|6| BEDEL

190 16 2
                                    

BÖLÜM-6 |BEDEL|
---------
Üstümde ki pikeyi daha da üstüme çektim,üşüyorum.Temmuz'un ortasın da bir insan üşür mü? Titriyorum...Ellerimi birbirine kenetledim,küçücük oda rutubetten geçilmiyordu, üstelik Kaya'da dün yaşadığımız tuhaf olaydan sonra evden çıktığı gibi gelmemişti.Yalnız kalmak istemiyordum.Beynimin en ücra köşesinde Gürkan Meşe'nin çığlıklarının yanklılanması da canımı sıkmaya başladı bile.

Yanım da duran çantamdan bir küçük ayna çıkardım,gözlerimin etrafı ağlamaktan şişmiş,yanaklarım çökmüş,berbat bir haldeydim.Eve gitmek istiyorum.İstanbul'da ki evime...

Kaya bana zarar vermekten başka bir halta yaramıyordu.Bugün ondan gizli kaçacaktım.Ruhu bile duymadan, evime gidip,pasaportumu alarak buradan ilk uçakla gidecektim.Küçük aynayı çantama koydum.Pikeyi üzerimden atarak,yattığım yerden kalktım.Kaya Kaplan ortalıklarda da yoktu işte tam zamanı.

Hızla kapıya doğru yöneldim,ayakkabılarımı giyerek evden ayrıldım...

Tek istediğim Kaya ve çevresinden bir an önce kurtulmaktı.Kalbimin binlerce parçalara bölünmesi umurumda bile değildi,Kaya'dan ayrılmak en çok kalbimin ağrımasına neden oluyor mantığım ise şuan yapmış olduğum davranışın sonuna kadar gitmem gerektiğini hatırlatıyordu.
##############
Şoföre ücreti vererek,hızla taksiden indim.Zamanım çok kısıtılıydı.Evime doğru geldiğimde panikleyerek çantamdan anahtarı çıkardım.Anahtarı kilide yerleştirerek açtım.Eve girdiğim de beklenmedik bir şey ile karşı karşıya geldim.

koltukların parçalanmış,televizyonun camı kırılmış ve en önemlisi duvarlara 'ÖLMEN DİLEĞİ İLE'yazıyordu.Bacaklarım birbirine çarparak titremeye başladı, yeter artık! Bu olanlardan bir an önce kurtulmak istiyorum.Bu pisliği de yapanı az çok tahmin ediyordum.Bunu yapan Gürkan Meşe'den başkası olamaz.

Gözlerimden akan yaşları umursamadan odama girdim,pasaportum çekmecedeydi.Tüm rafları açtım,fakat bulamadım,ellerimi saçlarımın arasında geçirdim "Nerede bu?" O sırada arkamdan biri "Bunu mu arıyordun?"dedi.Ürkütücü bir şekilde.

Hızla ona doğru döndüm. Karşımda pembelere pürünmüş İlayda Meşe duruyordu! Kendisini kapıya yaslamış elinde duran pasaportumu sallayarak "Seni akıllı sanmıştım Efsuncum."

Ayağa kalkarak,ellerimi yumruk haline getirdim.

"Benden ne istiyorsun!"

"Canını."

Ardından şen bir kahkaha attı,pasaportu yere fırlatarak yürümeye başladı.Bu deli benim evime nasıl girebilmişti.Hızla yerden pasaportumu aldım.

"Buraya gel Efsuncuğum."

Onu kolundan tutup kovmak için,yanına doğru ilerledim.Mutfaktaydı.Garip bir şekilde mutfaktan yemek kokuları geliyordu.Mutfağa girdiğimde İlayda fırından tavuk çıkarttı.

"Soslu tavuk seversin değil mi Efsun?"

Gözlerim fal taşı gibi açıldı.Bu kız beni ürpertiyordu.İlayda tavuğu servis tabağına koydu,arından ocakta ki üç tane tencerenin kapağını açtı

"Ne güzel.Tam zamanında pişmişler."

"İlayda defol git evimden."diyiverdim.İlayda ise pembe eteğini daha kısaltarak:

"Aaaa çok ayıp insan misafirine böyle mi davranır."

Sesi tehlike barındırıyordu.Birden eteğinin altından keskin bir bıçak çıkarttı!

"N-ne yapıyorsun sen!."Çığlık çığlığa kaldım.Bu deli beni tam Şuracıkta öldürebilirdi.

"Abimin intikamını almaya geldim Efsuncuk."

BEN SENİ SEVMİŞTİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin