Bölüm Şarkısı: Deeprise - Raf ft. Jabbar
***
Güneş ışınları yüzüme vururken gülümsedim. Ayağa kalkarak pencereden dışarı baktım ve "Bugün güzel bir gün olacak." diye mırıldandım.
Bu dediğime inanmadınız, değil mi? Bence de inanmayın.
İlk olarak kesinlikle güneşli bir gün değildi. Hava yine yağmurluydu ve ben kendi kendime uyanmamıştım. Dışarıda alacaklım var gibiydi, çünkü kapı deli gibi vuruluyordu.
"Ne oluyor amk?" diye mırıldanırken aşağı inmiş, kapıya ulaşmıştım. Aynaya bakarken şahsen kedili şortlu pijama takımım veya örülü olsa da yer çekimine meydan okumuş saçlarım pek de umrumda değildi. Onun için hiç tipimi düzeltmeden kapıyı açtım.
Karşımda takım elbise giyse de yağmur yüzünden sırılsıklam olmuş, ciddiyetini kaybetmiş bir adam vardı. Başını eğdi ve konuştu. "Bayan Öztürk?" Başımı salladım. "Benim." diye mırıldandım. Bana bir not ve bir anahtar uzattı.
Notu neresine soktuysa ıslanmamıştı, kuru duruyordu. Açtım ve okumaya başladım.
"Kendine araba almayı erteleyeceğini biliyorum. Onun için ben sana aldım. Sevmezsen koş git değiştir :) -Aşgun."
Gülerek adama döndüm ve teşekkür ederek arabaya baktım. Kırmızı bir Mini Cooper duruyordu kapının önünde.
İçeri geçip odama koştum ve yatağa uçarak telefonumu aldım. Başımı çarpıp bir iki nöronumu da kaybettim ama neyse.
İlk olarak rehbere girdim ve Atalay'ın bende olan kaydını değiştirdim. Sonra da WhatsApp'a girmeye çalıştım. Samsung Galaxy S8 telefonum yoktu sonuçta, param olsa da telefon alacak vaktim yoktu. Ben de külüstür Galaxy Wonder'la idare ediyordum işte.
Sonunda WhatsApp'a girerek Atalay'a mesaj attım.
Gönderilen: Aşgum
"ARABAYI ALAN 'AŞGUM' ÇOK SAĞOL *Öpücük atan emoji*" (07.34 P.M.)
Gönderen: Aşgum
"Ne demek aşgum bir tek dileğim var mutlu ol yeter dırırırım." (07.35 P.M.)
Güldüm ve etrafa bakındım. İşe gitmem gerekiyordu. Hem de yeni arabamla.
Yeni bir arabam vardı. Yeni. Arabam. -m. Benim.
Tamam, sakinim.
Gardıroba koşarak içine bakınmaya başladım. Çürük vişne renginde dizlerimin biraz üstünde olan hoş bir elbise giydim üzerime. Askılıydı ve yuvarlak yakalıydı. Açık şeyler giymemeye çalışıyordum. Hem bu elbise sportif de duruyordu. Altına da beyaz spor ayakkabılarımı giydim. Topuklularla hastanede rahat dolaşamıyordum, ne yapayım?
Kombinime bakınca nedense beğenmedim. Bir şeyler garip duruyordu. Evet, elbise sportif idi ama bu ayakkabıyla hoş durmamış gibiydi. Gardıroba ilerledim ve bacaklarıma buz mavisi bir kot şort geçirdim. Evet, az önce açık giymeyeceğim demiştim, ama nasılsa burada umursamıyorlardı. Dün doktorun tekinin kıçında elbise giydiğini görmüştüm mesela.
Kot şortun üzerine yine çürük vişne renginde askılı bir tişört geçirdim. Evet, yağmur yağıyordu ama bir ceketle iş tamamdı. Yatağa elime geçen kot ceketi attım. Ayağıma tekrardan beyaz spor ayakkabımı geçirdim ve masada duran çantamın içine telefonumu koydum. Bugün tamamen sportiftim, zaten yaşımı göstermiyordum, bu kombin beni daha da küçültmüştü. Üniversite öğrencisi gibi duruyordum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Akşam Yıldızı
Fiksi Umum"Arven.." dedi fısıldayarak. "İsminin anlamını biliyor musun?" Düşünürcesine ona baktım. "Hayır, neden?" Başını boynuma biraz daha gömerken fısıldadı. "Öğrenmek ister misin?" Omuz silktim. "Olabilir." diye mırıldandım. Gece nöbetindeyken kaçmış ve t...