.
"Her hikâye böyle mi biter?" dedi masum gözlerini yanında oturan adamınkilere dikerek. İlk defa onun gözlerinin içine bakıyordu ama tek bakışta onlarda gizlenen cevabı anlıyordu. Yine de emin olmak istiyordu. Emin olmak ve bir umut olduğunu öğrenmek istiyordu. İşte bu yüzden ilk defa korkmadan gözlerini dikmişti başkasınınkine. Yine de cevap alamayınca, kendisi devam etti.
"Hayır. Böyle bitmez. Eğer tüm hikâyeler böyle bitseydi; her yazar, kahramanı için bir ağıt yakar ve onunla birlikte kalbinde bir mezara yer verirdi. Hayır. İnanmıyorum. Her hikâye böyle bitemezdi. İnsanlar kendi ölümlerini görmeyi bu kadar istekli olamazlar. Hele de böylesine hayatlarını ortaya koyan insanlar."
Minik çocuğun yanında oturan adam, ondaki bu hayat arzusuyla biraz olsun rahatladı. 'Demek bu çocuk her şeyden önce gerçekten bir çocuk' diye düşündü. 'Hayatı seven, ona sımsıkı tutunan o bildiğimiz çocuklardan...' Yine de neden böyle umutsuz ve içli bakışlarla dolduğunu bilmek istiyordu. Fırsatın kaçmasına izin vermeden, cüretkâr ama bir o kadar da tedirgin bir şekilde yöneltti sorusunu:
" Peki, sen niye bu kadar ölüsün?"
Seni ben koruyacağım. Başkası değil, ben.
Aklından geçenlerle boğuşurken Ririchi'nin sesiyle yankılandı zihni. Yüzünü ona doğru çevirdiğinde kendisine soran bakışlarla baktığını anladı.
C: Pardon, dalmışım. Ne demiştin?
R: Ne düşünüyorsun diye sormuştum.
C: Hiç. Sadece kafamdaki çığlıkları duymaya çalışıyorum. Ama şu anda hepsi boğuk geliyor.
R: Bak. Bunları sana anlatmak niyetinde değildim aslında. Ama bunu benden Shimano istedi. Neden diye sorduğumda kendisinin konuşamadığı için anlatamayacağını öne sürdü. Tabii ki, bunun bir mazeret olduğu çok açık. Yine de üstüne gitmedim. Açıkçası biraz da işime geldi çünkü bir an önce seninle tanışmak istiyordum. Yine de bunları anlatmamı neden istediğini bana sorarsan, bence seni korkutmak istiyordu. Korkup kaçmanı bekliyor. Eğer böyle bir durum söz konusuysa, bunu hemen yap ve bu yıkımın etkisini onun için daha fazla arttırma! Sen; onun için, aynaya baktığında gördüğün yansımandan daha fazlasını ifade ediyorsun. Ve bu, beni olduğu kadar onu da korkutuyor. Bence bunu bilmeni istiyor, umarım anlamışsındır.
Bunu söylerken Ririchi'nin ses tonundaki değişimi fark edip ona baktı. Ve ateş saçan gözlerini gördükten sonra korkması gerektiğini düşündü. Hatta belki de sesli bir şekilde yutkunması gerekiyordu. Ama yapmadı. Durdu. Tüm bedeniyle ona döndü ve:
C. Yarın ne olacağını bilmiyorum. Gece yastığa başımı koyup sabah uyandığımda ne düşünürüm bilmiyorum. 5 dakika sonra hala yanında ona doğru yürüyüp yürüyemeyeceğimizi bilmiyorum. Ama... Ona zarar vermek istemiyorum.
Ve bunu asla yapmayacağım.
-Eve vardığında, Akşam 9-
Üstündekileri çıkarmadan yatağına attı kendini. Bir gün içinde yaşadığı onca şey ağır gelmişti belki de. Ellerini başının arkasına koyarken gözlerini kapattı yavaşça. Şimdi karanlıktan başka bir şey görmüyordu. Kapkaranlıktı her yer. Peki, bu karanlık görünen miydi yoksa göremediğimizden mi karanlıktı? Duymak istemediğimizde mi sağır olurduk yoksa duyamadığımızda mı? Duygular harekete geçtiğinde mi konuşmak, bağırmak, çığlık atıp haykırmak isterdik yoksa yapabildiğimiz için mi? Şu anda aklından geçenler bunlar mıydı? Yoksa yine Shimano’yu mu düşünüyordu?
Gözlerini açtığında sabah güneşinden arta kalanlar odasına gizlenmişti sanki. Yabancı bir elin saçlarını okşamasıyla aslında güneşin yanında olduğunu fark etti o anda. Çünkü el yabancı olsa da, gözler tanıdıktı. Bu elin hissi uzaktan bir tanıdık gibiydi daha çok… Yakından görülmüş bir sima… Ama daha ilk kez dokunuyormuş gibi yeni… Shimano’ nun gülümseyen gözlerine bakarken, elini saçlarına götürdü ve saçlarındaki bu yeni yabancı eli tutup ona sarıldı. Sanki yorganına sarılıyormuş gibi davranıyordu ona. Hunharca çekiştirirken Shimano’nun kahkahasını duydu ve uykulu ama mızmız bir sesle: “ Bıraksana ya… Bu benim! Git kendine başka bir el bul.” dedi kapalı gözlerine rağmen yüzünden okunan muzur ifadesiyle. Buna karşılık Shimano: “Sadece bu el mi senin sanıyorsun? Peki ya kalbim?” hiç duymadığı bu ses karşısında şoka uğrarken, aniden yatağın içinde doğruldu ve ona baktı. N-Ne? Nasıl yani? Konuşuyor muydu? Cevap bekleyen gözleriyle konuşma sırası artık Chikara’ya gelmişti. Shimano onun bu haline önce güldü sonra cevap vermeye başladı. “Sadece senin yanında konuşuyorum. Farkında değil misin yoksa?”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gözlerime Bak!
Fiksi RemajaOtobüste karşılaştığımız birini bir daha nerede görebiliriz ? Peki sokağın karşısındaki çocukla hiç tanışabilecek miyiz? Geçmişteki acılarımızı bir gün birisiyle paylaşabilecek miyiz? Bir gün anlatabilecek miyiz? Peki anlaşılabilecek miyiz? Sadece...