Bu bölümün şarkısı, "Funda Arar'dan HAFIZA."
Akşam olup eve gittiğimde, kimsenin bir şey çakmadığını daha doğrusu öğrenmediğini görünce mutlu oldum. Zaten nasıl öğrenebilirlerdi ki? Hah! Yine –tipik ben– mutfakta bulaşık yıkayıp aynı anda bana “Hoş geldin yavrum” diyen teyzeme aldırmayarak, dama fırladım. Kapıyı kilitledim ve hemen cebimden çıkardığım telefon rehberimden Derin’i buldum. Aradım.
“Ne yapıyormuş benim kuzum?” Önce bir ofladı. “Ne yapsın işte. Öyle, ders çalışıyor senin kuzu (!).” “Hm.” Tipik Derin. Ders, ders, ders. Tanrım şu kıza birazcık “sosyallik” ver! “Güzel, çalış yavrum. Cuma, yani yarın sen, ben, Ezgi ve Aylin-” Sözümü kesti ve konuştu. “Tamam, tamam her nereye gidiyorsanız ben de geliyorum.” Şaşırmıştım. “Bazı dualarım çabuk kabul oluyor.” Derin anlamamıştı. “Anlamadım? Ne?” dedi telefondan. Toparlamaya çalıştım hemen. “Yok, yok bir şey. Alışverişe gidiyoruz, haberin olsun. Elbise alacağız.” “Kime alacağız?” “Bana. Tamam mı? Geliyor mu-” “Tabii kızım, geliyorum! Ben de hep beraber dışarı çıkmak için sabırsızlanıyordum (!).” Bu kadar çabuk mu? Oh, Tanrı’m! Çok uzun düşündüğümden Derin telefonun öteki tarafından bana bağırmaya başlamıştı. “Hey, orda mısın?” “Hı? Evet, evet. Buradayım. Yarın görüşürüz.” “Görüşürüz bir tanem.”
Aynı konuşmayı Ezgi’ye de yaptıktan sonra odadan çıktım. Mutfağa doğru ilerledim. Teyzemi ikna edecektim. Aylin’in “Bu gece ben de kalıyorsun!” lafı üzerine baya uğraşmam gerekecekti sanırım teyzemle. Teyzem yine o meşhur beli yarığından yapıyordu. “Teyzem, canım, kuzum, bir tanem…” Teyzem, sensimdeki “Senden bir şey isteyeceğim, teyzeciğim” tınısı sezmiş olmalı ki, “Efendim? Ne yumurtlayacaksın bakalım yine! Hadi, dökül bakalım.”
Durdum. Dosdoğru bana bakıyordu. Gözlerimin içine. “Aşık” –ne zaman bu duyguya kapıldıysam– olduğumu anlamış mıydı acaba? Yok, canım! Nereden anlayacak! “Şey, teyze…” “Ne?” “Bugün Aylinler de kalabilir miyim? Yarın alışverişe gideceğiz de. Cumartesi bir arkadaşımın doğum günü. O yüzden olur mu?” Durdu. Kaşlarını çattı. Korkmuştum. Ne olur teyze! Diye geçirdim aklımdan. “Tamam, olur.” “Yaşa teyzem be!”
Güldü. O kadar sesli ve canlı güldü ki, Cem geldi. Bana “seninle sonra görüşeceğiz” bakışı fırlattı. Bir şeylerin yolunda gitmediği belliydi. Bana işaret parmağını kaldırıp ileri–geri sallayarak “dikkat et” işareti yaptı. Ne oluyordu? Acaba Cem… Ben ve Gece’yi… Düşünmek bile istemiyorum… Biliyor muydu? Tanrı’m lütfen kötü bir şey olmasın… Lütfen…
Teyzemden aldığım mutluluk gazıyla ve Cem'in bir şeyler bilip-bilmeme bakışı arasında bir duygu yaşıyorken, eşyalarımı topluyordum (gören de yurt dışına gidiyorum sanacak). Neyse, eşyalarımı topladıktan sonra, Cem'in kapısını araladım ve odasından içeri girdim. Bana bakmaya tenezzül bile etmemişti. Bu hareketi biraz canımı sıksada aldırmamış gibi davranmaya çalıştım. "Cemciğim." O yeşil gözleriyle bana baktı. Hayal kırıklığı ve öfke ardı o derin, yeşil gözlerinde Cem'in. "Neden benimle konuşmuyorsun Cem?" Bana baktı ve benş kınarmışçasına süzdü.
"Sence? Bütün teneffüs seni arıyorum, bulamıyorum. Meraklanıyorum ve kalbime sancılar giriyor. Neden biliyor musun? Kendimi suçlu hissettiğimden! Sonra aklıma o çocuk (!) geliyor, -geçen gün yanındaki- ve bir bakıyorum o çocuk da yok. Acaba nereye gittiler? Niye gittiler? Neler oluyor?! İkisinin de aynı anda kaybolması bir tesadüf mü? Bu dşünceler aklımda dönüyor. Oldu mu?!"
Yutkundum.
Ne kadar da öfkelenmişti öyle.
Benim için.
Olayı geçiştirmek istedim; sanırım başardımda.
Güldüm. Karşılık verdi.
"Bir daha böyle yapmak yok, söz mü?" dedi. "Söz." dedim. O küçücük elli ama kocaman kolları olan gepgeniş kucağını açtı bana. Bende ona sarıldım. "Gitmeliyim." Bir anda kollarını çekti. Şaşırmıştı.
"Nereye? Ben bırakayım." "Olmaz Aylin'e kalmaya gidiyorum. Seni görürse yanımda... Biliyorsun, susmaz..." Yüzünü ekşitti. "Bana takıntılı olan kız mıydı bu? Güldüm. "Evet, takendisi." "O zaman, sana iyi eğlenceler." Güldü ve tekrar sarıldı. "Gece uyuma, mesaj atarım bak!"
Kapıdan çıkıoyrdum ve ona "He, he" el işareti yaparak odanın kapısını kapadım. Gider ayak, başarma işini de halletmiştik.
Küçük-ziyaretler-için-büyük-bavulumu alıp, dışarı çıktım. Çok sürmeden, Aylin'in evine vardım.
-----------------------
Aylin'in odasına girdiğimizde, beni hemen soru yağmuruna tutmaya başladı Aylin. "Kim için elbise almaya gidiyoruz? Neden elbise giymek istiyorsun? Aşık mısın yoksa? Biri mi var? Aa, sen hiç bir şeye cevap vermiyorsun! Delireceğim bak!"
Ah Tanrım, bu gece çok uzun olacak...
"Tamam, sana her şeyi anlatacağım. Markette bir çocukla tanıştım-"
Şaşırmıştı.
"İsmi be? Yakışıklı mı? Sarışın mı yoksa esmer mi?" Ona sinirli bir şekilde baktım. "İzin verirsen, anlatacağım."
Utandı.
"Ha tamam. Sustum, sen devam et."
Nefes aldım ve başladım anlatmaya...
"İsmi Gece. Onu okulda gördüm. Yan yana oturuyoruz. Bugün de oyunla beraber okulu astık. Hatta dönüşte, beni yanağımdan öptü! Çok tatlı değil mi? Ha bir de, bu cumartesi dayısı ve yengesi evde olmadığından beni evine çağırdı. Bana nasıl yemek yaptığını gösterecekmiş. Bana da bir elbise giyip, gelmemi söyledi. Bu yüzden, yarın elbise almaya gidiyoruz. Tamam mı?"
Bana doğru döndü.
Öküz gibi gülerek, bana sarıldı.
"Maşallah, maşallah! Allah bozmasın. Allah muhabbetinizi arttırsın."
Bu ses, Cem'in sesiydi. Buraya mı gelmişti? Kafamı kaldırdım ve onu gördüm.
"Cem, hoş geldin!" Bunu söyleyen ben değildim tabii. Aylin'di. Cem etkileyici bir şekilde gülerek, "Hoş buldum, Aylinciğim." dedi. Bana döndü ve, "Hayırdır? Beni gördüğüne pek sevinmedin galiba?" Güldüm ve ona sarıldım. "Olur mu öyle şey! Sadece şaşırdım."
Göz ucuyla Aylin'e bakıyordum ve kıskandığını anlayınca, 'Açıklayacağım' bakışı atıyordum. Cem'in kollarından sıyrıldım ve Aylin'in yanına iyice yaklaştım. Cem de Aylin'in dibine oturmuştu hemen. Aylin'in yüzü gülüyordu. Sonuçta, sevdiği çocuk yanındaydı. Ama benim değildi. Şimdi, kıskanma sırası bendeydi. Bir an önce yarın olsun ve seni göreyim "aşk."
SELAM, ARKADAŞLAR ÇOOOK GEÇ GELDİ. ÜZGÜNÜM. NE OLUR BENİ AFFEDİN. EN HAFTAYA CUMARTESİ YENİ BÖLÜM GELİR İNŞALLAH. :) KENDİNİZE ÇOOK İYİ BAKIN. ♥ SİZİ ÇOOOK SEVİYORUM. ♥ BU BÖLÜMÜ HAZIRLAMAMDA BANA ÇOOK YARDIMI DOKUNAN YAN KOMŞUM, BEBEKLİK ARKADAŞIM VE KARDEŞİM OLAN "AYLİN'E" ÇOOOK TEŞEKKÜR EDİYORUM. ♥
-DemetEkin98 ♥
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gece ve Gündüz
RomanceSiz, hiç asla birlikte olamayacağınız, biriyle tanıştınız mı? Gece, aşkı gündüze ne kadar uzaksa, onlar da birbirine o kadar uzaktı. Ama karşılaştılar. Hepsi kader denen o, "illetin" onlara oynadığı bir oyundu. Birbirlerini her şeyden, herkesten d...