.
"Zeynep kalk hadi üstünü giyin." dedi elindeki elbiseyi kucağıma koyarken. Oturduğum yerden kalktım ve odama gittim. Elbiseyi giydiğimde esmer tenime yakıştığını fark ettim. Göbeği açıktı ama bel kısmından aşağıya doğru beyaz dantel iniyordu ve o açıklığı biraz olsun kapatıyordu.
Bizimkilerin yanına gittiğimde 'maşallah' demeyi eksik etmiyorlardı. Akşam olduğunda akrabalarımız gitmişti ve bizde misafirlerimizi beklemeye başladık. Çok zaman geçmeden zil çaldığın kapıyı açtım. İçeri ilk Selim amca ardında karısı Ela teyze girdi. En son giren kişi uzun boylu benim gibi esmer müstakbel kocam girdi. Üstündeki lacivert takım elbiseyle tabiri caizse jilet gibi olmuştu. Bana çiçek ve çikolatayı verip içeri girdi. Yüzüme bile bakmamıştı. Ablama çikolata ve çiçeği verip arkalarından salona gittim. İçeri geçtiklerinde Selim amca ve Ela teyzenin ellerini öptüm ve ablamın bana getirdiği sandalyeye oturdum. "Zeynep kızım sen ne kadar güzelleşmişsin maşallah." "Teşekkürler Ela teyze." dedim. Gözüm bir anlık ona gittiğinde bana baktığını fark ettim. O bana bakmayı kesmeyince ben gözlerimi kaçırdım.
"Sizin oğlanda pek yakışıklı olmuş. En son gördüğümde liseyi daha yeni bitirmişti." dedi babam. "Tabii Sami şirketin başına geçti, ama bir türlü evlenemedi. Bizim torun sevmeye hakkımız yokmu yani?" "Doğru diyorsun Selim bizim büyük kız işi yüzünden bana bir torun veremedi, bari bunlar bize verirler inşallah." dedi babam. Yanaklarımın al al olmuştu kesin. Aklıma ilk gece geldiğinde kalbim hızlanmaya başladı. Gözlerimin dolduğunu hissettiğimde salondan çıkıp banyoya gittim. Evlenmeyi istemiyordum ki, neden zorluyorlardı. Kapı çalınca göz yaşlarımı silip kapıyı açtım. Ablam kapıda bana tedirgin bir şekilde bakınca göz yaşlarım yine akmaya başlamıştı. Bana sarılıp sırtımı sıvazlamaya başladı. "Zeynep ağlama kuzum." "Nasıl ağlamayayım abla, sevmediğim adamla evleniyorum." Sitem dolun sesim yüksek çıkmıştı ve salondakiler de duyuş konuşmayı bırakmışlardı. Annem yanımıza gelip ne olduğunu sordu. Ablam bir şeyler deyip geçiştirdi ve beni mutfağa doğru çekerek götürdü. Ablam kahveleri yapıp elime tutuşturdu. Onun kahvesini ablam tuzlu yapmam için yalvarsa da tuzsuz yapmıştım. Kahveler ile salona girdiğimde gözler beni buldu. Kahveleri dağıtıp en son damadın kahvesine geldiğinde ilk kahveye sonra bana baktı kahveyi alınca şaşırmama sebep olan bir şey yaptı.
"Teşekkür ederim." dedi. Ben inanmayarak ona bakarken orada dikildiğimi fark ettim. Kendime geldiğimde hızla salondan çıktım. Ben mutfakta otururken ablam yanıma geldi. "Gel hadi Selim amca söze girdi." dedi heyecanla. Benden daha heyecanlı olduğu kesindi. Salon kapısının pervazında durup içeriyi izlemeye başladım.
"Allahın Emri Peygamberin kavli ile kızınız Zeynep'i oğlumuz Buğra'ya istiyoruz." dedi Selim amca. Kalp atışlarım duyulacak seviyeye gelmişti. "Sizden daha iyisini bulamayız." dedi ve beni verdi. Sıra sıra herkesin elini öptükten sonra yüzüklerimiz takıldı. Söz çikolatalarını da dağıttıktan sonra tatlılar eşliğinde sohbete koyuldular. "Sami biz bu işi uzatmayalım diyorum sen ne dersin?" "Bence de Selim." "Bizim oğlan düğün istemedi ama ikna ettik. Nişanı Önümüzdeki salı günü, haftaya da düğünü yaparız allah nasip ederse."
Açıkça söylemek gerekirse bende düğün istemiyordum. Saten o da istemiyormuş. "Ben düğün istemiyorum." ortama gülle gibi düşen cümlem gözlerin bana dönmesini neden olmuştu. "Neden kızım?" dedi Ela teyze. "Ben sevdiğim adamla evlenmeyeceksem düğün yapmamın bir manası yok!" Bakışlarım Buğraya kaydığında kaşlarının çatıldığını gördüm. Bakışlarımı kaçırıp kucağımdaki ellerime sabitledim.
"Tamam... O zaman güzel bir nikah yaparız."
Onlar konuşurken ben de onları dikkatle dinleyen Buğraya bakıyordum. Yanakları içine çöküktü. Düzgün kaşları ve uzun kirpikleri vardı. Alt dudağı üst dudağına göre daha büyüktü. Ve sivri bir burnu vardı. Yüz hatları gerçekten muazzamdı. Ayağa kalktığını görünce salondaki ki kişilere baktım. Hepsinin ayağa kalktığını görünce bende kalktım. Ela teyze yanıma gelip ellerimi tuttu.
"Yarın Buğra seni alır alışveriş merkezine getirir. Yarın görüşürüz kızım." dedi. Ben sadece gülümsemek ile yetindim. Onlar gidince üstümü değiştirip yatağa yattım. Yarın uzun bir gün olacağa benziyordu.