" Hüküm artık kesindir Egit ağa, Bextiyar Xasbar kızı Hazan kuma gelecektir! " Ağanın yine itiraz dolu kükremelerini duymaya hazırlanan bütün aşiret büyükleri deyim yerindeyse bozguna uğramışlardı.
" O'nu değil, küçüğünü isterim. Dila'yı isterim " Hayır, kesinlikle bekledikleri cevap bu değildi, yumruğunu yine masaya vurup ortalığı yıkmasını beklemişlerdi. Fakat Egit kabul etmişti sonunda, Hazan yerine Dila'yı seçmesi bile mühim değildi. Ağa kabul etmişti..💭💭💭
SARIXAN KONAĞI
Gece örtmüştü güzelim Urfa'yı, almıştı kollarının arasına. Egit'in de kalbini sürüklüyordu en derinine, karartıyordu adamın içini..
Aşiretler hükmünü vermişti, kuma gelecekti. Sözün üstüne söz söylenmez ama masum birini hayatına esir, vicdan acısına ortak etmek istemiyordu. Hazan'ı seçmeyişi ondandı. Kendinden büyük oluşu da vardı tabii, ama biliyordu ki onu alırsa gerçek sorun vicdanıyla olacaktı.
Egit ağa karısı Dilzarı sevmiyordu, ama saygı gösterip mutlu olması için çabalıyordu. 4 seneyi aşkın zamadır çocukları olmadı diye onları birbirine helal kıldıran aynı aşiret büyükleri 2 senedir güç bela kabul ettirmeye çalıştıkları kumayı şimdi mecbur koşmuştu. Mecbur etmeselerde Egit kabul edecekti, yıllardır beklediği sonunda gelmişti.
Hazan güzel kızdı, olgun, oturaklı, nerde ne zaman neyi yapacağını bilen, Xasbar aşiretinin en büyük kız torunuydu. Kuma getirilmek istenen kadın karısının dostuydu, ama daha önemlisi, onun ablasıydı.
O mu ? O Dila..Dila eski gönül yarasıydı, gönül yarısıydı.. Birden bire yarı yolda bırakıp giden sevdalandığıydı.
Nefessiz kalmak ister gibi sigarasının dumanını çekti, ciğerlerini boşaltırken kendi kendine söyleniyordu.
" Ey kurban olduğum Rıha ! Herkes kör, herkes lal ama şahidim sensin, sevmedim mi ? Seni sevdiğim kadar sevmedim mi ? " Haykırışı duyanın içinde dokuzluk deprem yaratabilcek kadar acıydı..5 sene olmuş hala anlam veremiyordu, bilmiyordu niye terk edildiğini. İçini kemiren binlerce, milyonlarca soru artık onu öldürüyordu. Acısını unutturmayan belkide gece gözünü kapattığında gördüğü yüzle rüyasında gördüğünün aynı olmayışıydı. Bilmiyordu, hiç birşey bilmiyordu. Uğruna güzelim Urfasını yakıp yıkabilceği sevdiği gittiği gün sanki yer yarılıp içine girmişti. Kimseden bişey öğrenememiş, kimseden yardım görememişti. Sadece iyi olup olmadığını öğrenmek için abilerine yalvardığını iyi hatırlıyordu. Her seferinde kapı dışarı edilmesinide ..
Ama artık gün gelmişti, şimdi ağa olmuş aşiretin kararını bile sorgulayabiliyordu. Ve en önemlisi, artık bu soruları cevapsız kalmayacaktı. İki hafta önce Dila Egit'in Rıhasına güneşini yeniden doğdurmuştu, geri dönmüştü. Egit onu görmeyi çok istedi, gecesini gündüzüne katıp duvar arkalarında kapının önünde gözlemişti, dilinde dua'sı aklında Dila"sı..
Fakat nasip olmamıştı, hasret kaldığı yüzü göremedi, göz bebeklerinde ölemedi ..
Herşeye rağmen gülümsedi, acı ama içten bir gülümseme. Bilmem kaçıncı sigarasını da içtikten sonra sadece aşiret büyükleri geldiğinde veya böyle durumda hazırlanan oturma odasına geçti, etrafına bi bakındı, hayal etmeye çalıştı.
İki gün sonra bu odada kıyılacak nikahı hayal etti ..Ağır adımlarla odasına doğru yol aldı, yıllardır içinde kaldığı bu bilinmezlik, bu acı onu yıpratmıştı. Odasının önüne geldiğinde duraksadı, kapıya anlamsızca baktı. Saat epey geç olmuştu ama Egit adı gibi biliyordu ki Dilzar içeride onu bekliyordu. Yüzleşmektense kaçmayı yeğledi Egit ağa, iki sene boyunca kabul etmediği kumalık için önüne meze gibi sunulan yüzlerce kızdan sonra ne oldu da kararını değiştirdi ? İşte karısı bu soruyu kesinlikle sorardı, ağanın buna verebilceği cevap yoktu. Misafir odasına doğru yöneldi, Dila eve gelene kadar burda kalacaktı.
Ertesi sabah herkes erkenden uyanmış, sofralar kurulmuş kahvaltı ediliyordu. Amcaları veyahut aile dışı kimse olmadığında kahvaltılarını birlikte yapıyorlardı, normalde erkeklere özel kurulan sofraya dört kadın da eşlik etmişti. Annesi, kardeşi, karısı ve huysuz babaannesi. Ölü bi sessizlik içinde kahvaltılarını bitirmiş herkes kalkamaya yeltenirken yaşlı Hanımağa nın sesi duyuldu
" O kızı bu eve sokmam bilesin Egit. Benim ölüm çıkmadan değil gelin Allah'ın kulu olarak bile giremez ! "Egit duymamış gibi yaparak odayı terk etti, babaannesinin niye sinirlendiğini biliyordu. Karısı babaannesine emanet edilen halasının kızıydı, kıymetlisiydi. Eniştesi ve halası trafik kazasında vefat ettiklerinde tek çocukları olan Dilzar konağa gelmişti. 5 sene önce geldiği bu evde el üstünde tutulmuş, sonrada ağaya eş olmuştu. Aşiretleri bu hükme yönlendirenin babaannesi olduğundan adı kadar emin olsada her sorduğunda olumsuz yanıt almıştı. Dilanın onu bırakıp gitmesinde bile parmağı olduğunu düşündü uzun zaman, fakat birbirlerine sevdalandıklarını kimse bilmiyordu, Dila kendi isteğiyle gitmişti besbelli.
Bütün bu düşünceleri bi kenara bırakıp şirketteki odasına girdi. Konağa geri döndüğünde rahat rahat beynini yakmaya devam edebilirdi, şimdilik önündeki kağıtlar buna müsade etmiyordu..
Başlasınnnnnnnn🎉🎉🎉
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUMA - GÖNÜL YARASI
General Fiction" O'nu değil, küçüğünü isterim. Dila'yı isterim " Hayır, kesinlikle bekledikleri cevap bu değildi, yumruğunu yine masaya vurup ortalığı yıkmasını beklemişlerdi. Fakat Egit kabul etmişti sonunda, Hazan yerine Dila'yı seçmesi bile mühim değildi. Ağa k...