《 Tekrarla bu cümleyi durmadan, Anladığında çok geç olacak... 》
1 Hafta sonra...
Yavaş yavaş yerleşmiştik yeni evimize. Köydeki hayvanlarımızın hepsini satmıştık. Küçük bir kasabaydı burası. Daha sade, daha sessiz. Cihatlarla evimiz tam da karşı karşıyaydı. Okulu bıraktığımdan beri arkadaşlarım ile görüşemiyordum. Burada çok kız vardı. Şimdiden onlarla tanışıp arkadaş olmuştuk bile.
Tek sorun Babam ile Esma hanımın yakın olmalarıydı. Onları ne yapıp edip ayırmalıydık.
"Eyşan! "
Düşüncelerimden sıyrılıp sesin geldiği yöne baktım. Cihat dışarda camdan bana sesleniyordu.
Hemen camın önüne gidip,
"Napıyorsun burada?" Dedim."Seni götürmeye geldim hadi hazırlan " dedi sevinçli bir şekilde.
Kaşlarımı çatıp "Nereye götürüyormuşsun? Dedim Ciddi bir ifade ile."Sen benden 1 haftadır ne istiyordun unuttun mu? Köye götüreceğim seni biraz kafa dağıtmış olursun. Hem özlemişsindir diye düşündüm. " dedi.
O anda okadar mutlu olmuştum ki,
Utanmasam boynuna atlar sarılırdım.
"Teşekkür ederim hemen geliyorum" diyip camın önünden ayrıldım. Üzerime mantomu alıp kapıya çıktım. Kızlarda kapının önünde oturuyorlardı uzaktan el ile selam işareti yapıp cihatın arabasına bindim. Arabaya biner binmez kızların gıybetimi yaptığından emindim.
Ama artık bu normal bir hale gelmişti. Herkes birbiri ile, birinin arkasından çekiştirmek için görüşüyordu. Gülüp geçtim.
Cihat da arabaya binip hızla köye doğru arabayı sürmeye başladı.
Kafamı cama yaslayıp yolu izlemeye başladım. Cihat ' ı izlemekten iyiydi."Sevdiğin bir şarkı varmı açayım"
Dedi cihat sessizliği bozarak."Benim için farketmez sen ne istiyorsan onu aç " dedim.
"Müslüm Gürses" dedi
Kafamı çevirip anlamadığımı belirterek ona baktım."Müslüm Gürses anlar en iyi
Aşıkların halinden." Dedi gülerek.
Ve onun bir kasetini taktı."Aşk diye bir şey yoktur. Elde edene kadar hoşlanmak vardır elde ettikten sonra oda yok olur zaten." Dedim ve tekrar önüme döndüm.
"Eyşan şu şarkının sözlerine kulak versene bir!" Dedi cihat.
Onu dinleyip şarkının sözlerini dikkat ederek dinledim.《 Özlerim ben seni seninle bile
Vuslat mı hasret mi adını sen koy
Aşkınla yakıp da düşürdün dile
Sevgi mi nefret mi adını sen koyİlk ve son aşkımdın gençlik çağımda
Sevgi çiçeğimdin gönül bağımda
Öyle yer etmiştin kalp otağımda
Sıla mı gurbet mi adını sen koy adını sen koyAşkın ateşi yakar kavurur
Rüzgarın oğlusun aşkla savur
Bağır delersin bakınca durur
Nazar mı hiddet mi adını sen koy》"Bunları yazan bir adam,
Nasıl olurda sevmemiş olur?
Nasıl aşk diye bir şey yok deriz?
Aşk olmasa bir adam böyle şeyler yazabilirmi Eyşan!?"
Dedi cihat."Aşk Sadece filmlerde, dizilerde ve şarkılarda. Sen en iyisi dinleme böyle şeyleri. Mazallah aşık falan olursun seni de kaybetmeyelim" dedim dalga geçerek.
Oda güldü "Ben zaten aşığım" dedi bana bakarak.
Hemen önüme döndüm. Yüzüm kızarmıştı. Buna emindim. Aşık olduğu kız ben isem nasıl bu kadar kısa sürede aşık olabiliyordu.
Başka biri ise benimle birlikte olmak istememesi gerekirdi.
Sonra hem hamza da aşıktı güya bana ne oldu? Ortada bırakıp gitti. Yok ya birdaha bir erkeğe kanmayacaktım. Bir daha hiç birine inanmayacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Matem
Teen FictionHayat'a 1-0 geriden başlayan bir kız... Yanlış kararların, peşinde getirdiği pişmanlıklar... Yaşayabilmek için, kötü bir başlangıç... Zalim bir kayınvalide... Kaderine yazılan bir keder... Alnına mıhlanmış 3 imtihan... Her zerresine kadar yaşanılmış...