AY-6#"Ruhun Katili."#

25 3 87
                                    

Bölüm Şarkısı: Bulamadım sisksksks. Kendi kendinize dinleyin bir şeyler sksksks.

***

İki Hafta Sonra, Arven Öztürk;

Biz insanlar, fani yaratıklardık. Ölümsüz değildik. Gaybı da bilemezdik. Ne zaman, nerede öleceğimizi ecel denilen bir şey belirler ve bizi bir anda yakalardı.

Beş saniye sonra bana kimse yaşayacağımın garantisini veremezdi. Bir anda nefesim ciğerlerimden çekilebilir ve ölebilirdim. Ve bu duruma ecel denirdi.

Ben bir doktordum. Ölüm benim şaşıracağım bir şey değildi. Elimin altında binlerce insanı tedavi ediyor, bazılarını da son yolculuğuna uğurluyordum.

Bir yemin etmiş ve insanları iyileştireceğimize dair söz vermiştik kendimize.

Ama ben o kızı kurtaramamıştım.

Buraya geleli yaklaşık 2,5 hafta oluyordu. O kız iki hafta önce can vermişti. Kurtaramamıştım. Bedenini de en son başka küçük bedenler için donör alırken görmüştüm. Soğuk bir ameliyat masasında.

En zoru ailesine durumu açıklamak olmuştu. Ertesi gün hastaneye gittiğimde Aaron'un sol gözünde kocaman bir morlukla karşılaşmıştım. Kızın ölümünü açıklarken babasından dayak payını da almıştı demek ki.

Şaşırdığım iki şey vardı. Biri Aaron'un neden adama karşılık vermediğiydi. Az heybetli değildi, bir vuruşla adama yumruğun hesabını sorabilirdi ama karşılık vermemişti. Kızı öldüğü için acıdığındandı herhalde.

İkincisi ise ertesi sabah hastaneye gittiğimde tam adam bana da saldırmak üzereyken önüme geçmesiydi. Beni korumaz, hatta köşeye geçer keyifle bana vurmasını seyreder diye düşünmüştüm, ama önüme geçmiş ve beni korumuştu. Gerçi geçmese de bir şey değişmezdi. Yıllardır boks yapıyordum ve o adamı pekala yere serebilirdim. Ama vursa dokunmazdım bile. Hak etmiştim çünkü. Kızı ölmüştü ve bisturiyi karnıma saplayıp mideme dünya haritası çizse haklıydı.

Ve o günün üstünden 2 hafta geçmişti işte. Herkesten saklandığım ve öğle yemeklerinde karnımı doyuramadığım 2 hafta. Tek sevindiğim şey 3 kilo vermemdi sanırım. Zaten zayıftım ama kalçam biraz büyük gibi geliyordu bana.

90 kalçam olmasa da 85 rahat vardım.

Farkettim de, arada pek fark yokmuş.

Her neyse.

Kısacası kendimi yalnız hissetmediğim tek günüm geçmiyordu. Hastaneye geliyor, hastalara bakıyor ve evime gidiyordum.

Ve kötü haber ne biliyor musunuz?

Haftaya gece nöbetlerim başlıyor. *Hüzünlü emoji*

Geciktirebildiğim kadar geciktirmiştim bu durumu; çünkü feci halde bir uyku problemim vardı.

Sabahları uyuyamıyordum ve gece ruh gibi mesaiye kalıyordum. Bu hiç adil değildi.

Ama haftaya başlıyordum işte.

Şimdi ise hastanedeydim. Öğle yemeği zamanındaydık, Mert'in izin günü olduğu için hastanede değildi, yani yemek de yoktu. Ben de kahve almış ve hastanenin bahçesinde hüzünle aç olan karnıma baka baka yudumluyordum kahvemi. İki hafta önce de o kıza üzüldüğüm için yememiştim.

"Öğle yemeği zamanında neden buradasın?" Aaron'un sesini duyduğumda arkama baktım ve bana doğru geldiğini farkettim. Geldi ve yanıma oturdu. Onun da elinde benim gibi kahve vardı.

Akşam YıldızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin