Bölüm 16

1.1K 44 13
                                    

LPat pat pat. Mısırlar patlarken bende başında durmuş onları izliyordum. Buğra mutfağa girdiğinde ona baktım. "Yarım saattir olmadı mı şu mısır?" diye hayıflanmaya başladı.

"Az bekle altta kalanlarda patlasın." dedim. Buğra yanımdan geçip dolaptan kola çıkardı. Bende iki tane bardak alıp yanına koydum. Buğra bir bardağı yerine geri koyduğunda "Sen içmeyecek misin?" diye sordum. "Hayır, içeceğim. Ama sen içmeyeceksin." Kaşlarımı çatıp koluna vurdum. Dolabı gene açtı ve şişedeki portakal suyunu alıp bana doğru salladı. "Bu senin." Kola şişesini ve portakal suyunu alıp kapıya doğru ilerledi. "Çabuk ol." dedi mutfaktan çıkarken.

Ayağımı yere vurup "Uyuz." diye tısladım. Hamileyim biliyorum ama şu aralar eskiden canımın çekmediği şeyleri şu an çok istiyorum. Mısırı kaselere doldurup içeriye gittim. Buğra diziyi başlatmıştı bile. Yanına oturup mısır kasesini kucanığına koydum. Kolunu omzuma atıp sırtımı göğsüne yasladı. Dizi ilk başlarda güzel gelsede adamın hastaneden çıkıp çimenlikteki belden aşağısı olmayan zombiyi gördüğümde midem bulanmıştı. O adamın yerinde ben olsaydım kafasına tekme atıp çığlık çığlığa kaçardım. Öyle bir virüs oluşurmuydu ki?

Buğraya dönüp "Bu virüs gerçekten olur mu sence?" diye sordum. Gözlerini televizyondan ayırmadan "Tabi ki." dedi.

"Ciddimisin sen? Ya eğer zombi olursak, sen zombi olursan ben normal kalırsam, seni öldürmek zorunda kalırsam, bebeğim nasıl yaşıyacak, ya zombi olup onu yersem?!" Aklımdan bir sürü dehşet olay geçerken Buğra kahkaha atmaya başladı. Kolunu cimcikleyip "Komik olan ne?! Ben burada olabilecek şeyleri söylüyorum." Buğra gülmeyi kesip elini yanağıma koydu. "Bebeğim sakin ol. Virüs yapılabilir evet ama sen bunları kafana takıp neden stres yapıyorsun ki?" Elini yanağımdan çekmeden alınımı öpüp kafamı omzuna koydu. Doğru söylüyordu. Boşa stres yapıp gerilmeye gerek yoktu.

Dizinin birinci sezonunu bitirmiştik. Buğra ikinci sezona geçmek istedi ama saat geç olmuştu. Ve gözlerimde kapanmaya başlamıştı. Buğra yanımdan kalkınca başım geri düşmüştü. Kafamı mindere yaslayıp gözlerimi kapattım. Televizyondan ses kesilmişti ardından çıtırdamalar geldi ve sessizlik oluştu.

"Zeynep." diye fısıldadı Buğra. Ama o kadar halsizdim ki gözlerimi açamıyordum. Sırtımdan ve bacaklarımın altından geçen kollarla havaya kaldırıldım. Kollarımı görmesem de Buğranın boynuna dolayıp kafamı da girintiye koydum. Bedenim yumuşak yatakla buluştuğunda kollarımı istemesem de Buğradan ayırdım. Üzerime örtülen yorgana sarılıp kendimi derin bir uykuya attım.

***

"Bence kafasından aşağı soğuk su dökelim."

"Sonrada şok geçirsin dimi Buse. Bence burnuna parmak atalım." Kıkırdamalar ve konuşmalar kulağımı doldururken gözlerimi araladım. Başımda birbiri ile konuşan kızları gördüğümde gözlerim açtım. Uyandığımı fark etmemişlerdi ve hala dehşet bir şekilde uyandırma planları yapıyorlardı. "Günaydın." dediğimde yatağın köşesinde oturan Buse çığlık atıp yere düştü. Ecrin ve Emine kahkahalar ile gülerken bende onlara katıldım. Panikle odaya dalan Buğrayı görünce hepimiz sustuk. Buğra bir bana baktı birde yerde oturan Buseye. "O gürültü nereden geldi?" diye sordu.

Ecrin gülerek "Buse tencereyi yamulttu da." dediğinde yerde acınacak durumda olan Buse bile gülmeye başlamıştı. Buğra gülümseyip "Benim bebeğime bir şey olmasında." dediğinde vücudumdaki tüm kan yanaklarıma pompalandı. Kızlar kısık gözlerle bana bakıp gülümsemeye başladılar. Yerdeki Buse kalkıp sitemle "Aşk olsun enişte ya. Kırdın beni." dedi ve yatağa oturdu. Buğra gülümsedi ve bana dönüp "Ustalar birazdan odayı bitirir. Sende kalk ve kahvaltını yap." dedi ve odadan çıkı.

Aşk tohumlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin