5. Bölüm

237 19 11
                                    

Yorganın altında gözlerini kırpmadan ayakucundaki yaratığa bakıyordu. Bir sonraki hamlesini kaçırmamak için nefes alışverişlerini yavaşlatmıştı, ancak titreyen gözbebeklerine hâkim olamıyordu. Kocaman açık ağzından normal bir insanın dişlerine göre üç kat daha büyük dişlerinin bile engelleyemediği salyalar yatağına damlıyordu. Yaratığın da ona gözlerini kırpmadan baktığını biliyordu. Şimdi bu artık ilk gözlerini kaçıran kişinin yenilgiyi kabul edeceği bir savaşa dönmüştü.  Sonuçta doğumundan beri kâbuslarının ana karakteriydi. Birçok gece kâbusunda yaratığın onu kovalamasıyla uyanmıştı. Doğduğundan beri onu gördüğü için iyi tanıyordu; her hareketinin anlamını, zayıf ve güçlü noktalarını adı gibi biliyordu. Ancak kâbuslarında buluştuğu bu yaratığı hiçbir zaman gerçek hayatta da göreceğini düşünmezdi. Hem de yatak odasında…

Yanında yatan eşine baktı. Hayatta ona en yakın olan insana… Her gün yatağına giren bu kadın ona ne kadar yakındı? Daha 9 yıllık kocasının 38 yıldır gördüğü kâbusundan bihaber bir kadın ne kadar yakınsa, o da o kadar yakındı işte. Bunları düşünürken ayakucundaki yaratığa odaklandı tekrardan. Aslında… Aslında değil, gerçek şu ki bu yaratıktan başka kimse ona daha yakın değildi. Evet. Gerçek buydu. Onu tanıyordu. Neden kovaladığını ve kendisinin de niçin kaçtığını daha bilmese de… En yakını tam karşısındaki yaratıktan başkası değildi.

Bu bakışan gözlerin savaşı daha ne kadar sürecek diye düşünürken, irkildi birden. Daha önce hiç görmediği bir şey oldu. Hatta tahmin bile edemeyeceği. Bu yaratık… gerçekten yaratık mıydı…?

“Ağlıyor musun?” diye sorarken ilk defa bu ifadesiyle karşılaşıyordu. Yüzündeki ifade aslında değişmemiş gibiydi; gözlerinden akan birkaç damla yaş dışında. Ama o, karşısındaki yaratığı iyi tanıyordu. Ve aslında bu ifade, diğerlerinden çok farklıydı. Yavaşça yorganı kaldırıp yataktan çıktı. Sessiz ama gayet yavaş adımlarla ona yaklaşırken, yaratığın gözleri daha çok doldu ve düşen omuzlarıyla birlikte artık ona yaratık demek haksızlık olurdu.

Artık kaçan kovalayan kişiye yaklaşıyordu. Korkudan eser kalmayan kalbinde bambaşka bir duygu vardı. Gerçek ve hiç olmadığı kadar yakın bir duygu. Sanırım yaratığın insana dönüşme zamanı gelmişti. Ama dönüşen aslında yaratık değil, onun düşünceleriydi. Kabus zannediyordu ömrü boyunca gördüklerini, aslında hepsi tatlı bir rüyadan başka bir şey değildi. Birçok gece rüyasında buluştuğu kişi, onun en yakınıydı. Onu en iyi tanıyan bir dostuydu. Sadece o farkında değildi. Ve şimdi bu ömrü boyunca onun peşinde koşan dost; gitmeye hazırlanıyordu, elveda demek için rüyalarından çıkıp gerçek hayata gelmişti.

Bu korkulu kâbusların kıymeti uyanınca değil yok olunca anlaşılıyormuş meğer… Yine de hüzün dolu bir elveda havası bırakmak istemeyen adam, dudaklarıyla tebessüm etmeye çalışarak elini karşısındaki yaratığın omzuna koydu; ancak gözlerindeki acıyı gizleyemedi ve:

“Seni özleyeceğim.” dedi.

Yan yana ilerlerken aklındaki sorulara cevap bulmaya çalışıyordu, ama nafile. Hem hiç de sırası değildi. Uzun süren sessizlikten sonra bir şey söylemesi gerektiğini düşündü. Düşündü ama aklındakileri daha kafasından atamadığı için bir şey de diyemiyordu. Yanındaki çocuğa baktı. “Aşk mı?” diye düşündü yeniden.

Korunun içinden geçerken her zaman yürüyüşten sonra dinlenmek için geldiği ağacın yanına yaklaştıklarını fark etti. “İşte şu ilerdeki açıklığa serelim örtüyü.” Derken ortası boş ama etrafı ağaçlarla kaplı geniş alanı gösteriyordu. Örtüyü serdiklerinde önce Chikara oturdu ve sepetin içindekileri çıkarmaya başladı. Çocuğun hala ayakta dikildiğini fark ettiği zamansa, “Gelsene.  Geç oldu biliyorum ama akşam için bir şeyler hazırlamıştım ve ben çok açım.” dedi. Çocuk yavaşça yaklaştı ve oturdu. Ne yapacağını bilmiyordu sadece onu izlemeye devam ediyordu. Plastik bardaklara termostaki çayı koyarken birini ona uzattı ve ardından önceden hazırlamış olduğu soğuk sandviçleri çıkardı. Hazırladığı şeylerin gayet basit olduğunu biliyordu ama özenle hazırlaması bile onun için bir ilkti. İlk lokmasını ağzına atan çocuğu gözünü kırpmadan izliyordu.

Gözlerime Bak!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin