AY-1#"Ben bir doktorum."#

39 10 49
                                    

Bölüm Şarkısı: LP - When Were High.

Not: Karakterin yurt dışındaki diyalogları belirtilmediği sürece İngilizce'dir, sadece Türkçe anlatılmıştır.

İyi okumalar dilerim.

***

Sağ elimi yumruk yaparak karşı tarafa yönlendirdim. Yumruklarımdan bilmem kaçıncı kez kaçan kum torbasına tekme atarak bağırdım. "Bir kere daha kaçarsan patlatacağım lan seni!"

"Kum torbasına bağırıyor olamazsın." Arkamda tanıdık bir ses duyduğumda nefes vererek geri çekildim ve arkama döndüm. "Kaşınma, Atalay."

Yere oturdum ve su şişesini kafama dikerek yere koydum. Atalay da benim gibi bağdaş kurarak karşıma oturdu. "Yine neye sinirlendin?" Hafifçe tebessüm ettim. Boks yapmaya ne zaman sinirlensem gelirdim ve beni 5 senedir tanıyan Atalay pekala bu özelliğimi de biliyordu.

"Bilmem. Galiba bu sefer herkese sinirliyim." diye mırıldandım saçlarımı çözüp tekrardan toplarken. Bakışlarını yerde gezdirdikten sonra bana döndü ve sevimlice gülümsedi.

"Hastaneden geldim az önce. Amerika'ya gidiyormuşsun." Derin bir nefes aldım ve ona baktım. "Evet. Ve nedenini sen sormadan söyleyeyim, canım öyle istiyor." Tek kaşını kaldırdı ve mırıldandı. "İnanmadım."

Yatar konuma geldim ve ona çevirdim başımı. "Beni buraya bağlayan bir şey yok, sen de biliyorsun." Bu lafımı üzerine alındığını tahmin edebiliyordum, ama kendisini kastetmediğimi de biliyordu.

"Ne zaman gidiyorsun?" dedi beni vazgeçirmeye çalışmadan. Kararlıydım.

"Bu akşam." dedim ve ayağa kalktım. "Eve gitmem lazım. Duş alıp valizimi hazırlamam lazım."

"Arabanı ne yapacaksın?" diye sordu. Omuz silktim. "Oradan yeni bir araba alırım, sorun olmaz."

"Peki," diye mırıldandı. "Seni ben bırakırım havalimanına."

İtiraz etmeden çıktım ve arabama yürüdüm. Burada duş almak istemiyordum, yaz mevsimindeydik ve gidene kadar geri terleyecektim.

Bitmeyen yaz yapmışlar, adını da 2017 yazı koymuşlar, bu nedir ya.

Eve vardığımda koşa koşa üstümü çıkardım ve kendimi banyoya attım. Kısa bir duşun ardından valizime doldurabildiğim kadar eşya doldurdum ve fermuarını çektim. Üzerime kot bir şortla beyaz askılı bir tişört giydim ve hızlı hızlı saçlarımı yandan ördüm. Tabi salaş yapamadığım için sıkı sıkı yapıp Fatmagül'e benzedim orası ayrı.

Telefonumu elime alarak Atalay'a mesaj attım.

Gönderilen: Atalay

"Ben evden çıkıyorum. Mado'ya gel. Bir şeyler içeriz, sonra bırakırsın beni." (17.34)

Birkaç dakika sonra cevap gelmişti. Eh, Atalay işte. Telefonunu elinden düşürmeyen tiplerden.

Gönderen: Atalay

"Tamamdır bro." (17.36)

Gülümsedim ve başımı iki yana salladım. Gidince tek özleyeceğim kişi Atalay olacaktı.

***

"İnince ara beni." diye mırıldandı Atalay bana sarılırken. Elimi sırtına vurarak güldüm. "Olur olur üşenmezsem ararım." Güldü ve geri çekildi. "Üşenmek yok, koşar gelirim oraya." Sırıttım. "He he," diye mırıldandım ve çantamı koluma taktım. "Görüşürüz." Gülümsedi. "Görüşürüz."

Akşam YıldızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin