BÖLÜM 4

5K 188 6
                                    

Aynanın karşısına geçip düğüm olmuş saçlarını çekiştiriyordu.
Uykusuzluğun verdiği asabiyet ve bugün sevdiği adama kuma olarak gideceği gerçeğini bilmek Dilanın canını epeyce sıkıyordu.

Bütün gece Egitle karşılaşacağı anı düşünüp durmuş, bir türlü uykuya dalamamıştı.

Düğün veya bir eğlence olmayacaktı, yıllar evvel bu şehiri nasıl sessizce terk etmişse, bugünde bu evi aynı sessizlikle terk edecekti.
Ne kadar acınası bir durumda olduğunu o an bir daha fark etti. Davullu zurnalı sevdiğine kavuşmak varken, sessiz sedasız, günah işlemiş gibi utana sıkıla gidiyordu.

Oysa sadece sevmişti Dila, sadece kara gözlere vurulmuştu, eli eline hiç değmemiş sadece yüreğiyle yüreğini hissetmişti. Çok güzel seviyorlardı, Egit Dilanın değil bir gözyaşına, bir saç teline bile kıyamazdı..

Kıyamazdı da niye terk etmişti o zaman ? Niye yüz üstü bırakmıştı deniz gözlüsünü ?

Aklına üşüşen soruları beyninin bir tarafına kilitledi. Cevapsız sorular ancak Dilayı deliye çeviriyordu. Sertçe soluyup, içinde olduğu durumu bir daha gözden geçirdi.

Onu almayada kimse gelmeyecek, abileri tarafından Sarıxan konağına 2 saat sonra götürülecekti.
Kendine itiraf etmek istemese bile, avuçlarının terlemesi ne kadar gergin ve korku dolu olduğunun göstergesiydi.

Aynadaki yansımasından kurtulup yatağına oturarak derin bir nefes aldı, korku buraya kadardı. O konağa torun yumurtlamaya değil, hepsine gününü göstermeye gidiyordu.

🔥🔥🔥

Egit şirketteki masasını resmen tavaf ediyordu. Dün geceki kaçışından sonra arabada uyumuş, sabah çok erkenden ofise gelmişti. Yerinde duramıyordu, içindeki ses arada " kıçında kurt mu var otursana abi " desede bir oraya bir buraya adımlamaktan alıkoyamıyordu kendini. Hissettiği öfke hala aynıydı ama aşkı daha ağır basıyordu işte, burukta olsa sergilediği içten tebessümü bu nedenliydi.

🔥🔥🔥

Konakta durumlar aynıydı, herkesin beynini kemiren şey aynıydı. "Bundan sonra ne olacak ?" "Yakında evde kıyamet kopacak" gibi türlü türlü düşüncelerle uğraşıyorlardı.

Dilzar bütün gece gözünü kırpmadan camdan evin girişini izlemişti. Bir ümit Egitin yanına gelceğini düşünüyordu. Ama hayalleri de ümitleride gözyaşlarıyla birlikte terk etmişti bedenini..

🔥🔥🔥

İki kere hafifçe tıklatılan kapıya çevirdi bakışlarını, içeriye giren ikiz abilerinden Berdandı.

" Vakit geldi gülamın "

O kadar kısık sesle söylemişti ki, adeta içinde kopan fırtınaya meydan okuyordu. Gider ayak kardeşiyle hayvan gibi konuşmak istemeyişinden di bu çabası.

Dilanın başıyla onaylamasından sonra çıkıp dışarda kardeşini bekledi. Bir kardeşi kurtulurken diğeri yanıyordu, ve elinden hiç birşey gelmiyordu..

Dila son kez etrafına bakındı, birşey unutmadığından emin olunca kapıya yöneldi. Tam o anda kapı açıldı, ablası Hazan gelmişti. İkisininde aniden gözleri doldu, birbirlerine sıkıca sarıldılar, birbirlerinin kollarında yaralarını sarmaya çalıştılar. Hazan biraz ayrılıp güzel kardeşinin yanaklarını avuçladı, konuşmadan göz göze baktılar, anlıyorlardı birbirlerini. Birkaç saniye sonra Hazan geri çekilip yol açtı, Dila kapıdan çıkar çıkmaz çöktü yere, bakındı etrafına. Bu oda 5 sene boş kalmıştı ama kardeşinin geri geleceğini bildiğinden hiç bu kadar canı yanmamıştı..

"Haydi kızım göster maharetini, çocuk ver şu ağaya, bide erkek olursa varya, kurtardık paçayı. Gözlerine gir iyice, laflarını ikiletme, ne derlerse onu yap, yapki küçük ağayı doğurduğunda hepsini ayağının altına alabil."

Karşısında oturduğu yerden kalkıp resmen göbek atmaya başlayan adama baktı, bildiğiniz satıyordu Dilayı, sefil hayatından kurtulmak için öğüt bile veriyordu kızına.

" İyice yerleşmeye bak oraya, bizide aldırırsın yanına dimi lan ? Bak seni yamamışım zengin kapıya, çok hakkım oldu sende, haram ettirme bana "

İğrenç denilcek derecedeki kahkahasıyla eşlik etmişti dediklerine.
Dila tiksinerek bakıyordu babası olacak adama.
Şimdiye kadar aile kadınlarının arasındaki en şanslı olanı Dila idi.
Babası genç yaşlı demeden satardı kızlarını, kuma olsun, kumanın kuması olsun, hiç önemli değildi. Yeterli zengin olsunlardı.

Şükür olsunki ona denk gelen gönlünün sahibiydi, fakat ablası, ona kim denk gelecekti ?

Annesi de zaten bu adam yüzünden can vermemiş miydi ? Gece zil zurna sarhoş halde gelip ölesiye dövmüştü kadıncağızı, birde suçu rahmetli arkadaşının oğluna üstlendirmişti.

Böyle tiksinelici bir adamdı işte. Nefret ettiği insanlar listesinde bir babası iki Hişyar hanım vardı zaten.

Ona cevap vermeden avludan çıkmaya karar verdi Dila, dış kapıya geldiğinde son kez dönüp baktı ardına. Ablası kendi odasının penceresinden gözü yaşlı şekilde bakıyordu, babası avludaki divanda oturmuş keyifle gidişini izliyordu. Yanına gelen iki ağabeyi de yüzüne bakmıyordu. Berdan kafasını yere eğmiş, Baran ise gökyüzüne bakıyordu.

Son kez beynine kazımak istercesine baktı etrafa, sonra döndü arakasını ve sessizce veda etti eski hayatına..

🔥🔥🔥

İçi içine sığmıyordu Egitin, yarım saat kaldığını gördüğünde koşarak merdivenleri inmeye başladı, "kıçındaki kurtlar asansör beklemeye razı değildi".
Arabaya ulaştığında canını kurtarır gibi atladı içine, zaman kaybetmeden koyuldu yola.

🔥🔥🔥

Konağın önünde burun buruna iki araba durdu aniden. İki ilgili kişinin kalpleri dört nala koşuyordu. Aynı anda çıktılar arabadan, diktiler gözlerini diğerinin gözlerine. Çok özlemişlerdi, çok hasretlerdi seslerine.

Sessizce birbirlerine adımlamaya başladılar, içlerindeki kaosa nazaran çok sakinlerdi.

İki tarafta aynı durumdaydı, karşı karşıya, aralarında iki adımlık mesafe vardı. Ne birbirlerine daha fazla yaklaşabiliyorlar, nede diğerinin göz hapsinden kurtulabiliyorlardı.

İkiside birbirine dargın, ikisinin de haklı sebepleri var. Ama ikiside bu hikayenin en masumları.

Ve ikisininde yürekleri hala birbirine bağlı ..

KUMA - GÖNÜL YARASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin